Haftaya lodos fırtınasıyla başlayan İstanbul’da 4 kişi hayatını yitirirken, kentin birçok noktasında hayat durma noktasına geldi. Arnavutköy’deki İstanbul Havalimanı da lodos fırtınasından hissesini alan noktalardan biri oldu.
İstanbul’un tipik rüzgârlarından biri olan lodos kabaca yılın 100 günü esiyor ve bunların 30’u fırtına halinde geçiyor. Lodos estiğinde Atatürk Havalimanı mecburen tek piste düşer, uçuşlar da yavaşlardı. İstanbul Havalimanı yapılırken getirilen en büyük tenkit, bu havaalanının lodostan Atatürk Havalimanı’na nazaran daha berbat etkileneceğiydi. Gerçekten birkaç gündür uçuşlar aksıyordu ancak dün bu aksaklıklar doruk noktasına çıktı, İstanbul’a inemeyen birtakım uçaklar İzmir ve Ankara ve Antalya’ya yönlendirildi, havaalanı saatlerce çalışmadı. İstanbul semalarında onlarca uçak havada dolandı durdu.
Türk Hava Yolları (THY), şiddetli rüzgâr nedeniyle İstanbul varışlı iç sınır seferlerinde biniş süreçlerini öğlen saatlerinde durdurduğunu duyurdu.
THY Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, yurt içi uçuşlarda İstanbul varışlı seferlerde biniş süreçleri durdurulurken, havada olan uçaklar için aktarma seçeneklerinin değerlendirildiği bildirildi.
THY Basın Müşaviri Yahya Üstün Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu cümlelere yer verdi:
İstanbul’da yaşanan şiddetli rüzgâr operasyonlarımızı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Konuklarımızın inançlı ve konforlu seyahati için tüm takımlarımız var gücüyle çalışıyor. Seyahatinizin durumunu davet merkezimiz ya da web sitemiz aracılığıyla öğrenebilirsiniz.
PİSTLER YANLIŞ TARAFTA Mİ YAPILDI?
Uçakların kalkış ve inişlerde rüzgârı mümkün mertebe önden almaları gerekiyor. Rüzgâr yandan ya da arttan alınarak yapılan iniş ve kalkışlarda ise kaza riski artıyor. İstanbul Havalimanı, proje kademesinden beri bu nedenle tartışılmaya devam ediyor.
Daha evvel Deutsche Welle’ye konuşan bir THY pilotu, “Bölgede hakim rüzgâr 45 derece çaprazdan, yani kuzeydoğudan geliyor. İstanbul Havalimanı’ndaki dört pist de kuzey-güney istikametinde yapıldı. Halbuki pistler, kuzeydoğu-güneybatı istikametinde yapılmalıydı” demişti.
Bir öteki pilot da “Rüzgâr istikameti temel olağan fakat öbür faktörler de devreye girmiş olabilir. Pist doğrultusundaki maniler mesela. Örneğin, bölgedeki rüzgâr gülleri ya da tepeler” sözünü kullandı. “Rüzgâr güllerini kaldırmanın, zirveyi tıraşlamanın maliyeti var” görüşünü lisana getirmişti.
RÜZGÂR TAHLİLİNDE GEÇ Mİ KALINDI?
İstanbul Havalimanı’nın bulunduğu bölgede sağlıklı bir rüzgâr tahlili yapılması konusunda geç kalındığına dair tartışmalar da yapılmıştı
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İstanbul Havalimanı’nı inşa eden ve işleten İGA şirketinin, bölgede hafriyat çalışmaları başladıktan sonra kendisinden rüzgâr tahlili istediğini söylemişti
“Havalimanının yeri belirlendikten ve hafriyat başladıktan sonra İGA benden tahlil istedi” diyen Kadıoğlu, kuzey-güney istikametinde planlanmış olan pistlerin 20 derece doğuya döndürülmesini tavsiye ettiğini fakat fiziki durumdan dolayı pistlerin döndürülemediğini belirtmişti
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Kadıoğlu, “Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün bir ideali vardır. Buna nazaran, verimli bir pist, yılın en az yüzde 95’inde kullanılmalıdır. Yoksa hiçbir pist yüzde 100 kullanılmaz. Hava koşulları vakit zaman sorun yaratır. Bizim hesaplarımıza nazaran İstanbul Havalimanı’ndaki pistlerin şu anki verimliği yüzde 82-83 çıkıyor. Yirmi derece doğuya döndürebilseydik bu oran yüzde 95’leri buluyordu” dedi.
Kadıoğlu, İstanbul Havalimanı’ndaki pistlerin istikametiyle ilgili yanılgının, “daha güvensiz” bir durum yaratmadığını lakin açıkça randımanı düşürdüğünü söylemişti. Kadıoğlu bundan sonra inşa edilecek pistlerin hakikat taraflarda yapılması hâlindeyse randımanın artırılabileceğini söz etmişti.
‘ASIL YANLIŞ OLAN YERİ’
Sivil havacılık uzmanı Bahadır Altan da pistlerin istikametinin belirlenmesinde yapılandan daha büyük bir “yanlışlığın”, İstanbul Havalimanı için seçilen yer konusunda yapıldığını söylemişti.
Geçmişte Hava-İş sendikasında işyeri temsilciliği de yapan öğretmen kaptan pilot Altan, “Tabii ki pistler hâkim rüzgâr tarafına nazaran yapılmalıydı. Ancak ben pistlerin istikametinin rüzgâra nazaran yapılıp yapılmamasından fazla, bu havalimanının Atatürk Havalimanı’nı kullanılamaz hâle getirecek halde yapılmasını başat yanlışlık olarak görüyorum” demişti.
Altan, “Bu hedefle mı seçildi yer, bilmiyorum ancak seçilen yer ve pistlerin istikameti, iki havalimanının tıpkı anda ağır bir trafiği paylaşmasını engelleyecek halde şu an” tabirini kullanmıştı.
Altan “Çünkü Atatürk’teki pistlerin birebir istikametinde bir havalimanı yapılırsa, o pistler kullanılamaz hâle geliyor. Üçüncü havalimanından güneye gerçek kalkan bir uçak, 8 mil sonra Atatürk Havalimanı’nın üstünde. Ya da kuzeye inişe gelen Atatürk Havalimanı’nın üzerinden geçmek zorunda kalıyor. Bu da iki meydanı birebir anda kullanmayı olanaksız kılıyor” demişti.
İstanbul’da üçüncü bir havalimanına muhtaçlık duyulduğunu lakin bunun için Atatürk Havalimanı’nın devre dışı bırakılmasının büyük bir yanılgı olduğunu belirten Altan, “Daha uzun vadede, 10-20 yıl sonrasını düşündüğünüzde bir havalimanına daha gereksinim vardı. Fakat bu havalimanını yaptığımız vakit başka havalimanıyla birlikte kullanırsak rasyonel, akılcı bir tahlil üretmiş oluruz. Bu mantıkla bir yer seçilmeliydi. Örneğin Çorlu Havalimanı ile İstanbul Atatürk Havalimanı ortasında bir yere” demişti.
“Bu durumda rotaları birbiriyle çakışmazdı. O vakit iki havalimanı çok daha akılcı bir halde kullanılabilirdi. İstanbul’un hava trafik sorunu da çözülmüş olurdu. Artık hiçbir şey çözmediler. Tam bilakis ek problemler geldi” diye ekleyen Altan, yapılan “yanlışı” “Peki neden? Tek bir hırstan. Dünyanın en büyüğünü yapalım. En büyüğü bizde olsun” münasebetine bağlamıştı.
Karar
