Türk edebiyat ve fikir dünyasının en kıymetli isimlerinden biri olan Sezai Karakoç’un cenaze programı belirli oldu.

Türk edebiyatına kattığı sayısız yapıtla isminden kelam ettiren şair, muharrir ve fikir adamı Karakoç’unnşı 17 Kasım Çarşamba günü öğlen stlerinde Fındıkzade’deki (Ahmet Vefik Paşa Cad.) konutundan alınarak omuzlar üstünde Şehzadebaşı Mescidine götürülecek ve ikindi namazı sonrası Şehzade Camii haziresine defnedilecek.

Sezai Karakoç kimdir?

Sezai Karakoç, 1933’te Diyarbakır Ergani’de dünyaya geldi. İlkokul ve ortaokulu Diyarbakır ve Maraş’ta parasız yatılı okuduktan sonra, lise tahsilini Gaziantep’te tamamladı. Sezai Karakoç, liseyi bitirdikten sonra çok istediği ideoloji kısmında okumak üzere İstanbul’a geldi, ancak bu kısma kayıt yaptırdığı halde, maddi zorluklar nedeniyle girdiği imtihanını kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne burslu öğrenci olarak yerleşti ve 1955’te Mülkiye’den mezun oldu. Sezai Karakoç, 1959-1965 yılları ortasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı ve Gelirler Kontrolörlüğü vazifelerinde bulunup vatani vazifesini yedek subay olarak yaptı.

1973’te memurluk misyonundan ayrıldı. 1967 yılında ”İslamın Dirilişi” isimli kitabından ötürü yargılandı. Büyük Doğu, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam ve A mecmuaları ile Yeni İstanbul, Sabah ve Ulusal gazetede yazılar kaleme alan Sezai Karakoç, 1960 ve 1971 yılları ortasında Diriliş mecmuasını dönemsel sayılar halinde yayımladı. Yerli fikir ve edebiyatının en kıymetli yayınlarından Diriliş mecmuasını, 1974’ten itibaren tertipli olarak 18 sayı halinde yayınlayan Sezai Karakoç, 1976’dan itibaren de gazeteye dönüştürdü. 1977-78, 1980 ve 1983 yıllarında da yayımlanan Diriliş, son olarak 1987-1993 yılları ortasında haftalık olarak yayın hayatına devam ederken, Sezai Karakoç 1990’da kurduğu Diriliş Partisi ile hayatında farklı bir sayfa açtı. 1997 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılışına kadar, ‘Güller açan gül ağacı’ amblemli partisinin genel başkanlığında siyasi hayatını sürdürdü. ”Hızırla Kırk St, Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu, Körfez, Şahdamar, Sesler, Vakte Adanmış Kelamlar, Ayinler, Leyla ile Mecnun, Ateş Dansı ve Alın Yazısı Sti üzere yapıtları yer bulunan Sezai Karakoç, 1950 yılında kaleme aldığı, lakin kitaplaştırılmasına 45 yıl boyunca müsde vermediği ve bu müddet boyunca fotokopi halinde elden ele dolaşan ”Mona Rosa” isimli akrostiş şiiriyle geniş bir hayran kitlesine ulaştı.

Karar