Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Problemlerimiz var. Millet problemlerin altında ezilmiş vaziyette. Hangi bölüme giderseniz keder dinliyorsunuz. Her kesim sorunu kendi penceresinden görüyor.
Trakya’nın bereketli topraklarında beşerler üretiyorlar. Çiftçi üretecek, kazanacak, gelir elde edecek, düğününü derneğini yapacak sonraki yıla hazırlanacak. Sonraki yıla hazırlanacak takati kalmazsa ne yapacak? Bu problemlerden Türkiye’nin arınması lazım. Bu meselelerden arındıracak olan ise siyaset kurumudur.
Siyaset kurumu sıkıntıları nasıl çözer? Siyasi partiler devlet değildir. Devlet başkadır, bakidir. Siyasi partiler, vatandaştan yetkiyi alır 5 yıl müddetle gelir yönetir, devlet olmaz. Devlet adaletle, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı bir yerde devlet yara alır. Siyasi partilerde devletin hafızası olmaz. Siyasetçi kendini devletin yerine koyamaz.
Kocaeli Dilovası’nda ve Mersin Limanı’nda kilolarca kokain bulunur. Pahası milyar dolarlar. Ne savcı cüret ediyor dava açmaya, ne de kimse sormuyor. Niye? Evlatlarımızı zehirleyen insanlara hiç kimse yürek edip dokunamıyor. Bunlar gücü kimden alıyorlar? Polis yakaladığı halde savcı, hakim bir şey yapamıyor. Dava dahi açmaya yürek edemiyorlar. Bu gücü devleti yaratan siyasi otoriteden alıyorlar. Yalnızca bizim değil Orta Doğu’nun en büyük baronu Zindaşti’yi hapishaneden çıkarıyor, hür bırakıyorsanız, kayıplara karıştıktan sonra usulen bir tutuklama kararı çıkarıyorsanız… Bu adamın gücü parayla ölçülür. Parayı alan kim? Devleti yönetenler.
İçişleri Bakanı çıkıp da televizyona bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor dediği vakit devleti yönetenlerin harekete geçmesi lazım.
Karar