HAVA ASAL
Marmara İzleme Projesi (MAREM) kapsamında kapsamında 6 Ocak 2021 tarihinden bugüne, Marmara Denizi genelinde toplam 200 istasyon ve 450 farklı noktada deniz çalışması yapıldı.
Çalışmaların sonuçlarını KARAR’a kıymetlendiren MAREM proje başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz, korkutan açıklamalarda bulundu. “Marmara Denizi’ne 1989 yılında olan oldu” diyen Artüz, 1989 yılında bir cin fikir icat edildi. O vakit ‘atıkları arıtmadan’ Akdeniz’den gelip Karadeniz’e giden alt akıntıya deşarj edilirse atıklar hem seyrelir hem de olduğu üzere Karadeniz’e masraf dendi. Ve bu cin fikir uygulamaya sokuldu. Çok kısa bir müddet sonra Marmara’da literatüre geçen en büyük balık vefatları gerçekleşti.
1989’un Ekim ayında biz Marmara’yı kaybettik” diye konuştu. Artüz, şöyle devam etti:
“1989’den bu güne kadar sanayi, evsel atık aklınıza ne gelirse çöp kutusu üzere buraya atılıyor. Derin deniz deşarjı ismi altında tüm atıklar denize bırakılıyor. Aslında Marmara’da yapılan da derin deniz deşarjı değildir. Marmara Denizi’nin özgün yapısı ne derin deniz deşarjına ne de rastgele bir deşarja müsaade etmiyor. Şu an ismine o denli dense de halihazırdaki uygulama derin deniz deşarjı değil.” Artüz, etraf felaketine dönüşen müsilaj sıkıntısına ait ise “Müsilaj kaybolmadı. Marmara’da müsilaj duruyor ancak hali farklı. Müsilaj yok olduğunda geriye çok önemli bir bakteri biyokütlesi kalacak” sözlerini kullandı.
Müsilaj ile ilgili çok iyi bir hareket planı yapıldığını lakin planın altının doldurulamadığını lisana getiren Artüz, 2018 yılında bir istasyonda 250’e yakın tıp tespit edilirken bu sene yapılan çalışmada 21 adet farklı tıp tespit edildiğini aktardı. Artüz, şunları söyledi:
“Bu yılki görüntüyü arayacağız, bundan sonraki felaket müsilajı aratacak nitelikte olacak. Marmara Denizi çöl olsa bile şu anki durumundan daha düzgündür. Şu anda Marmara’da hasta istavritlerden öbür hiçbir şey yok. Balık göç mevsiminde olduğumuz bu devirde palamut, lüfer üzere göç balıkları Marmara Denizi’ni kat ederken enfekte olmuş istavrit üzere balıklar ile beslendiğinde hastalığı kapacaklar ve enfeksiyonu göç yolu boyunca Akdeniz’e, ilkbaharda da Karadeniz’e taşıyabilecekler.” Karadeniz ve Ege’nin de risk altında olduğunu kaydeden Artüz, deşarjlar devam ettirildiği takdirde bu iki denizin de yok olma sürecine gireceğine dikkat çekti.
Karar
