CHP Umum Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, anayasaya nazaran baroların, kamu hukuksal kişiliği niteliğinde olduğunu belirterek, “Bir devlette iki tane Merkez Bankası olmaz. Tıpkı vilayette iki tane vali olmaz. Tıpkı kazada iki kaymakam olmaz. İki tane maliye bakanı olmaz. Bir bölgede de bir tane baro olur.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Küme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Bursa'da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.

CHP milletvekillerinin ortamda incelemelerde bulunduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, hangi nedenle olursa olsun çetin duruma düşen bütün vatandaşların yanında olduklarını söyledi.

Yaşanan felaketler nedeniyle 19 ile milletvekillerini görevlendirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Çiftçilerin dertleriyle ilgilenmişlerdi. Her bir arkadaşımız, kümemiz raporlarını hazırladı. O raporları da büyük bir dikkatle okuyorum.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları: 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Sözcü gazetesi müellifi Hürmet Öztürk'e yönelik sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Saygı Öztürk saygın bir gazetecidir. Bir hadisesi haber yaptı, hadisenin haber olması üzerine İçişleri Bakanı o koltuğa yakışmayacak bir tabirle Değer Öztürk'ü suçladı. Değer Öztürk Türkiye'nin duayen bir gazetecisidir. Yazdığı her haber sahihtir, yanlışsa çıkıp özür dileyecek bir kültüre sahip bir arkadaştır. Değer Öztürk tüm haberlerinin gerisinde durmuştur” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, MİT görvlisinin kimliğini ifşa ettikleri gerekçesiyle 4 aydır tutuklu bulunan 6 gazetecinin yarın yapılacak duruşmasını hatırlatarak, “Yarın adalet var mı göreceğiz. Hakim gerçek manada bir hakim mi yoksa Saray’dan işaret bekleyen bir hakim mi?” tabirini kullandı.

​Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Daha evvel yeniden küme içtimasında söz etmiştim 19 vilayette yaşanan felaketler nedeniyle, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirmiştik. Raporlar hazırlandı, o raporları okuyor ve izliyoruz. Dertler ne kadar karşılandı izliyoruz.

Bugün 23 Haziran. 23 Haziran nedir diyeceksiniz? İstanbul seçimlerinin yenilenmesinin yıl dönümü. İBB Yöneticisi bir yıllık icrtlarının hesabını veriyor vatandaşlara. 'Martın sonu bahardır' diyerek yola çıktık. Lisanımızda baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. İstanbullulara hizmet etmek için yola çıktı. Ekrem İmamoğlu siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir liderimizdi, tıpkı öbür belediye yöneticileri üzere. 

'HER FİRAVUNUN MUSASI VARDIR, BU SEFER MUSA İSTANBULLULARDI'

Yerkürede örneği olmayan kararlara imza atarak seçimi geçersiz saydılar. Bütün yerküre bu adaletsizliği izledi. İstanbullular bu adaletsizliğe ses çıkarmayacak sandılar. Bütün İstanbullular bilendi, tüm yerküre İstanbul seçimine kitlendi. Kazanan demokrasiydi, yenilenler ise bir avuç yargıç ve ona karar vermesini söyleyenlerdi. Ben bunları çete olarak tanımlamıştım. Daima birlikte tarih yazdık; her firavunun bir Musa'sı vardır, bu sefer Musa İstanbullardı. Artık çalışma vakti, artık bu kadim kenti ayağa kaldırma devri.

Yargıyı baskılarsanız, savcıyı savcı olmaktan çıkarırsanız, bunları Saray'ın kölesi haline getirirseniz yargı yargı olmaktan çıkar. Bugün Türkiye’de herkesin bildiği bir gerçek var, yargıya olan itimat taraflardadır. Yargıyı, yargıçları denetim altına aldılar, sıra avukatlara geldi.

Gün gelecek siz de avukata gereksinim duyacaksınız. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir. Adaleti dağıttığına vicdanen kant getirecek yargıçlar olacak. Biz baroların yürüyüşünü değerle

İşsizler yürüyor, gençler yürüyor. Biz de adalet yürüyüşü yaptık. Yerküreye bildiri verdik. Adalet arıyoruz diye. Adaletin ne kadar pahalı olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler kendini Firavun alanına koyanlardır. Onlarda vicdan yoktur, onlarda ahlak da yoktur.

'FEYZİOĞLU'NUN TAVRI BENİ DERİNDEN SARSTI'

Kim konuşuyor ve O’nu rahatsız ediyorsa tek bir şey yapıyorlar, onu ezin. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyorlar, onlar da yürüyecek. Anayasa pek açık, silahsız ve akinsız olduğu sürece hepsinin yürüme hakkı. Silahları mı var? Bir tarafa mi saldırdılar? Yerküre bu türlü bir örnek görmedi, Türkiye de bu türlü bir örnek görmedi. Ahir teşebbüsler oldu, artık Baro Liderleri yürüyorlar.

Beni derinden sarsan hikaye ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu hikayeye karşı takındığı farklı tavırdır. Adalet, savunma… En başta o savunacak.

Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Gerçek teklif yok. ‘Hangi unsuruna karşı çıkıyorsunuz, ortada şimdi bizim bile vakıf olduğumuz bir teklif yok’ diyor. Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı'nda hazırlanmıyor mu? Sana niçin sorsunlar ki başkaca, bir koşut yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir Kaynak Bakanı var iki alanda. Bir Türkiye Cumhuriyeti var, bir de Saray var.
 

Karar