Ataköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin ikinci etabının açılışını yapan İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, Kovid-19 salgının Türkiye’de ve İstanbul’da çok kaygı verici boyutlara ulaştığını vurguladı.

Pandemi sürecinin tek başına maske ve aralık ile tanımlanacak bir süreç olmadığını kelamlarına ekleyen İmamoğlu, “Kovid-19 süreci ne yazık ki ülkemizde ve İstanbul’da çok önemli boyutlara ulaşmıştır. Hiç kimse bu hususta görmezden gelme ya da duymama pozisyonuna ge-le-mez! Her birey de sorumlu, her birey sorumluluk içerisinde hayatını değiştirmek mecburiyetinde. Bizim üzere yöneticilerin de doğruları söyleme ve en gerçek metotlarla önlem almayı aksatmama konusunda hareket etme mecburiyeti var” dedi.

“İSTANBUL’DA DENETİM DIŞI BİR SÜREÇ YAŞIYORUZ”

Sıhhat Bakanlığı’nın datalarına nazaran; hasta sayısının yüzde 50’sinin İstanbul’da görüldüğünü hatırlatan İmamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“İstanbul’da hakikaten denetim dışı bir süreç yaşıyoruz. Ben de bunu deneyimledim. Görüyoruz ve buradaki herkes farkında ki bu iş Mart, Nisan, Mayıs devrindeki üzere değil. Zira, çok yakın etrafımızda çember gitgide daralıyor ve herkesin hastalandığını görüyoruz. Salgının yedinci ayına geldik. Her geçen gün artan bu sayıyla hastanelerde yoğunluk oluştuğunu, hasta yatak sayısı konusunda kimi hastanelerde artık zorlanıldığını daima birlikte yaşıyoruz. Bunu yaşıyoruz dememin sebebi; biz yöneticiler olarak yakın etrafımızdaki insanların her türlü talep ve meselelerini dinlerken bunu deneyimliyoruz. Yer bulma konusundaki problemlere varıncaya kadar.”

Salgın üzere seferberlik gerektiren ortamlarda, herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini belirten İmamoğlu, “Hep bir arada ortak akılla çalışmak zorundayız” dedi. İmamoğlu şöyle devam etti:

“Nüfusu İstanbul’dan az olan Avrupa ülkelerinden daha az sayı açıklamak salgınla çabada ne manaya geldiğini açıkçası ben anlayabilmiş değilim. Bu sayı açıklamaktaki, ‘toplumun gerçekleri konuşmuyorsunuz’ manasındaki intibaının oluşmasına katkı sunan kimi yetkililerin bu tutumunu ben anlayabilmiş değilim, çözemiyorum bir türlü. Madem biz nüfusu 10 milyonu bile aşmayan bir kısım ülkelerden, 83 milyonluk ülke olarak, çok daha iyi durumdaysak dünyanın gelip bunu incelemesi, bizi alkışlaması ve bizim de bunu bütün dünyaya insanlık ismine anlatmamız gerekir. Şayet bu açıklamalar bu sayılar gerçek değilse, ben bir yararını çözemiyorum. Bir çözen varsa anlatsın ve ben de alkışlayayım. Düşünün, 11 milyonluk Belçika’da bile bizdeki olay yahut vefat sayısı 2-3 kat az ise nitekim bunu bütün dünyaya insanlık namına öğretelim, anlatalım. Lakin şayet açıklamalarda bir yanlış varsa bunun da manalı olmadığını, bu manada milletimizin yanlış bilgilerle yanıltmanın yanlışsız olmadığının da altını çizmek zorundayım.”

“BİLİM İSTİŞARE ŞURASI’NI KURDUK”

Mart’tan beri akılla ve bilimle hareket etme konusunda gerçek yönlendirilmek için, Bilim İstişare Kurulu’nu kurduklarını tabir eden İmamoğlu, “Her daim onların ortaya koyduğu fikirleri alarak uygulamalarımıza ekledik. Ben İstanbul ismine konuşmak zorundayım. Madem işin yarısı İstanbul’da, madem Dünya Sıhhat Örgütü’nün belirlediği konularla fakat süreci teminat altına alabiliriz, o vakit benim de bu manada bütün doğruları bütün vatandaşlarımızla ve yetkilileri uyararak paylaşmak zorunluluğum var” dedi.

“2-3 HAFTA KAPANMAYI ÖNERDİ”

Dünya Sıhhat Örgütü’nün kapanma ve açılma kaidelerinin aşikâr olduğunu ve bunun da İstanbul’da uygulamanın kural hale geldiğinin altını çizen İmamoğlu, kelamlarına şöyle sürdürdü:

“İki adet açılma kriteri var Dünya Sıhhat Örgütü’nün. Birincisi şu; En az 14 gün boyunca test sayısı artacak, lakin olay sayısı da azalacak ki açılma olsun. İkincisi; En az 14 gün boyunca mevt sayıları azalacak ve sıhhat çalışanı hastalanması da azalacak ki açılma olsun. Bu, Dünya Sıhhat Örgütü’nün söylediği. Bilhassa İstanbul’umuzun şu anki datalarına baktığımızda, bu iki kriteri de önümüze koyduğumuzda, mutlaka bir kapanmanın kurallılığı ortadadır; çok net. Bunu buradan, bütün yetkililerle, bütün İstanbul halkımızla paylaşmak zorundayım. Bilim İstişare Kurulu’muzun bilhassa salgının suratını düşürmek, ve bilhassa bulaştırılıcı bu sürecin çok süratli ilerlediği, bu devrin radikal bir halde denetim etmek ismine, 2-3 haftalık bir kapanmanın ve bilhassa bu sürecin akabinde da takibin, güçlü bir takip sisteminin, yani filyasyon ve bu vesile ile de denetimli bir açılma periyodunun başlatılmasının kaide olduğunu bize önermektedir, Büyükşehir Belediyesi’nde kurduğumuz Bilim Heyeti. Yani, tekrar söz ediyorum. 2-3 haftalık bir kapanmayı bize öneriyorlar ve akabinde da güçlü bir takip, filyasyon devriyle birlikte denetimli bir açılma devrini İstanbul’umuza öneriyorlar. Bunun için şunu söyleyelim. Bilgilerimizin, Nisan- Mayıs’tan çok daha ileride olduğunu altını tekrar kalın bir halde çizelim. Bunu 2-3 haftalık bir kapatmayla bulaşıyı azaltma ve tekrar denetimli bilhassa denetimi sağlamada bir imkan yaratacaksa, İstanbul için kapanmanın böylesi bir düzelmeyi ortaya koyacağını bilim bize söz ediyorsa, bunda direnmemenin bunu bilhassa devletimizin yetkili konseylerin, hükümetin pahalı yetkililerinin değerlendirmesi ve İstanbul’a dair bu hususta çok süratli hareket etmemiz gerektiğinin altını çizelim.”

“VAKA VE VEFAT SAYISINI AŞAĞI ÇEKMELİYİZ”

Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu ve 2-3 haftalık kapanma ile hadise ve vefat sayılarının aşağıya çekilebileceğini belirten İmamoğlu, “2-3 hafta fedakarlıkla yani şöyle tırmanmakta olan hasta sayısı ve vefat sayısını bir halde aşağıya indirmek zorundayız. Bakın, Nisan – Mayıs periyodundaki yaza giden bir devir içinde de değiliz. Daha soğuk bir periyoda giden bir devrin başındayız. Kasım ayındayız. Münasebetiyle bilim insanlarını, tabipleri, tabipleri dinlediğimde, benim de öngörüleri aldığımda benim de bu ikaza yapma zorunluluğum ortaya çıkıyor” dedi.

“EN KIYMETLİ TAKİP SİSTEMİ İSTANBULKART”

İmamoğlu, pandemi sürecinde çok sefer insanların dışarıya çıkışlarındaki en değerli takip sisteminin milyonlarca kullanıcısı olan İstanbulkart olduğunu, bundan ötürü da hasta datalarını talep etmelerine karşın kendilerine bu bilgilerin verilmediğini söyledi. İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Bize hasta bilgilerin verin ve biz bu hasta bilgileri üzerinden İstanbulkart kullanıcılarını engelleyelim. Otobüse geldiğinde o hasta, otobüs kartını kullandığında alarm yanacak, uyarıyı yapacak ve biz, vatandaş hakkında gerekli süreçleri başlatacağız. Ya bize ısrarla tek bir hasta verisi verilmedi. Ben bunu anlayabilmiş değilim. Bu talebimizi haksız bulan hiçbir devlet yetkilisine de rastlamadım. Madam haklıyız, bize hasta verisini niye vermezsiniz. Anlayabilmiş değilim. Yani, yapılıyor; bize binen yolcuların sayısını biz göndereceğiz, bindikten sonra takip edilecek. Yahu hasta, araçlara bindikten sonra takip etsen ne olacak, bulaştıktan sonra onu bulsan ne olacak, bulmasan ne olacak? Bu çeşit sebepsiz yere uzatılan yanlış uygulamaları gidermeliyiz.”

“AÇIKLANAN VEFAT SAYILARI BİRBİRİYLE ÖRTÜŞMÜYOR”

İstanbul ile ilgili gerçeklerin neden paylaşılmadığını ve açıklanan sayıların da birbiri ile örtüşmediğini söz eden İmamoğlu, “Yani bu gerçeği niçin söylemiyoruz, neden paylaşmıyoruz anlamış değilim” dedi.

Paylaşılan bilgilerin hakikat olması gerektiğinin altını çizen İmamoğlu, kelamlarını şöyle bitirdi:

“Bugün İstanbul’da bize sıhhat kurumlarının kendi notuyla, ‘bulaşıcı hastalık’ diye gönderilen vefat sayılarımıza baktığımızda, son bir hafta için bilhassa konuşuyorum, Türkiye için açıklanan vefat sayısının elli kadar fazlası yalnızca İstanbul’da var. Bu kadar net. Yani bu sayının bu halde açıklanmasıyla ilgili bir geçerli durum ya da bize yanlış bir bilgi sıhhat kuruluşları tarafından Mezarlıklar Müdürlüğü’ne geliyorsa bunu gidersinler, doğruyu biz de görelim. Memnun oluruz. Yani, pandemiden az insan vefat ediyorsa ben keyifli olurum. O bakımdan bu doğruların vatandaşlarımızla paylaşılması ve birebir vakitte bu doğrularla gerçekler üzerinden gerekli önlemlerin ciddiyetle almak zorunda olduğumuzu ben hayatımızın ve ömrümüzün azalarak olağanlaşmasına dönük açıklamakla yükümlü makamda durduğum için bu doğruları sizlerle ve vatandaşlarımızla paylaşmayı bir misyon biliyorum.” 

Karar