Erzurum’da, 9 Mayıs günü saat 22.00 sıralarında, Palandöken ilçesi Hüseyin Avni Ulaş Mahallesi’nde, taciz suçlamasıyla yargılanıp ceza alınca uzman çavuşluktan atılan evli ve 2 çocuk babası Mükremin Turan (41),bacanağını öldürmek için pusu kurdu. Turan, çiftin meskenlerinden çıkıp, arabalarına bindiği sırada evvel bacanağı Fatih Özmen’i akabinde baldızı Hülya Özmen’e tabancayla ateş etti.

ÖLEN ÇİFT GEÇEN YIL EVLENMİŞTİ

DHA’da yer alan habere nazaran Fatih Özmen, vaka yerinde eşi ise kaldırıldığı hastanede hayatını yitirdi. Gözaltına alınan Mükremin Turan, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Geçen yıl evlenen Hülya ve Fatih Özmen çifti ise yan yana gözyaşları ortasında toprağa verildi.

CİNAYETİ SOĞUKKANLILIKLA ANLATTI

Mükremin Turan hakkında 3’üncü Ağır Ceza Duruşması’nda ‘tasarlayarak öldürme’ kabahatinden 2 defa ağırlaştırılmış müebbet, ‘ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma yahut taşıma yahut bulundurma’ cürmünden da 2 yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı. Birinci defa hakim karşısına çıkarılan sanık Mükremin Turan ikili cinayeti soğukkanlılıkla anlattı.

“İSTESEM BÜTÜN AİLESİNİ ÖLDÜRÜRDÜM”

Turan, “Ben devlet tarafından yetiştirilmiş eski bir Özel Harekâtçıyım. İstesem onun bütün ailesini bir biçimde öldürürdüm. Hatta çıplak elle de öldürebilirdim. Silahımın 2 yedek şarjörü vardı. Hadise günü Fatih’i aradım, hal hatır sordum. Bana nerede olduğumu sordu. Olağanda sabah hareketi gerçekleştirecektim, lakin kendisi bana ‘Neredesin, gelip seni alayım?’ deyince ben de bu yüzden işimi sabaha bırakmadım. Hülya bana güç dönemlerimde maddi dayanak vermişti. Ona ziyan vermek istemedim.

“EŞİMİ ARADIM HADISESI DUYMASINI İSTEDİM”

Meskenden çıktıklarını ben arabayı görecek halde 20-30 metre aralıkta bulunuyordum. Fatih’i otomobilin içinde görünce eşim Fatma’yı arkam, canlı olarak hadisesi duymasını istedim. Olağan bir biçimde sohbet etmeye başladım. Aracın yanına gittim. Fatih sürücü koltuğunda oturuyordu. Silahın ucuyla cama iki kere vurdum. Başka elimle kapıyı açtım ve Fatih’in başına yanlışsız ateş ettim.

“CİNAYETİN AKABINDE OTOMOBILIME BİNDİM”

Bu sırada Hülya öbür kapıyı açarak araçtan atladı. Bir orta Hülya’nın aracına öteki tarafından koşarak bana gerçek geldiğini gördüm. Hülya’nın çantasında bir şey olabilir diye düşünerek silahı Hülya’ya doğrulttum. Bagaja yaslandım o orta ne yaptığımı bilmiyorum. Kendime geldiğimde silahın namlusu Hülya’ya gerçek duruyordu ve Hülya yerde yatıyordu. Cinayeti işledikten sonra aracıma bindim, sokak ortalarında bir mühlet gezdim.

“ATTIĞIM ADAM SAĞ KALMAZ”

Sonra 1.5 aydır farklı yaşadığımız eski eşim Fatma’nın konutunun önüne gittim, burada araç içinde bir sigara içtim. Silahtaki mermileri saydım. En az 11 mermi attığımı anladım. Bu sırada bir polis memuru aradı, nerede olduğumu sordu. Ben polise ‘İkisi de mi öldü?’ diye sordum. Polis memuru bana yaralı olduklarını söyledi. Ben de ona ‘Attığım adam sağ kalmaz, bana doğruyu söyle’ dedim. Fatma’ya 32 bin TL’yi kan parası olarak gönderdim” diye konuştu.

“ESKİ EŞİ GÖZYAŞLARINA BOĞULDU”

Vakadan 1.5 ay öncesinden itibaren sanıkla farklı yaşamaya başladıklarını söyleyen Fatma Turan ise duruşmada acı vakası anlatırken kötülük geçirdi. Fatma Turan, şöyle konuştu:

“KIZ ÇOCUK DOĞURDUM DİYE ŞİDDET GÖRDÜM”

“15 yıllık evliliğimiz vardı. Birinci çocuğum dünyaya geldiğinde kız çocuk olması nedeniyle bana şiddet uyguladı. Hatta çocuğu hastanede bırakıp gitmeyi teklif etti. 3 yıl sonra ikinci çocuğum da kız olarak dünyaya gelince şiddet hadiseleri iyice arttı. Doğumdan sonra bir günlük çocuğumla beni kapıya attı ve meskeni talan etti. Problemler nedeniyle Erzurum’daki ailemin yanına yerleştim. Ailemin meskenine geldi, kapısını kırdı. Bu yüzden 1 ay uzaklaştırma kararı verildi.

“SANA MEVTTEN BETER ACI VERECEĞİM”

Sanık, Fatih ve Hülya’nın memnunluklarını, bağlılıklarını kıskandı. Hadise günü iftar yemeğinden sonra kızım Şevval geldi ve ‘Babam aradı çok sevinçli sen de hoş konuş, barışın’ dedi. Telefonda bana ‘Senin için makûs, benim için hoş bir haber, sana bir sürprizim var. Yarın ailene şivan ateşi bırakacağım. Sana o denli bir acı vereceğim ki vefattan beter olacaksın’ dedi.

“TABANCANIN SESİNİ BANA DİNLETTİ”

Ben de ‘Başkasıyla ne işin var, gel beni öldür’ dedim. Bu sırada sanık tabancayla doldur boşalt yapıyor ve tabancanın sesini bana dinletiyordu. Ben sanığın önemli olduğunu anlayınca yalvarmaya başladım. Tüm bunları söylerken düğün sevinci üzere sevinçli bir ses tonuyla konuşuyordu. Telefonu kapattıktan sonra kardeşim ile karakola gittik. Karakolda bulunduğum sırada sanık aradı. Ben telefonu açıp sesini hoparlöre verdim. Bana ‘çayı demle geliyorum’ dedi.

“BİRDEN ARKA ARDA SİLAH SESLERİ GELDİ”

Daha sonra telefondan bir şeyler dinletmeye başladı. Birden arka arda silah sesleri geldi. Bu sırada kardeşim Hülya’nın çığlıklarını duydum. 3 el ateş sesi geldikten sonra Hülya ‘Katil, biz sana ne yaptık?’ diye bağırdı. Ben kendimden geçmiştim. Uyandığımda hadiseden yarım saat geçmişti. Konuta girince telefonum otomatik olarak internete bağlandı.

“BANA 32 BİN TL KAN PARASI YATIRMIŞ”

İnternet bankacılığından telefonuma bildiri geldi. Bildirisi açtığımda sanık tarafından hesabıma ‘kan parası’ diye 32 bin TL gönderildiğini gördüm. Vakadan 10 dakika sonra bu para hesabıma gelmiş. Tüm ailemin isimlerini sayarak yok edeceğini söyleyip, ‘Ölene kadar bu acıyla yaşayacaksın, seni öldürmeyeceğim’ demişti. Kardeşim Hülya ile hadiseden 20 gün evvel hastaneye gitmiştik. Kız kardeşim gebeydi.

“KIZ KARDEŞİMİN GEBE OLDUĞUNU BİLİYORDU”

Sanık kız kardeşimin gebe olduğunu biliyordu. Boşanma davamız var. Sanıktan şikâyetçiyim.” Acılı ailenin avukatı Tolga Terzioğlu da sanığın aksiyonu gerçekleştirirken tasarlamanın yanı sıra canavarca hisle de hareket ettiğine dikkati çekti. Terzioğlu, “Maktul Hülya Özmen’in gebe olmasından ötürü bu konusunda dikkate alınması gerekir. En üst sondan mahkûmiyet kararı tesis edilerek başta maktul yakınları olmak üzere tüm kamu vicdanında bir nebze olsun rahatlatacak mahiyette ibretlik olacağı noktasında duruşmaya itimadımız tam” dedi.

Karar