BİLGEHAN UÇAK
Fenerbahçe çift maç haftasındaki iki maçı da kaybetti. Münih ve Kaunas deplasmanlarından yenilgiyle dönünce kendisini 11 maçta 3 galibiyetle sondan dördüncü sırada buluverdi.
Fenerbahçe’nin skor bulamama hastalığı Bayern maçında tekrar çok berrak halde göze battı. Coach Djordjevic hiçbir şeye tahlil üretemiyor. Maçın bitimine 1.04 kalmış, rakip 6 sayı önde, mola alıyorsun. Buraya kadar her şey olabilir lakin çizdiğin oyun şayet Booker’un uzak aralıktan ikiliği ile bitiyorsa o vakit sorgulanma kaçınılmaz. Zalgiris Kaunas maçı da emsal “coaching” zaafiyetleri yüzünden kaybedildi. Zalgiris, birinci 9 maçta sıfır çekmişken, çift maç haftasında evvel Panathinaikos’u, sonra da Fenerbahçe’yi yenerek biraz hayata döndü. Lakin Zdovc 4 kısaya döndüğünde Djordjevic’i çaresiz izlerken gördük. Tamam, Zalgiris bilhassa Ulanovas’la ekstra sayılar buldu fakat Fenerbahçe’nin sorunu bir maçlık değil, aşağı üst dört dönemdir devam eden kronik bir hal. Fenerbahçe, sıradanlaşıyor. En fecisi da bu.
Tıpkı yazıda, Efes için de pespembe bir gelecek tablosu çizmiş ve Alba maçından sonra seri beklediğimi söylemiştim. Olympiacos’u da, Monaco’yu da zorlanmadan geçerek beni doğrulamış oldular. Haftaya Fenerbahçe-Efes maçı var, şayet Efes Ataşehir deplasmanında kazanırsa taraftarın idareye ve kimi oyunculara yönelik protestosunu görebiliriz. Efes’te Beaubois bu haftayı mükemmel geçirdi. Toplamda 16’da 10 üçlük isabetiyle 46 sayı attı iki maçta. “Malatyalı Simon”un oyun zekâsı ve 4 numara katkısı da gelince Efes’te taşların yerine oturduğunu gözlemliyoruz.
Önder Barcelona da ikide iki yapan gruplar ortasında. İçerde CSKA, dışarda Asvel. İki güç maçtan galibiyetle döndüler. Barcelona-CSKA, bu dönem izlediklerim içinde seyir zevki en yüksek olan maçtı. İzlemeyenler, skoru bilseler bile banttan izleyebilirler. O kadar keyifliydi… Asvel’i Mirotiç’le değil Laprovittola ile devirdiler. İki Fransız ekibi da haftaiçini galibiyet alamadan bitirdi.
Armani Milano’nun eksiklerine karşın ikide sıfır yapması beklenmiyordu. Lakin birinci maçta Kazan tam 14 üçlükle toplam 97 bularak rakibi çaresiz bıraktılar. Canaan ve OJ Mayo 17’de 11 üzere inanılmaz bir dış şut performansıyla oynadılar. Armani’de Delaney’den sonra Mitoglou da olmayınca rotasyon yetmedi. Unics Kazan ise Armani’den sonra Alba Berlin’i de rahat yenerek üst sıralara yükseldi. İkinci maçta da Lorenzo Brown ile Hezonja’nın öne çıktığını görüyoruz. Farklı oyunculardan bu katkıyı almak Coach Perasovic’in elini daha da güçlendirecektir.
Zenit de Unics Kazan üzere haftayı ikide ikiyle geçti. Bilhassa iç alanda çok iyi oynuyorlar. Lloyd ve Mickey transferlerinin ne kadar gerçek olduğu haftalar geçtikçe ortaya çıkıyor.
EuroLeague’in en büyük fiyaskolarından birine imza atan Baskonia’da coach değişimi yaşandı. Dusko İvanovic’in yerine bir periyot Fenerbahçe’yi de çalıştırmış olan Neven Spahija getirildi. Bu değişimin birinci maçtaki kurbanı Kızılyıldız oldu. Zembereğinden boşalan Baskonia, devreye 55 sayıyla girdiği maçta 93 atarak kazandı. İkinci maçta ise güçleri CSKA’ya yetmedi. Kızılyıldız ise Zalgiris’le birlikte EuroLeague’in en zayıf takımlarından birine sahip. Bu haftayı da galibiyet göremeden bitirdiler.
Real Madrid, deplasmandaki Asvel ve içerdeki Kızılyıldız maçlarında kusur yapmadı ve Milano’yu geçerek tepede Barcelona’yla baş başa geldi. Zenit’in 4. sırada olması büyük muvaffakiyet ancak 5’te Olympiacos’u, 6’da Maccabi’yi, 7’de Kazan’ı, 8’de Asvel’i görüyoruz. CSKA yok, Efes yok, Panathinaikos yok, Fenerbahçe yok… Farklı bir EuroLeague dönemi izliyoruz. Bu dört gruptan CSKA bir halde kendini üst taşır, Efes dediğim üzere toparlandı lakin öbürleri için pek umut gözükmüyor. Bence hem Fenerbahçe’de hem de Panathinaikos’ta coachlar eli kulağında gönderilecek.
Perşembe, Fenerbahçe kendi konutundan Efes’i konuk ediyor. Fenerbahçe baş aşağı gidiyor, Efes ise son üç maçını kazandı. Fakat mümkün bir Efes galibiyetinde Djordjevic’le yolların ayrılmamasını mümkün değil bence. Haftaya, buradan devam ederiz.
Karar
