İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sözcü Gazetesi’nden İsmail Saymaz’a konuştu. Soylu, arabasında uyuşturucu husus kullanırken görüldüğü imgelerin yayılması sonrasında gözaltına alınan Kürşat Ayvatoğlu hakkında açıklamalarda bulundu. Kürşat Ayvatoğlu dün gözaltına alınmış ve sözü alınarak özgür bırakılmıştı. Ayvatoğlu bugün bir daha gözaltına alındı.

Soylu, Ayvatoğlu’nun devir periyot kokain kullandığı, arkadaşlarının sözlerine nazaran satın alıp temin ettiği istikametinde bulgulara eriştiklerini açıkladı.

Kürşat Ayvatoğlu hakkındaki bulgular nelerdir?

Satıcılığı ile ilgili şimdi bir bulgumuz yok. Devir periyot kullanıyormuş. Arkadaşlarının sözlerine nazaran bu bir yerden satın almış ve temin etmiş. Bu tabir yüzde yüz yanlışsız olmayabilir. Arkadaşları da pudra şekeri üzere kendilerini aklamak istiyor.

‘DÖRT PROBLEM VAR’

İmgelerde nasıl ortaya çıktı?

Şöyle bir boyutu var: Birlikte kullandığı arkadaşlarıyla alacak verecek sıkıntıları var. Sıkıntının içerisine şantaj girince kamuoyuna veriliyor.
Dört sorun var burada: Bir, kullanıcılık var. İki, özendirme mi yapılıyor? Üç, yoksa şantaj olarak mı piyasaya sürdüler? Dördüncüsü de temin. Dördünden biri yahut birkaçı.

AK Parti’ye nasıl girmiş?

Şunu söyleyeyim: Sizin yanınızda çalışan birisi eroin kullanırsa hatalı siz mi olacaksınız? Pekala, gazetenizde kullanan biri olsa hatalı siz mi olacaksınız? Sıkıntı muhakkak olur olmaz devlet gereğini yerine getirdi mi? Getirdi. Gözaltına alındı. Mahkemeye çıktı. Mahkeme isimli denetim kararı verdi. Sonra başkaları gözaltına alındı. O, “Ben kulanmadım” dedi. Bu öteki bir şey dedi. Şeker diyebilir, pudra şekeri diyebilir, isterse kahve ve kolonya diyebilir, ne derse desin, umurumuzda değil. Bizim vazifemiz ne? İşin doğrusunu bulmak. Öteki dört kişiyi de gözaltına aldı arkadaşlarımız.

‘HİÇBİR ŞEY KAPALI KALMAZ’

Kumar oynuyor. Otomobil alıp satıyor. Kokain kullanıyor. Ofis çalışanı mşıyla bunları yapamaz. Bu paranın suyu nereden geliyor? Bir tespitiniz oldu mu?

Şayet haksız bir yarar varsa mahkeme orada, hukuk orada. Burada öteki bir iş mi yapıyor? Ya da daha evvel yaptı mı? Derinlemesine değerlendirmenin yapılmadığı bir yerde karar ortaya koymak çok yanlış olur. Hiçbir şey bâtın kalmaz.

Fakat bunun partiyle ne ilgisi var? Sonuç prestijiyle partinin çalışanları var. Bu yapılarla karşılaştığımız vakit kendi kurumlarımızda da gereğini yerine getiriyoruz. Anladığım kadarıyla bu problem siyasallaştırılmak isteniyor. ‘Buradan siyasal sonuç elde edebilir miyim?’ deniliyor. Bilhassa kimi milletvekilleri yapıyor. Onlara acıyorum. Ben kamuoyunda çok şey bilen bir adamım. Fakat dikkat edersiniz bu tip sıkıntılarda hiç konuşmam. Bugün yalnızca bir partinin çalışanı üzerinden ve hiç birimizin tahammül ve müsade etmeyeceği, gereğini yapmaktan çekinmeyeceğimiz bir sıkıntı ile ilgili tepiniyorlar.
Fakat öteki bir şey daha tabir edeyim. O tweet atanları görüyorum. Birtakım milletvekilllerini görüyorum. Sıkıntıyı bu noktaya taşımak son derece ayıp.

Bunu parti bilse gereğini yerine getirirdi. Bildiği andan itibaren de getirdi. Güvenlik güçleri ve hukuk yerine getirdi mi? Getirdi. Misyonum icabıyla bir çok mahrem bilgiye sahibim, hakikat mu? Bu sıkıntıyı milletvekili olup da paylaşanlarla ilgili yalnızca üzülüyorum. Allah koruma, en yakınlarında bu türlü bir şey çıkarsa ne diyeceğiz? O kişiyi mi sorgulayacağız?

‘FOTOĞRAF ÇEKMEDEN EVVEL GBT Mİ ALACAĞIZ’

Bu kişinin sizinle fotoğrafı çıktı. Ne diyorsunuz?

Ben dün dayımı ziyarete gittim Samsun’da. Sabahleyin Çakallı’da kahvaltı yaptım. Tanımadığım, bilmediğim onlarca beşerle fotoğraf çektirdim. Allah’ınızı severseniz kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Partiye gitmişim, genel merkeze, genel merkezde benimle fotoğraf çektirmiş. Ben bu işlerin hiçbir karşılığının olduğunu düşünmüyorum. Herkes çektirebilir. Siz çektirmiyor musunuz? Kimle çektirdiğinizi biliyor musunuz? Adam bugün sizinle fotoğraf çektirir, yarın cinnet geçirir, adam öldürür, sorumlusu siz misiniz? Yahut adam geçmişte bir iş yapmıştır, GBT (Genişletilmiş Bilgi Taraması) mi alacağız fotoğraf çektirmeden evvel?

Biz burnu büyüklük yapmıyoruz. Vatandaşımız geliyor, “Fotoğraf çektirebilir miyiz?” diyor, “Buyurun” diyoruz. “Hayır, çektirmem” desek karşılığı ne olacak? Siyasetçi değil, topluma mal olmuş insanların yüzde 99’u bunu diyemez. “Prensibim değildir, çektirmiyorum” diyeni görmedim. Sonuç itibariyle beşerler ne istiyor? Para pul istemiyor. Bir tane fotoğraf çektirmek istiyorlar, çektiriyoruz.

‘YAPTIĞIMIZ İŞE BAKSINLAR’

Çektirdiğimiz fotoğrafa bakmasınlar. Ya da fotoğraf çektirenlere bakmasınlar. Yaptığımız işe baksınlar. Biz ne yapmışız? Cumhuriyet tarihinde uyuşturucu ile ilgili en büyük operasyonların yapıldığı devirdeyiz. Yalnızca bu ayın bir haftasında 4 bin 600 kişi uyuşturucu satıcılığından alındı. Şu anda 80 bin kişi uyuşturucu satıcılığından cezaevinde. Az bir sayı mı? Tek kişi çıksın desin ki “Türkiye’de uyuşturucu ile çabayı hükümet yerine getirmiyor.” Bir tek kişi çıksın ya!

Daha bu sabah 2 bin litre asetik andhidrit yakaladık. Bir ton eroin yapıyor. Geçen hafta 7.5 ton yakalandı. Bonzaisinden esrarına kadar bütün narkotik ünitelerimiz inanılmaz gayret ortaya koyuyor. Hala birtakım muhalif milletvekillerinin sevindirik halde bu sıkıntıyı paylaşması ayıptır.

Burada yapılması gereken şudur. Elbette çürük elma çıkar. Çürük elmayı ayıklarız. Çürük elmanın diğerlerini çürütmesini durdururuz. Çürük elmaları ayıklamayanları da toplum görür ve yargılar.

Karar