CHP Küme Başkanvekili Engin Özkoç, AK Parti iktidarının 19 yıllık sürecine ait, “19 yılın öyküsü şudur; AK Parti’nin parti başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı, Keçiören’deki apartman dairesinden etrafı duvarlarla örülü bin odalı saraya geçişin öyküsüdür. Milletten kopup israf, kibir ve kayırmanın öyküsüdür bu 19 yıl” dedi.

Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle insanların yargılandığını söyleyen Özkoç, “38 bin 608 insan yargılandı. Yaklaşık 33 bin kişi mahkûm oldu. ‘Yasaklar getirmeyeceğiz’ diyen AK Parti iktidarında 3 bin 637 kişi mahpusa girdi. Bunların ortasında 96 yaşındaki bir nenemiz, ‘cumhurbaşkanına hakaretten’ yargılanır hale geldi” diye konuştu.

CHP Küme Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısı ile gündeme ait kıymetlendirme yaptı. Özkoç’un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“KEÇİÖREN’DEKİ DAİREDEN ETRAFI DUVARLARLA ÖRÜLÜ BİN ODALI SARAYA GEÇİŞİN HİKAYESİDİR”

19 yıl… Bir ülke tarihinde çok değerli bir devir. 19 yıl… Beşerler için çok değerli. 19 yıl evvel doğan çocuklar bugün 19 yaşındalar. AK Parti iktidarı, tam 19 yıldan beri Türkiye’yi yönetiyor. AK Parti 19 yıl evvel iktidara gelirken milletin yüzüne bakıp onlara biz kelam verdi. Dedi ki, ‘biz üç Y ile çaba edeceğiz.’ Ne idi bu üç Y? Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Üç Y’nin de AK Parti iktidar üstüne oturdu. 19 yılın kıssası şudur; AK Parti’nin parti önderi olan Recep Tayyip Erdoğan’ı, Keçiören’deki apartman dairesinden etrafı duvarlarla örülü bin odalı saraya geçişin öyküsüdür. Milletten kopup israf, kibir ve kayırmanın öyküsüdür bu 19 yıl.

“FETULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ’NE KOZMİK ODAYI YANİ DEVLETİMİZİN SIR KAPISINI AÇTILAR”

AK Parti, 19 yılda ne yaptı? Öncelikle iktidara FETÖ ile kol kola geldi. FETÖ yapılanması, şahsen Tayyip Erdoğan’ın da tabir ettiği üzere, onların periyodunda güçlendi ve derinleşti. Devlet takımlarındaki yerini aldı. Anayasa değişikliği ile yargı sistemini onların eline teslim ettiler. Kendilerine yani Fetullahçı Terör Örgütü’ne kozmik odayı yani devletimizin sır kapısını açtılar.

“DARBECİ GENERALLERİ DE MİSYONA GETİRDİLER”

Balyoz ve Ergenekon davalarında, FETÖ ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusuna kumpas kurdular. Ülkemizin vatansever genelkurmay liderini PKK’lı bir teröristin kapalı tanıklığı ile müebbet mahpusa mahkûm ettiler. Darbeci generalleri de vazifeye getirdiler. 15 Temmuz’da CHP’li milletvekilleri, bu ulu Meclis’in kapısını açıp direnişe geçen birinci milletvekilleri oldular. Lakin 15 Temmuz’da bu terör örgütü Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe teşebbüsünü gerçekleştirdi. 251 insanımız şehit oldu. Meclis’imiz bombalandı, devlet sistemimiz ise yaralandı.

“96 YAŞINDAKİ BİR NENEMİZ, ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN’ YARGILANIR HALE GELDİ”

AK Parti, kendi elleriyle yol açtığı yarayı onarabildi mi, hayır. 20 Temmuz’da sivil darbe yaptı. Ülkemizi, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir halde yasaklara boğdu. Yani, ‘yasaklarla çaba edeceğim’ diye gelen AK Parti, 15 Temmuz’a kadar da yaptığı yasakları 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz darbesi ile en üst düzeye çıkardı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ diye çok ucube bir cürüm tarifi yaptılar. 38 bin 608 insan yargılandı. Yaklaşık 33 bin kişi mahkûm oldu. ‘Yasaklar getirmeyeceğiz’ diyen AK Parti iktidarında 3 bin 637 kişi mahpusa girdi. Bunların ortasında 96 yaşındaki bir nenemiz, ‘cumhurbaşkanına hakaretten’ yargılanır hale geldi. Dünyanın en nitelikli, bilgili mahkumları Türkiye’de, biz bunda birinciyiz. Aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, bilim insanları, öğrenciler cezaevlerindeler. Yeni cezaevleri yaptılar. Boşalttılar tekrar doldurdular.

“TÜRKİYE’DEKİ İŞSİZ SAYISI 10 MİLYONDAN DAHA FAZLA”

Türkiye’yi 2023’te en iyi iktisadı olan ülkeler ortasına sokacağız dediler. Türkiye G20 liginden düştü, mlesef 21’inci sıraya geldi. Kişi başına ulusal geliri 25 bin doların üstüne çekeceğiz dediler, kişi başına ulusal gelir, 8 bin 600 doların altına indi. Yeneceğiz dedikleri yoksulluğun pençesini attılar insanlarımız. Bugün Türkiye’de tam 20 milyon fakir vatandaşımız var. Açlık hududunun altında taban fiyatla geçinmeye çalışan milyonlarımız var. Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyinde işsizlik var. Bugün Türkiye’deki işsiz sayısı 10 milyondan daha fazla.

“EGEMEN GÜÇLERİN ORTASINDA SAVRULUP DURUYORUZ”

AK Parti Türkiyesi’nin ne yazık ki ülkemizin prestiji için Cumhuriyet tarihimizin en güçlü noktasındayız. Komşularımızla sıfır sorun dedi AK Parti iktidarı misyona gelirken. Türkiye’yi sıfır komşuluk noktasına getirdiler. Herkes ile karşı karşıyayız. Hiçbir komşumuz ile aramız iyi değil. Gerçek bir diplomasiye sahip değiliz, hâkim güçlerin ortasında savrulup duruyoruz. Suriye’de Emevi Cami’ne gideceğiz dediler, Süleyman Şah Türbesi’ni YPG ve PYD terör güçleri ile birlikte bizim toprağımızı, bayrağımızı indirerek kaçırdılar.

“BİZ 77 ÜLKE NÜFUSUNA EŞ KIYMET BİR FORMDA KENDİ ÜLKEMİZE MÜLTECİ İTHAL ETTİK”

En fazla mülteci barındıran ülke Türkiye. 5 milyon mülteci barındırın. Baktım, merak ettim, kaç ülke nüfusu 5 milyon civarındadır diye. Dünyada tam 77 ülke nüfusu 5 milyon civarında. Yani biz 77 ülke nüfusuna eş paha bir biçimde kendi ülkemize mlesef ithal ettik. Sonumuzu koruyamadılar. Kimin ülkemize girdiği belirli değil. Nerede olduğu aşikâr değil. Kimin ülkemizden çıktığı muhakkak değil. Türkiye’de ne kadar IŞİD militanı, ne kadar Afgan casusu var, belirli değil. Türkiye’de ne kadar El Esas casusları var aşikâr değil. Kars Emniyet Müdürünün söylediğine nazaran 71 vilayette bunlar örgütlendiler.

“TUNCELİ’NİN BİR KÖYÜNDEN ÇIKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU…”

Zenginin çocuğu okusun, fakirin çocuğu ise bilgisiz kalsın dediler. Parası olan eğitim aldı. Olmayan bahtına terk edildi. Halbuki Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olmak için inşa edilmişti. Turgut, Özallar, Demireller, Erbakanlar daima Anadolu’nun yükselen çocuklarıydı. Tunceli’nin bir köyünden çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en yüksek bürokrat düzeyinden, daha sonra da CHP’nin genel başkanlığına gelebildi. Bu eğitim çarkında artık bu türlü fakir çocukların bu noktalara gelebilmeleri sizce mümkün müdür?

“SİZİN PRESTİJİNİZ, MİLLETİN İTİBARSIZLIĞINA DÖNÜŞTÜ”

Güç Bakanı diyor k, ‘tasarruf yapın.’ Nasıl yapacağız? ‘Doğal gazınızı kısın’ diyor. Artık sarayda altın musluklarla iş gören beşerler, öğünlerinizi azaltın diye bize sesleniyorlar. Konutu az ısıtmak, porsiyonları küçültmek… Niçin, niçin konutumuzu az ısıtıp, porsiyonlarımızı küçültüyoruz? Siz daha çok para kazanın diye mi? Beşli çete daha çok para kazansın diye mi? Biz giderek fakirleşirken siz daha da palazlanın diye mi? Prestijden tasarruf etmeyin diye, Türkiye’yi prestijsiz hale getirdiniz. Sizin prestijiniz, milletin itibarsızlığına dönüştü.

“MİLLET İTTİFAKI İLE BİRLİKTE GELİYORUZ”

Hiç kimse kuşku etmesin hem Allah’a olan inancımızla hem millete olan inancımızla Türkiye’de var olan kaynakları fakirlerin, bir ortada huzur içerisinde yaşadığı, zenginlerin ise vergilerini ödedikleri, kaçırmadıkları, off shore hesapları ile kendi ülkesinin kaynaklarını öbür ülkelere taşımadığı bir Türkiye’ye inşa etmek için geliyoruz. Bunun için tek başımıza değiliz. Millet İttifakı ile birlikte geliyoruz. Millet İttifakı tek başına değil, terör örgütleri ile birlikte hareket eden, onlarla kucaklaşan, yol yürüyen ve daha sonra Türkiye’nin kaynaklarını satıp bir avuç beşere peşkeş çeken iktidara karşı olan dostlarımızla birlikte geliyoruz. Geliyoruz, Türkiye’nin tabelalarından T.C. damgasının kaldırılmasını kendi yüreğine sindiremeyen, Türkiye’nin Süleyman Şah Türbesi olan kendi toprağının terör örgütleriyle kaçırılmasını artık hazmedemeyen insanlarımızla geliyoruz.”

Özkoç, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in “Viva Zapata” sinemasını örnek vermesi ile ilgili soruya, Özkoç şu karşılığı verdi:

“Bakan Varank oradaydı. Varak varak bir şeyler söyledi. Orada onu dinleyen beşerler da bunun daha evvel de varak varak bağrışlarına bir mana veremiyorlardı. Lakin kendi partisinin kurucusu olan Abdüllatif Şener, onun karşısına çıktı ve dedi ki, ‘Bak varak, ben senin içinde bulunduğun siyasi parti kurulurken eş kurucu liderlerinden biriydim, birlikte kurduk ve eşit pahada kurduk. Sen o vakitler vırak vırak çocuk üzere ağlıyordun, lakin ben bir partinin kurucusuydum’ dedi. ‘Şimdi benim karşıma geçip de ahkam kesme’ dedi. ‘O parti artık adaletten yana bir siyasi parti olmaktan çıktı’ dedi.

Birileri oradan heyecanlanıp ‘ne oluyor’ dediklerinde ‘oturun yerinize bağırmayın’ dedi. ‘Siz artık hırsızlar ordusu oldunuz, namusluların sizin aranızda yeri yok’ dedi. Kendisine teşekkür ediyoruz. Biz her seferinde söylüyoruz. Hangi siyasi partiye mensup olursanız olun birincisi vatana, millete ve bayrağa olan bağlılığınızdan vazgeçmeyin. İkincisi asla kul hakkı yiyenlerle yol yürümeyin. Abdüllatif Şener, neden ayrıldığının münasebetini çok açık bir biçimde vırak vırak bağıran bakana gereğini söyledi. O da ağzının hissesini aldı, oturdu.”

Karar