'Kaygı sineması konusu ne ve oyuncuları kimler?', 'Kaygı sineması ne vakit ve nerede çekildi?' sorularının cevaplarını sayfamızda aktardık. Direktörlüğünü ve senaristliğini Ceylan Özgün Özçelik'in yaptığı Korku sineması, 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı'nın unutulmaması ismine takdir edilen film sineması prodüksiyonlarından biri olarak nokta alıyor. Sineması, 2 Temmuz'a şahsi olarak fiyatsız izlemek mümkün. Detaylar haberimizde…

KORKU FRAGMAN

TELAŞ SINEMASI İZLE

Verdiği gözü pek toplumsal iletileriyle dikkat çeken Tasa sineması, 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı'nın 27. yılına kişisel olarak 24 st mühletle fiyatsız erişime açıldı. Sineması Vimeo üzerinden izlemek için BURAYA tıklayın.

FILMDE KAÇ KİŞİ İZLEDİ?

12 Mayıs 2017'de vizyona giren Tasa sineması, 18 hafta gösterildiği film salonlarında 11 bin 277 kişi tarafından izlendi. Sinemanın IMDB puanı ise 10 üzerinden 6.6 olarak gerçekleşti.

DERT SINEMASI KONUSU NE?

30'lu yaşlarındaki Hasret (Algı Eke) 20 yıl evvel müzisyen ana ve babasını bir trafik kazasında kaybetmiş bir medya çalışanıdır. Kıymetli bir haber kanalında kurgucu olarak vazife yapmaktadır. Bir müddettir her gece tıpkı kabusu görmeye başlayınca arkadaşlarından uzaklaşarak daima geçmişini düşünmeye başlar. Ana ve babasının bir kaza sonucu değil de çok farklı bir biçimde hayatlarını yitirmiş olabilecekleri mümkünlüğü, dimağını günden güne daha çok kurcalayan bir husus haline gelecektir. Ceylan Özgün Özçelik'in birinci uzun metrajlı sineması olan Tasa, birinci sefer 2017 Berlin Sinema Festivali'nde gösterildi.

DERT SINEMASI OYUNCULARI KİM?

Yapımcılığını Istanbul Sinema Production, Filmada ve EHY Sinema Prodüksiyon'un üstlendiği, müziklerini Ekin Fil'e ilişkin olan, senaryosunu ve direktörlüğünü Ceylan Özgün Özçelik'in yaptığı Telaş sineması oyuncu takımında; Algı Eke, Özgür Çevik, Kadir Çermik, Selen Uçer, Boncuk Yılmaz, Asiye Dinçsoy, İpek Türktan Kaynak, Kerem Kupacı üzere isimler mahal alıyor.

TELAŞ NEREDE ÇEKİLDİ?

İstanbul'daki kentsel dönüşüm ve betonlaşmasının da anlatıldığı sinemanın çekimleri, 'Megakent'in çeşitli ilçe ve semtlerinde gerçekleştirildi. Yük olarak Asya Yakası'nda çekildiğini söylemek mümkün.

DERT AFİŞ

DERT SINEMASI ICMALLERI

* İstanbul'un artık betondan bir kente dönüşmesi ve kentsel dönüşüm hadiseleri da sinemada büyük konum kaplıyor. Başkaca anasıyla babasını aslında trafik kazasında değil sivas katliamı'nda kaybeden hasret'in konutundaki alarmın şifresinin 0207 olması ve gayrı bir sahnede iki kız arasında geçen “Mahallenin ismi karamolla olmuş” biçimindeki diyalog da dikkatimi çekti.

* Birinci bakışta alışık olduğumuz bir türkiye tasviri var. koca bir inşt meydanına dönen istanbul. iktidar denetimindeki medya. patlama haberleri, tutuklanan sanatkarlar. sonra ülkeyi siyasi bir partinin değil muzaffer kardeşler isimli bir müteahhit şirketinin yönettiğini fark ediyoruz. ve bu bende kocaman bir gülümseme yarattı. sokaklarda parti posteri üzere asılan kentsel dönüşüm ve inşt şirketi afişleri farklı bir karşı ütopya yaratıyor. distopyanın farklı hallerini okudum. parti devlet, devletsiz topluluk, bilgiyi yok eden devlet ya da sınırsız haber çöplüğü oluşturan muktedir. şirketlerin dünyayı yöneteceği görüşüne yakın bu müteahhit devlet hali sinemanın temalarına eksiksiz hizmet veriyor. keza hasret'in çalıştığı televizyon kanalının “gördüğünüz gerçektir, duyduğunuz gerçektir” sloganı da orwellian bir dünyanın farikası. sinemadaki türkiye'nin ne kadar distopik ne kadar şimdiki olduğunun ayırımı ince bir çizgi üzerinde.

Algı Eke'nin muvaffakiyetle hayat verdiği hasret'in psikozları ile geçiyor 2. kısım. sigara ve çakmak sahnesi üzere anlarla evvelden ima edilen ailelenin vefat hali sivas katliamı üzere dehşetli ve toplumsal hafızamızda bölgesi tartışmalı bir katliama bağlanıyor. bu noktada hususların karıştığı tenkidine itiraz ediyorum. hiçbir ajitasyona mekan verilmeden mekan alan sivas katliamı, geçmişte ve günümüzde topluluk hafızasından silinme eforu ile sinemanın temalarıyla örtüşüyor. ana karakterin isim babasının hasret gültekin olması üzere, katliama uğrayan kişilerin anısına direktörün hürmet duruşu takdiri hak ediyor.

Öte yandan hasret'in zihinsel dalgalanmalarıyla koordinasyonlu müzik sinemanın görselliği ile birlikte en güçlü yanlarından biri. ekin fil'in yaptığı müzikler sinemaya dinamizm katıyor. direktörün film tekniği de birinci sineması olmasına karşın hayli başarılı. en durgun sahnede bile hareketli olan kamera ve takip sahneleri iyi düşünülmüş ve çekilmiş. hasret'in psikozu ile birlikte dairenin aldığı manzara le locataire'i hatırlatıyor ve oluşan klostrofobik atmosfer izleyicide de kendini sokağa atma isteği uyandırıyor.

* Ceylan Özgün Özçelik'in uzun devrandır merakla beklenen korku sinemasını yeni izledim ve türkiye filminin bunun üzere sinemalara muhtaçlığı olduğunu düşünüyorum. gelgelelim bu türlü sinemalarla seslerimizi duyurabiliriz. o yüzden lütfen kaygı'yı izleyin.

Madımak Katliamı, çarpık kentleşme, toplumsal medyanın getirilerinin yanı sıra götürüleri, ast üst münasebeti, devrimizde hakim olan ağırlık ve günümüzün habercilik anlayışı üzere birçok toplumsal sıkıntı sinemanın dertleri arasında mekan alıyor.

Korku, kurgusundan ses dizaynına kadar ince personellik barındıran bir çeşit sineması diyebiliriz. “tek haber” ismindeki televizyon kanalında belgesel kurgucusu olarak çalışan hasret'in ailesi hakkında görmeye başladığı kabuslar sebebiyle onların vefatlarını sorgulaması bahis ediniliyor.

* Bilhassa sanatın ayna işlevini, olağanca gücüyle konumuna getirmiş sinemadır. ne devirdir yekten gün yüzüne çıkmış toplumsal sancıların, ferdî sancıların derlenip toplanıp estetize edilerek insanın önüne çıkarılması, hakikati gösteren bir aynaya bakmanın yaşatabileceği yüzleşme hissini veriyor. kahraman bakış açısıyla, anlatıcı bakış açısı arasında değişen anlatım lisanı hissettirmeden sahne sahne içine çekti izlerken, isminin hakkını verip “kaygı”yı derinden yaşattı. eşyanın açısıyla başlayan kutu açılma sahnesinin bilinçaltına yönlendirdiği anlatı, yüzleşme ile sonlandı ve bir müddettir filmde bulamadığım teselliyi verdi. perdede izlemiş olmaktan memnunluk duyduğum sinemalar arasında, korku. en heyecanlı mekanı devranında sinemayı sevmemdeki etmenlerden biri olarak zati zihnimde bölge edinen ceylan özgün özçelik'se yeni sinemalarını beklediğim direktörlerden oldu artık.

* Türkiye'deki kötülüklerin, bireye nasıl yansıdığını, bu berbatlığa ayak uyduramayanların nasıl 'delirdiğini' gösteren ruhsal tansiyon tipindeki sinema. sinemanın en başarılı yanı, seyirciye daima olarak verdiği huzursuzluk hissi. bu his; dünün somut ve tekil bir kötülüğünden, bugünün süren ve şimdi bitmemiş nahoşlukları uykunun ortasında çalan acı sirenler, dost sohbetlerine sinen inşt sesleri ve televizyondaki iktidar paydaşlarının yalanları… istanbul'un ne kadar çirkinleştiğinin minimal örnekleri de sinemaya gerçekçiliğini katan en güçlü ve başarılı yanlarından biri.

Korku, bireyi merkeze koyarak tarihi açıdan geçmişte kaldığı düşünülen acıların geçmediğini, devam ettiğini, üstelik bugünün kötülükleriyle daha da katmerli hale gelebileceğini başarılı bir ruhsal yansıtma ile gösteriyor.

* Sinema çok karamsar bir biçimde ilerliyor. ben bir noktada biri çıkıp hasret'e (başrol karakterimiz) “biz hatırlıyoruz yalnız değilsin” diyecek diye bekledim fakat olmadı. kimse hatırlamıyor. biz de mi hatırlamıyoruz?
diye sorduğumda aslında o denli olduğunu devlet ve medya başta olmak üzere sivas'ta, maraş'da katliamları unuttuğumuzu ve o kişilerin yalnız bırakıldığını söyledi.

“Hasret'in haber kurguladığı sahneleri şaşkınlıkla izledim. aslında gazete ve haberlere bakınca çok da şaşırmamak lazım lakin örtük kapılar gerisinde işler bu türlü mi yürüyor” formunda soruma “bu gorduklerin aslında işin %10 u falan, aslında olanları koyamadim zira gerçekler yeşilçam güldürüsü gibi” dedi. canlı yayında bale yasak diye yayının kesildiğini, program sunarken soracagi soruların kulağına söylendiğini ve medyada erkek çalışanların bayanlar üzerinde ölçüsüz bir basınç kurdugundan bahsetti.

Toplu söyleşi bittikten sonra yanına gittim ve sinemada anlamadığım birkaç mekanı sordum. birinci olarak hasrete cihet gosterenin neden bir köpek olduğunu sorduğumda “kangal” diye kelama girdi. sivas-kangal temasını nasıl kuramam diye kendime kizarken kangalın oradaki kıymetini şu halde anlattı: ” madımak katliamında ölenler orada pir sultan abdal şenlikleri için toplanmıştı. ben de prodüksiyon sürecinde pir sultan abdali çok okudum. idam edildiği günün ertesinde cesedinin tarafında kangal cesetlerinin olduğu söyleniyor. başkaca madimaktaki küme pir sultan abdal ve kangallarinin heykelini kırıp döktüğü velev ısırıp kanlar içinde dişlerini kirdiklari tanık sözlerinde geçiyor.”

Yani hasretin hatırlama sürecinde kangal onu adım adım yangın anına götürüyor.

2. sorumda ise meskende çalan alarmı birinci denemelerinde susturamamasinin ve hakikat şifreyi girerken kameranın dönmesinin sebebini sordum. sahih sifrenin 020793 olduğunu ve bunun madımak katliamının tarihi olduğunu aslında 0207 kısmını girerken gördüğümüzü söyledi. başkaca şifreyi sahih giren hasret'in ana babasının mevt tarihini hatırlayarak tüm hadisesi hatırlama sürecinde kıymetli bir yol aldığını ekledi.

* Algı Eke'nin oyunculuğu ile adeta tek başına sırtladığı sinemada toplumsal hafızamızda olan ve üstüne gidilmeyerek unutturulmaya çalışılan vakalardan biri olan sivas katliamı çerçevesinde şekillenen bir anlatım görüyoruz. sinemada direktör toplumsal olarak değişen yanlarımıza çok iyi değinmiş. bunlardan birincisi kentsel dönüşüm ve betonlaşan bir kent, başkası de medyanın içinde bulunduğu kokuşmuşluk. hadisenin art tarafında ise sivas katliamı'nın olması ve direktörün bunu sınırlı imgelerle çok yaratıcı bir biçimde aktarması beni nispeten mutlu etti.

Direktörün birinci uzun metrajlı sineması olmasına karşın epey beğendiğim bir sinema diyebilirim. bundan sonraki girişimlerini dikkatle takip etmeye kıymet bir direktör olarak görüyorum özçelik'i ayrıyeten.

SİVAS KATLİAMI'NI KİMLER YAPTI VE VAKALAR NASIL BAŞLADI?

SİVAS KATLİAMI'NDA KİMLER ÖLDÜ VE KİMLER HAYATTA KALDI?

SİVAS KATLİAMI'NDA YANARAK ÖLEN HOLLANDALI CARINA CUANNA KİMDİR?

Karar