SEÇMENİ RÖVANŞLA KORKUTMA

Hükümete sert tenkitler yönelten Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de yenildiğini ve bunu konuşulmadığını söyledi.

“Yoksulluk ile din özgürlüğü tıpkı kefeye konursa vatandaşımız yoksulluğu tercih edebilir” uyarısı yapan Babacan ekledi: Hükümet iki kötüyü gösterip birini tercih etmeye zorluyor. Dikkat edin, daima korkutuyor. ‘Ben gidersem daha berbatı olur’ diyor. ‘Beni dayanakla daha iyisini yapayım’ demiyor.

DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, KARAR TV’de ‘Gündem Özel’ programında Taha Akyol ve Elif Çakı’ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu türlü bir ortamda erken seçime gitmeyeceğini belirten Babacan, bir de ihtar da bulundu: “Yoksulluk ile din özgürlüğü tıpkı kefeye konursa… Vatandaşımız yoksulluğu tercih edebilir. Buna çok dikkat etmek gerekiyor” dedi.

Babacan açıklamalarına şöyle devam etti: “Bölge farkı olmadan, ilgi gören tek partiyiz. Van’daki ilgi de Samsun’daki ilgi de tıpkı. Zira bize karşı bir kitle yok. Vatandaşlarımız, dediklerimize büyük ilgi duyuyor. Tam bir Türkiye partisi inşa ediyoruz. Yaptığımız anketlere baktığımızda, her partiden vatandaşlar var. Ankete katılanların yüzde 30’u daha evvel AK Parti’ye oy verdiğini belirtiyor.

CUMHURBAŞKANI KANDIRILDIK DİYEBİLİR

Cumhurbaşkanı ‘Kandırıldık’ diyebilir, ‘Ben her şeyi yanlışsız yapıyorum fakat sistem yanlış oldu’ diyebilir. Ortakların hepsi vakit içerisinde çok zikzak yapmış, çok konum değiştirmiş beşerler; bugün bu türlü derler, yarın öbür bir şey. Bu basamakta rastgele bir birlikteliği ya da ittifakın bir modülü olarak görünmek istemeyebiliriz.

Babacan, amaç gösterilen muharrirlerimiz ismine Taha Akyol’a kalem ikram etti.

2018 ZAFER DEĞİL MAĞLUBİYET

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de yenildiğini ve bunu konuşulmadığını belirten Babacan “Türkiye’de aslında 2018’den bu yana çok açık bir gerçek var. Bu gerçekte de dillendirilmiyor. 2018 seçimlerinde Sayın Erdoğan, seçim kaybetmiştir.

AK Parti seçimi kaybetmiştir, lakin bir diğer siyasi partinin dayanağı ile Cumhurbaşkanı seçilebilmiştir. 50 artı 1, bir öteki siyasi partinin seçmenleri açıkça takviyesi ile olmuştur. Tekrar Meclis’teki iktidar çoğunluğu AK Parti’nin lakin MHP takviyesi ile sağlanabilmiştir.

2018 seçimleri aslında AK Parti açısından, Sayın Erdoğan açısından bir mağlubiyettir. Zafer değildir. Zira o güne kadar daima tek başına iktidar olabilen, bir parti ve kişi birinci sefer ortaklara mecbur kalmıştır.

İSTANBUL’U KAYBETTİLER:

Geldik, sonraki yılki lokal seçimlere. İstanbul’da, Ankara’da ne oldu? Cumhurbaşkanı’nın kendisi otobüs üzerinde ilçe ilçe dolaştı. Bir belediye lideri adayı, bir Cumhurbaşkanı vardı. Ne oldu? Yenildi. Bunlar hiç konuşulmuyor. İstanbul’u, Ankara’yı kaybettiler.

İşte İstanbul aşık oldukları kentti. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeden diyen oburu mıydı? Antalya, Mersin bunlar büyükşehirler. Artık burada çok önemli bir hezimet var. Ve bu mağlubiyetin gerisinden Türkiye’nin meseleleri çözemeyen bir idare var şu an.

GAZETECİLER TEHDİT EDİLDİ

Gazeteciler, siyasetçiler tehdit edildi, amaç gösterildi. Sizler, KARAR gazetesinin muharrirleri, bir partinin başkanı tarafından gaye gösterildiniz. Tehdit cürümdür, şiddet kabahattir, şiddeti teşvik etmek kabahattir. Hukuk devletinde bu türlü bir şey kabul edilemez. Türkiye, savcıların alenen tehdit edilebildiği bir ülke oldu.

En kolay mevzularda topa giren Cumhurbaşkanı hiçbir açıklama yapmadı. Cumhurbaşkanı’nın bu hususta bir duruş sergilememesi çok vahimdir. Bu ülke, 1990’ların sokak olaylarına geri dönmeyi hak etmiyor. Bu ülkenin gençleri bu türlü şeyler görmek istemiyor. Gençlerimizin yarınlarına umut olmamız gerekiyor ki, geleceklerini bu ülkede görebilsinler.

ERDOĞAN BU TABLODA SEÇİME GİTMEZ

Sayın Erdoğan, mecbur kalmadıkça bu türlü bir tabloda seçime gitmez. Zira daha 2,5 yıl üzere bir vakit var, bu tabloda riske atmaz. Koşullar zorlamadığı sürece… Dünya para basıyor, bu hükümet pandeminin başında IBAN numarasını verdi. Belediyelerin yardımları da engelleniyor, kaybedilmiş belediyeler ile uğraşmak beyhude.

Şu anda daha berbatı ile korkutup takviye almaya çalışıyorlar. İdare Türkiye’nin problemlerini çözemiyor. Hükümet iki kötüyü gösterip birini tercih etmeye zorluyor. Dikkat edin, daima korkutuyor. ‘Ben gidersem daha berbatı olur’ diyor. ‘Beni dayanakla daha iyisini yapayım’ demiyor. Daha iyisinin kelamına de kimse inanmıyor esasen.

Ali Babacan yayın sonrası gazetemizin yazarlarıyla gündeme ait sohbet etti.

İKTİDARA ISLAHAT DAVETİ

Islahatlar ile ilgili iktidara davet yapan Babacan, birinci teklifini de dillendirdi. Babacan şunları söyledi: “Hukuk reformunda, iktisat reformunda bahsediyorlar şu anda, yakında açıklayacağız diyorlar. Mesela sahiden samimiyseler, yapılacak birinci iş…

le mevzuatı çabucak Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirsinler. Şu an 28 ülke ortak bir kamu alım mevzuatı uyguluyor ve bu ülkelerin çabucak hemen tamamı Türkiye’den daha ileri olan ve daha çok kamu yatırımı yapan ülkeler. Milyonlarca dolar yatırım yapıyorlar, bunların uyguladığı ortak bir mevzuat var…

SİYASETİN FİNANSMANI İMAR RANTI

Taha Akyol’un imar rantı ile ilgili sorusuna karşılık veren Babacan şunları kaydetti: “Gidişatta açıkçası korkuyorduk, bugün bahsettiğimiz o lüks inştlar var ya. Bizim o periyotta ‘Bunları yapmayın, yanlış yere gidiyor’ diye uyardığımız binalar, onlar artık boş duruyor. Dünyanın parası döküldü. Niçin engellemedik? Hoş bir soru. Öncelikle imar rantları ve inşt ile sanayi ortasındaki dengeyi yine kurma ile ilgili mevzuat hazırladık. 25 kişilik takım oluşturduk, tekraren toplandık.

Mevzuatın tamamını hazırladık, yeni kalemler oluşturduk. Parsel bazındaki imar değişikliği yasaklayan kararlar koyduk. Yasa metni, satır satır hepsi hazırdı. Ve bunu mlesef Sayın Erdoğan’a kabul ettiremedik. Zira bu işlerle uğraşan Bakan arkadaşlarımızdan, o devirde itirazlar geldi. Zira bu işin, muhatapları var. Bu rant paylaşılıyor. Bu rant yalnızca iş topluluğunda paylaşılmıyor, mahallî idarede, merkezi idarede, her yerlerde bu rant paylaşılıyor.

Tıpkı vakitte imar rantı, siyasetin değerli bir kaynağı. Siyasetin finansmanı imar rantı. Münasebetiyle o kadar çok farklı bölümlerden, bu rantı paylaşanlar vardı ki… Onlar bu sefer karşı cephe olarak karşımıza çıktılar. Bu birincisi. Şayet o gün Sayın Erdoğan, bizim hazırlığımıza ‘Yapılsın, tamam’ deseydi. Meclis’ten geçirir ve yapardık. Meclis’e bir yasa tasarısının gitmesi için Başbakan’ın imzası gerekiyordu. Niçin yapmadınız diye soruyorsunuz fakat bu yasal düzenleme gerektiriyordu.

S-400 KUTUSUNU ARALAYINCA YAPTIRIM GELDİ

S-400’lere milyonlarca dolar para verdik. Kutusunu hafif aralayınca çabucak yaptırım geldi. F-35’ler için de milyonlarca dolar verdik. Lakin ortak olduğunuz projeden kovulduk. NATO’nun en değerli savunma projelerinden birinde Türkiye 4 ortaktan birisiydi.

Artık para verdiği halde projeden kovulan, para verdiği halde uçaklarını alamayan bir ülke haline düştük. ABD’nin Paris Muahedesine dönüş kararı çok kıymetli. Ancak bu yetmez, kaynak da ayırmalı. İklim değişikliğiyle ilgili paranın nasıl bulunacağı konusunda, vaktinde 14 kişilik bir heyet olarak G20’ye sunduğumuz rapor uygulanmaya başlandı.

Karar