İzmir’deki sarsıntıda yıkılarak 36 kişinin vefatına, 17 kişinin de yaralanmasına neden olan İstek Beyefendi Apartmanı’nın sorumlularının yargılandığı davanın duruşması görüldü.

“Bilinçli taksirle birden fazla insanın vefatına ve yaralanmasına neden olma” cürmüyle yargılandığı davada birinci kere hakim karşısına çıkan binanın projesinde mimar olarak imzası bulunan tutuklu sanık Ali Serdar Bayram, projeyi kendisinin çizmediğini, imzayı formalite gayesiyle attığını söyledi.

İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın birinci duruşmasına tutuklu 4 sanık SEGBİS (Sesli ve Manzaralı Bilişim Sistemi) ile katılırken, tutuksuz 5 sanık ve davacılar ile taraf avukatları ise salonda hazır bulundu.

‘İNŞAAT DEVAM EDERKEN İZMİR’DE DEĞİLDİM’

SEGBİS aracılığı ile sözü alınan tutuklu sanıklardan yıkılan İstek Beyefendi Apartmanı’nın mimarı olarak projede imzası bulunan Ali Serdar Bayram, resmi evraklara mimar olarak formalite hedefiyle imza attığını lakin fenni mesul olarak rastgele bir süreçte bulunmadığını söyledi. 150 gündür cezaevinde olduğunu hatırlatan Bayram, “Bu olayın meydana gelmesinden ötürü çok üzgünüm. Neden cezaevinde olduğumu sorguluyorum. Mimarı ben olarak görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim. Fenni mesul olarak görülüyorum lakin bu türlü bir kontratım yok. İstek Beyefendi Apartmanı’nın inşaatının devam ettiği yıllarda İzmir’de bile değildim” diyerek hatasız olduğunu savundu.

Duruşmanın görüldüğü İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi salonundaki SEGBİS’te meydana gelen arıza nedeniyle öteki tutuklu sanıkların sözleri alınamayınca, mahkeme salonunda hazır bulunan tutuksuz sanıkların sözlerine geçildi. Bu sırada İstek Beyefendi Apartmanı enkazında hayatını kaybeden Diş Tabibi Zarife Doğan’ın babası ise mahkeme liderine “Bu canavarların hiçbir palavrasına inanmayın” diye seslendi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN YAPILAN TOPLANTIDA ÇOĞUNLUK SAĞLANAMAMIŞ

İstek Beyefendi Apartmanı sakinlerinden tutuksuz sanık T.Ö. ise sözünde, eşi ve eşinin iki yeğeninin hayatını kaybettiğini, kendisinin ise enkazdan sağ olarak çıkarıldığını belirterek, “Binada yapılan kentsel dönüşüm toplantılarının birçoklarına çalıştığım için katılamadım. Bu toplantılarda ne konuşulduğundan haberim yok. O binada eşimi ve yeğenlerimi kaybettim. Sağlam olmadığını bilsem ben de oturmazdım” dedi.

İzmir’de daha evvel meydana gelen zelzelelerde binada kimi çatlaklar olduğunu anlatan T.Ö., “Binanın zelzeleye sağlam olup olmadığını bilmiyorduk. Birtakım sarsıntılarda hafif sallantılar oluyordu” diye konuştu.
Geçmiş periyotlarda İstek Beyefendi Apartmanında yöneticilik yapan tutuksuz sanıklardan A.C.A. da eşinden boşanmasının akabinde binadan taşındığını, eşi ve çocuklarının binada oturmaya devam ettiğini söyledi. Zelzelede iki çocuğunu kaybeden A.C.A., “İzmir’de 2005 yılında yaşanan zelzelenin akabinde birtakım kolonlarda çatlaklar meydana geldi. Bunun akabinde binanın zelzeleye sağlam olup olmadığı konusunda Dokuz Eylül Üniversitesinden rapor almak için toplantı yaptık. Toplantıda çoğunluğu sağlayamadığımız için rapor başvurusu yapmadık. Söylendiği üzere binanın çürük raporu yoktu. Ağır tonajlı araçlar geçtiği vakit binada sallantılar oluyordu” dedi.

Tabirler sırasında, yakınlarını kaybeden kimi müştekiler ile sanık avukatları ortasında tartışma çıkınca mahkeme lideri duruşmaya orta verdi.

Karar