Yıldız Holding, koleksiyonundaki sanat yapıtlarını geniş kitlelerle buluşturmaya devam ediyor. Holding bünyesindeki markaların sanat yapıtına dönüştüğü ‘Yıldızlar Geçidi’ standı, 30 Mart’tan beri Artweeks@Akaretler kapsamında No:12’de ziyaretçilerle buluşuyor.

Yıldız Holding İdare Şurası Lideri Murat Ülker de stant vesilesiyle şu yazıyı kaleme aldı:

‘ÜLKER 4 JENERASYONDUR DAMAKLARDA…’

“Bundan 77 yıl evvel Safiye Erol’un “Ülker Fırtınası” isimli romanından ilhamla ismi konulmuş denen Ülker markamızla başlayan seyahatimiz, bugün Yıldız Holding çatısı altında Ülker dahil birbirinden güçlü küresel markalarla sürüyor. İşimizi yaparken bir yandan da sanatla olan bağımızı güçlü tutmaya çabalıyoruz. Sanat ve estetik toplum sıhhatine olan katkısı yanında işimize de katkı mücerret lakin müspet katkı sağlıyor. Bu yüzden Yıldız Holding Koleksiyonu’nu zenginleştirerek hem çalışma arkadaşlarımızla hem de sanatseverlerle buluşturmaya ihtimam gösteriyoruz ki bakanların aklına, ruhuna, gözüne iyi gelsin, bu bahisteki teşebbüslerimiz semeresini vermiş olsun.

Bu sene de sanatın kolektif istikametini geniş kitlelere yaymak ve sanatseverler ile buluşturmak ismine, “Yıldızlar Geçidi” standımız ile Artweeks@Akaretler’e heyecanla katıldık. Sanatkarlarımızın, markalarımızdan aldıkları ilham ile özel olarak ürettikleri yapıtları sizlere sunmak sahiden büyük keyif!
Niçin “Yıldızlar Geçidi”? Aktifliğe Ahmet Güneştekin, Burhan Doğançay, Ebru Döşekçi, İhsan Oturmak, Laurence Jenkell, Melis Ağazat ve Natalia Stuyk üzere yıldız sanatkarların yapıtlarının yer aldığı seçkimizle katılıyoruz, birinci nedeni bu; oburu ise Natalie Stuyk’un içine katıldığınızda insanı büyüleyen yıldızlarımız enstalasyonudur. Lakin şunu da unutmayalım esasen kelam konusu markalarımızın her biri esasen insanların hüsnü kabulüne mazhar olmuş birer küresel yıldızdırlar. (GODİVA, McVities, ÜLKER …)

Birinci kez sergileme fırsatı bulduğumuz eserler, bu standa özel üretilen eserler ve var olan koleksiyonumuzdan yapıtlarla, küratörümüz İdil Birincinin hanım ile bir seçki karması yaparak bu kıymetli etkinlikteki yerimizi aldık. Bu yazımda “Yıldızlar Geçidi”ne aşina olmanız için seçkideki işlerle ilgili kısa bilgiler verdim, şayet bu sergiyi gezemezseniz büyük bir keyiften yoksun kalacağınızı bilmenizi isterim.

‘ÜRÜNLERİMİZİN HEPİMİZDE EN AZ BİR KEYİFLİ ANISI VARDIR’

Bizim eserlerimizin en sevdiğim yanı hepimizde kesinlikle en az bir memnun anısı olmasıdır. Dedenizin size verdiği Ülker Çikolata ve Gofret, kendisine ayırdığı Pötibör, lise sıralarında arkadaşlarınızla paylaştığınız Ülker Kremalı yahut Çokoprens, Halley ve daha kaçları 4 jenerasyondur hayatımızda bize küçük keyifli anlarda eşlik ediyor.

Bilmiyorum sizin hatıranız hangisi ancak şu kesinlikle ki herkesin hemencecik aklını gelen bir keyifli anı var eserlerimizle. Bunu düşünerek Artweeks@Akaretler’de size iyi gelecek sanatla yoğrulmuş bir nostalji dünyası sunuyoruz.

Stantta geçmişten bugüne, Ülker markamızın reklamlarında yer alan müzikleri duyacaksınız. Eminim sergiyi gezerken hepimizi geçmişe götüren efsane cingılımız lisanınızdan düşmeyecek: “Önce güneş, hava, su; sonra bol besin gelir. Akşama babacığım, unutma Ülker getir!”

Yıllardır tüketicilerin hem damaklarında hem de gönüllerinde yer etmiş olan klasik lezzetlerimizi yorumlayan yıldız sanatkarların yapıtlarını anlatayım istedim, tahminen hoşunuza sarfiyat ve yolunuz Akaretler 12’ye düşürüverir.

Ahmet Güneştekin

GÜNEŞTEKİN’İN SOLO ODASI

Kapıdan girdiğinizde solda Ahmet Güneştekin’in solo odası bizi karşılıyor. Tam karşıda tüm görkemiyle Ülker yapıtı var, babam Sabri Ülker Bey’in başlatmış olduğu Ülker markasının tarihini anlatıyor.

Sabri Bey’in 1944 yılında Ülker markasını taşıyan birinci pötibör bisküvisinden bugüne kadar olan tüm eser ve markalarımızdan ilham alınarak yapılan bu yapıtta, tarihimizi ve nostaljik fotoğraflarımızı bir döngü halinde görebiliyorsunuz. Tam ortasında ise kendinizi görüyorsunuz. Aslında iş şiarımız da bununla çok örtüşüyor, merkezde daima sizler, sizin istediğiniz eserleri yapıyoruz, neleri seveceğinize baş yoruyoruz…

İşte burada değişik açılardan yapıttaki aynaya da kendinizi dahil ederek günün selfisini çekip benimle paylaşabilirsiniz. mu_ulker instagram hesabım.

“Yıldızlar Geçidi”nde sizi karşılayacak olan bir öbür eser, İhsan Oturmak’ın “Görünmeyene Dair” isimli yapıtı. Daha evvel de Yıldız Stant Salonu’nda sergilenen bu yapıtı bu kere daha geniş kitlelere ulaştırmak istedik.

İhsan Oturmak

Oturmak’ın yapıtında, televizyon ekranına gıpta ve hayret içinde bakan her nesilden bir çocuk kümesi görüyoruz. Bizim de onları izlediğimizden habersiz olan bu çocuklar adeta büyülenmiş biçimde televizyon izliyor. Pekala onları ekrana bu kadar odaklandıran şey ne? Bunu da sizin hayal gücünüze bırakıyoruz lakin bana sorarsanız ekranda bir Ülker reklamı oynuyor. Zira, tual üzerine yağlı boya ile yapılan bu yapıta ayrıntılıca baktığınızda bir çocuğun elindeki Çokonat’ı, hatta öteki bir çocuğun da o Çokonat’ı almaya çalıştığını göreceksiniz. Tahminen de ekrandaki 70’lerde yayınlanan ve Türkiye’nin birinci kaplamalı çikolatası olan Ülker Çokonat’’ın reklamıdır. Artık bir şey yazacağım ve siz bunu müziğiyle okuyacaksınız: “Nat, nat, nat Çokonat! Bol bol fındık Çokonat! Taze gofret Çokonat! Fındık, gofret çikolata, Çokonat’ın lezzeti bambaşka!”. Çocuklar da reklamla birlikte bu cingılı söylüyorlardır, tahminen, kim bilir…

Bana bu yapıtta hoş gelen şeylerden biri de eski günlerde komşular televizyonlu konutta toplanırlardı ya, işte o günleri hatırlatıyor bana…Hani “Bir maniniz yoksa annemler size gelecek” günlerini…

Çabucak sağa gerçek Melis Ağazat’ın, Ülker 75. yılına özel olarak tasarladığı seramik pötibör ve gofretlerin görüntüsü ile karşılaşacaksınız. Alıştığımız şeylerin öbür formlarda karşımıza çıkması daima hoşuma gitmiştir bu eserler de zarafeti ve şaşırtıcılığıyla benim için pek değerli. Görüntünün karşısındaki duvarda ise yapıtların kendisini görüyorsunuz. Yakından incelemek ve yeniden selfi için, çünkü çok isterim o incelikle işlenmiş ayrıntıları selfinizde meskene götürmenizi…

Melis Ağazat

Seramik eserlerimiz ve hepimizin kulağında yer etmiş slogan “Akşama Babacığım …” bir ortada çok hoş oldu.

“Akşama Babacığım …” birden fazla neslin çocukluğunun melodisi olduğunu lisana getiren Ağazat da bu melodinin onda manevi bedelinin yüksek olduğunu söylüyor. Gözleri dolarak, akşam meskene dönerken babasının getirdiği çikolatalı gofretten ve akşama yanlışsız konutlarında porselen çay fincanına batırılan pötibör bisküvilerinden ilham aldığını söz eden Ağazat, porselenlerden birebir vakitte bir vakit kapsülü yaratmış.

Ağazat bu mevzuda şöyle diyor: “Porselen fincanın deseni, kokusuyla birlikte çikolatalı gofret ve pötibör bisküvisine yansıdı.” Melis Hanım da benim üzere pötibörlerimizin cazibesinden etkilenerek kimilerinden birer ısırık almış, yaparken…

Burhan Doğançay

Anılar içinde seyahatimizde yeniden sağda Burhan Doğançay’ın imzası haline gelen kolaj tekniği ile markalarımız tablosu; grego duvarlarda türlü ambalajlarımızın ruloları, Ülker ve Godiva logosu ile kolaj formunda resmettiği bu tual, daha evvel Sevgili Burhan Doğançay tarafından bana ve Yıldız Holding’e armağan olarak takdim edilmişti. Benim için çok değerli bu isim ve yapıtın bu stantta olması değerliydi.

Tam ortada ise kocaman altın renklerinde “Petit Beurre, Başlangıç” var. Bu eser 70. yılımız için Ebru Döşekçi’nin bir Pötibör yorumu. Ebru Döşekçi’nin yapıtlarındaki en büyük özellik, tabiattaki formları soyutlaştırması. Yapıtlarında aşk, umut, itimat, güç, sevinç üzere hepimizin hayatında daha çok yer almasını istediği kavramlara yer verirken; kalp atışı, ses dalgası ve titreşim üzere ölçülebilen kavramları da üç boyutlu hale getiriyor. Farklı bir bakışı var… Sanatıyla ilgili olarak yapılan “insanların acımasız dünyasından naif ve gerçek yaşama bir bakış” nitelendirmesini de beğeniyorum.

Ebru Döşekçi

1944 yılında Ülker markamızın birinci tadı olan Pötibör bisküvinin simgesi olan bu eser Yıldız Holding girişinde duruyor, her sabah önünden geçerek işe başlamak hepimiz için hoş bir hatırlatma. Sizler için de bu pötibör yorumunun bakınca kesinlikle bir şeyleri çağrıştırdığına eminim.

Sonraki eser ise, Laurence Jenkell’den, imzası niteliğinde olan çift büküm tekniği ile oluşturduğu canlı, renkli ve karışmış bonbon şekeri heykelleri. Laurence Jenkell için bu şeker formu, bir lisan haline gelmiş diyebilirim.

Laurence Jenkell

O da bizim üzere herkesin keyifli hissetmesini istiyor…

Bronz, pleksiglas, alüminyum ve mermer üzere gereçlerle bazen parlak renklerde ya da şeffaf, çeşitli boyutlarda oluşturduğu şekerlemeleri heykel haline getiriyor. Bu stantta göreceğiniz yapıtı de benim çalıştığım katta karşımızda yer alıyor; içinde dünyanın dört bir yanından eserlerimiz şeffaf bir bonbonun içinde görülüyor.

Standın bir sürprizi de birinci kez bu stantta göreceğiniz Natalia Stuyk’un Yıldızlar enstalasyonu.

Yapıta göz attığınızda sizi geleceğin ötesine, sonsuzluğa götürüyor adeta. Aydınlıktan koyu renge geçerek artta dönen görüntü ve tavanda asılı olan yıldızların yaptığı yansımanın hipnotik bir tesiri var. İşte tam bir memnunluk vidyosu çekilecek yer…

Natalia Stuyk

Ben, bu eser ile birinci karşılaştığımda sonsuzluğun içine yanlışsız ve aydınlık bir yol olduğu fikrine kapıldım. Etrafımızda gerçekleşen onlarca olayın ortasından sıyrılarak kendi yolumuzu bulmamız için bir rehber üzere adeta. Tıpkı vakitte benim için Yıldız Holding’in dünyanın dört bir yanındaki yıldız markalarının birer simgesi o yıldızlar. Sanatın en sevdiğim istikameti, tahminen de herkeste uyandırdığı hissin farklı olması. Size neyi çağrıştırıyor paylaşırsanız, yorumlarda okumak ne iyi olur.

Yıldız Holding’in esaslı markalarının tarihiyle harmanlanmış, çocukluğumuzun renklerini, lezzetlerini ve kokularını yine canlandırmayı ve böylelikle sizleri biraz olsun gülümsetmeyi hedeflediğimiz Yıldızlar Geçidi Standımız 30 Mart-29 Nisan tarihleri ortasında Akaretler Sıraevler No: 12, Artweeks@Akaretler‘de. Kesinlikle bekliyoruz, gezmenizi öneririm. Kendinizi bu keyiften yoksun etmeyiniz.”

Karar