ÂLÂ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu'yla görüştü. Ortak basın toplantısında konuşan Akşener, kendisine Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine sorulan soruya “Ortada seçim yok bir şey yok, doğmamış çocuğa don biçiyorlar” karşılığını verdi. 

GÜZEL Parti Genel Lideri Akşener, Gelecek Partisi'nin genel merkezini ziyaret etti. Gelecek Partisi Genel Lideri Davutoğlu ile Akşener burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Ortak basın toplantısında konuşan Meral Akşener'in açıklamaları şöyle başladı:

“EVİMİZDE ÜZERE AĞIRLANDIK”

“Evimizde üzere ağırlandık nitekim çok teşekkür ediyorum. Biz muhalefet partileri olarak oy almak ve her seçmene ulaşmak için uğraşan siyasi organizasyonlarız ve birbirimizle rekabet ediyoruz. Türkiye ithilafların öne çıktığı bir anlayışla yönetiliyor. Elbette her seçmenin oyunu sayın Davutoğlu da ben de istiyoruz. Lakin bunu kırmadan yapılabileceğini göstereceğiz. Sayın Davutoğlu’nun söylediği Biden’ın kelamlarına karşı ortak tavır tutumunu olumlu gördük. Sayın Erdoğan’ın bu hususta ne dediğini bilmiyorum. Türkiye demokrasi konusunda hassas bir tavırdadır. Hepimiz Biden’a bağırmaktan telef olduk ancak sayın Erdoğan’dan tık yok.”

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı tezleri ile ilgili konuşan Davutoğlu şunları söyledi: “Biz bu mevzuda bir taraf durumunda değiliz. Türkiye’de kaygı iklimini tümüyle yok edecek bir anlayışa gereksinim var. Sayın Akşener ile yaptığımız görüşme üzere tüm siyasalların birbiriyle görüşmesine muhtaçlık var. Şu anda bir çok mevzuda ortak yaklaşıma muhtaçlığımız var. Öteki partilerle de bunu yapmaya gereksinimimiz var. Sayın Cumhurbaşkanı ya kimseyle görüşmüyor, ya da herkesi hain duyuru ediyor. Bu anlayışı yıkmak zorundayız.

“DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇİYORLAR”

Akşener, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili sorulan soruya ise şu biçimde karşılık verdi:  Rahmetli Demirel’in kelamı var. Ortada seçim yok bir şey yok, doğmamış çocuğa don biçiyorlar. Hasebiyle şu anda bu hususun konuşulmasını gerçek bulmuyorum.

Akşener, gazetecilerin Biden'ın açıklamalarına yansısı ile ilgili sorduğu soruya karşılık vererek, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun'a reaksiyon gösterdi. Akşener'in açıklamaları şöyle:

“BİR BAKTIK BRUNSON BEYAZ SARAY'DA AĞIRLANIYOR”

“Biden hadsiz, yanlış, nahoş bir açıklama yapmış. Fakat Trump da şahsen Türkiye’ye ve Erdoğan’a iğrenç bir mektup yazdı. Akşener’e de Trump’a pelüş baş demek düştü. Bir baktık ki sonra kanka olmuşlar. Bazen şahsi ilgiler üzerinden Türkiye’nin şirazesi kaydı. İkili bağlantılar hoştur devlet yöneticileri ortasında fakat asıl olan kurumsaldır. Bir baktık rahip Brunson Beyaz Saray’da ağırlanıyor.

Davutoğlu'nun Altun'un açıklamalarına yansısı ise şöyle oldu: 

“CUMHURBAŞKANI AÇIKLAMA YAPILDIĞI GÜN KARŞILIK VERMELİYDİ”

“Kulakları var fakat duymazlar, gözleri var lakin görmezler” diye bir kelam vardır. Bugün iktidarda olanların muhalefeti kulakları var ancak görmüyorlar, zira onlar kendi dünyalarında bambaşka bir yerde yaşıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı, o açıklama yapıldığı gün Biden’a yanıt vermeliydi. Birebir biçimde Trump’ın mektubunun geldiği gün iade edilmeliydi. Türkiye, birinin birine tuzak kurduğu bir siyaset arenası değil.”

Türkiye'nin dış siyaset adımlarına dair değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“MISIR'LA DA GÖRÜŞÜLMELİDİR”

“Türkiye’nin Doğu Akdeniz siyaseti doğrudur. Libya’yla yapılan muahede doğrudur. Legal hükûmetin desteklenmesi doğrudur. Maalesef 2013’te darbe sonrası Mısır’la ilgiler bozuldu. Mısır’da yapılan darbe, Türkiye’nin Orta Doğu’da artan çıkarlarını engellemeye yönelik bir nitelik de taşır. Mısır’la da görüşülmelidir.

Trump’ın son açıklamalarından birinde “Erdoğan beni dinliyor” demesi de bir ima içerir. Türkiye Cumhurbaşkanı kimseyi dinlemez. Bir taraftan Trump’la inişli çıkışlı alakalar, başka tarafta AB ile neredeyse köprüler yıkılmış. Hükümetin takip ettiği dış siyaset reaktiftir, içeride hamasete yönelik bir ortam oluşturmaya dönüktür. Istikrarlı münasebet ve bölgede de herkesle konuşan bir ülke olarak diplomatik esnekliği arttırmak lazım.”

Yarın açıklanacak olan Merkez Bankası kararına ait iddiaları ve hükûmetin pandemiyle gayret stratejisine ait fikirleri sorulan Akşener, şunları kaydetti:

“MERKEZ BANKASI ÖZERKLİĞİNİ YİTİRDİ”

” Yarın ne çıkacak sorusunun yanıtını hiçbirimiz veremeyiz. Merkez Bankası bağımsızlığını, özerkliğini terk etmiş durumdadır. İktidarın, partili cumhurbaşkanı sisteminde ‘otur, otur, kalk, kalk’ konumundadır. Arttırır mı, düşürür mü tıpkı yerde mi fiyat, benim rastgele şahsî bir fikrim yok. Türkiye’de hiçbir ekonomistin de bu türlü bir öngörüsü olduğunu sanmıyorum.

Salgınla ilgili bahiste başından beri siyasi ve muhalefet anlayışımız “Şu yanlış, lakin bu türlü yaparsak doğrudur” üzerinden gitti. Maalesef bizim tekliflerimizin birçoğunu kimse gündeme almadı. Şayet en başında kimi hudut kapılarımız kapanabilseydi, 15-20 gün mecburî karantina uygulanabilseydi, aslında biz uyguladık modül kesim, hem ekonomik manada esnaf açız demeyecekti hem de ekonomiyi daha farklı bir noktadan yönetmek mümkün olacaktı.

“ESNAF BIDEN'I DUYMUYOR, 'AÇIZ' DİYOR”

İstihdamı, günlük tüketimi ve üretimi teşvik eden kararlar alın dedik buna da kimse uymadı. 5 müteahhite uygun bir paket çıktı. Artık anladığım kadarıyla sürü bağışıklığı üzerinden gidiyor. Sayın Davutoğlu da bir bilim insanı, benim de geçmişim birebir. Bilimsel fikir anlık kararla yürümez. Bir makro plan yaparsınız, para mı basacaksınız, basarsınız. Ne vakit geri çekeceğinizi duyuru edersiniz yahut kendiniz bilirsiniz. Hanelerde kişi başı 500 lira verin dedik dinlemediler. Biden sordunuz, “Fahrettin Altun şunu dedi, Kalın şunu” dedi. Ben esnaf gezmekten geliyorum, Biden’ı duyan yok esnafın içinde. Ne var biliyor musunuz? “Açız” var. Bu türlü bir konumda beşerler bunun peşindeyken, milletin sıkıntısı buyken Biden konuşuyoruz, öbürünü bilmem ne yapıyoruz. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete pandemiyle ilgili.”

Davutoğlu'nun ise değerlendirmeleri şöyle oldu: 

“VERDİĞİNİZ HER TALİMAT IKTISADIN ISTIKRARINI BOZUYOR”

“Cumhurbaşkanı’yla Hazine ve Maliye Bakanı’nın oturup mutabakatları gerekiyor. Baş karışıklığı var. Iktisatla ilgili varsayımda yanılgı yaparsanız sonunda gideceğiniz sonuç her biçimde yanlışlı olur. Şayet dış mihraklarsa, onlar mı Merkez Bankası’na talimat veriyor? Siz veriyorsunuz. Verdiğiniz her talimat iktisadın istikrarını bozuyor. Merkez Bankası faizini düşürmeye çalışıyorlar fakat piyasadaki gerçek faizle ortasındaki açık artıyor. Devletin faiz yükünü 150 milyar TL arttırmışsınız. Merkez Bankası’nın ne açıklayacağından çok, baş karışıklığının Türkiye’de nelere yol açacağına bakmak lazım. Dayandıkları yer zayıf. Yarın alınacak kararın hangi istikamette olacağına kimse bakmıyor açıkcası, dış piyasalar da bu kararın irrasyonel olacağını çok iyi biliyor zira iktisat bilgisinden mahrum bir idare var.

Pandemi ortaya çıktığında biz kapsamlı bir önlemler paketi açıkladık. Burada en değerli eksiklik, bilimsel düşünmediği için gündeme almadığı bir kavram var: Tesir tahlili. Aldığınız kararın sonuçlarını öngörmeniz ve sonuçlara nazaran revize etmeniz. Okulların ne vakit açılacağı meçhul, YKS’nin ne vakit yapılacağı muğlak oldu. Bugün pandemi idaresinin en büyük zaafı bir, stratejik vizyondan mahrumluk, iki fırsatçılık. Geniş halk kısımlarına hibe verin dedik o pakette. Lakin onlar kredi veriyorlar. Verilen krediler üzerinden yalancı bir bahar yaşanır, bir süre sonra bankalar ödenmeyen kredilerle krize girer. Datalar paylaşılmıyor birçok tıp hocası dataya ulaşamamaktan şikayetçi. Hem sıhhat alanında hem de ekonomik sonuçlar manasında kahır var.”

Karar