HABER MERKEZİ – İSTANBUL
UYGUN Parti Umumi Yöneticisi Meral Akşener, KARAR TV'de 'Liderlerle Ekonomi' programına katıldı.
Taha Akyol, Elif Çakır ve İbrahim Kahveci'nin sorularını cevaplayan Akşener, iktidarın iktisat siyasetlerini eleştirdi, tahlil tekliflerini anlattı.
Akşener “Türkiye dünyanın en büyük 10 iktisadı arasına girecek” açıklamasını eleştiren Akşener “10. sırada Kanada var. Biz 19. sıradayız. Bu büyümeyi sağlasak bile 2023'e kadar 10. iktisat olmayı gerçekci bulmak hakikat değil. Batı'da 'post truth' diye bir kavram var. Gerçek üstücülük. Bunun temsilcisi Trump. Erdoğan bunu ondan öğrendi. Trump da Erdoğan'dan İncil kaldırmayı öğrendi. Bu alay edilecek bir mevzu değil. Devlet ciddiyetini yanla bir eden bir tavır. Hakikaten buna inanıyoruzsa vahim. O devir gerçeklik hissini kaybetmiştir” dedi.
MERAL AKŞENER İLE IKTISAT:
Büyüme rakamlarını pahalandıran Akşener TÜİK'in rakamlarını 'ısmarlama sonuçlar' olduğunu belirterek “Türkiye kurulduğundan bu yana ortalama 4.5 büyümüş. AK Parti devrindeki ortalama ise 4.3” tabirlerini kullandı.
KURUMLAR BİTTİ, NOKTASINA DOSTUM PUTİN, DOSTUM TRUPM ANLAYIŞI GELDİ
Iktisattaki temel yanlışın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bakış açısından kaynaklandığını savunan Akşener şöyle konuştu:
“Sorunların temelinde demokrasi, hukukun üstünülüğünün olmaması ve yapısal meseleler sayılır. Bunlar tek başına ehil değil. Erdoğan hala İstanbul Büyükşehr Belediye Lideri üzere. Bu perspektiften bakıyor. Erdoğan'ın en çok kullandığı söz 'kolaydır.' Her bahiste bu kavramı kullanıyor, bu belediyecilik anlaşıyından geliyor. Kemal Derviş'in hazırladığı programdan sonra ekonomik kalkınma programı devreye girmeliydi lakin bu olmadı. Çıraklık periyodu dediği devir o programa uyulduğu için en şık devir. Sonra kalfalığa geldik Türkiye hapı yuttu, ustalıkta ise öldük. Her şeyi ithal eder olduk. Muş, Erzincan, Iğdır ovası boş. 'Kolay', belediyecilik, süratli hareket etme anlayışı… Devir içinde bürokrasi o kadar siyasallaştı ki beyefendinin gözüne bakar oldu. Birer birer kurumların çöktüğünü görüyoruz. Güya İstanbul'un kardeş kentleri üzere, 'Dostum Putin, Dostum Trump…' diyerek devlet yönetiliyor. Başkanların dostluğu iyidir fakat her şey değildir. Türkiye'nin şahsî dostluktan kardeş devletleri mi var?”
ÖNÜMÜZE GELENLE KAVGALIYIZ
Türkiye'nin kurumsal hafızasının yokedilğini tabir eden Akşener, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ilgili bir anısını anlatarak devlet geleneğinin sürdürülmesinin ehemmiyetine değindi. Akşener şöyle konuştu: “Özal Kaddafi ile görüşmeye gidiyor. Kaddafi 45 dakika bağırıyor. Özal, tek söz etmiyor. Adam yoruluyor. Özal 'Bitti mi haydi iş konuşalım' diyor. Herkesle ferdi sebeple ya dostuz ya arbedeli. Bu türlü dış siyaset olmaz. Biz ekonomik coğrafya olarak bakıyoruz. Komşuların hepsinin içişleri karıştık ve taraf olduk.”
Kaynak ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı eleştiren Akşener “Ona 'Damat bakan' dediğim için asabı bozuluyor fakat Berat Bey'in tecrübesi, ilmî meydanda yeterliliği tam değil. Yalnızca damadı olduğu için bu haber birikimini yok farz etmek akıllıca değil. Lakin o makama oturmasının sebebi damat olması. Bunu ismi nepotizm. Akraba kayırmacılığı. Ekomide ikisinden farklı bu kavramlara inanan yok. Onun için her şey baş aşağı dönüyor. Yatay hiyerarşi çok önemli” diye konuştu.
Akşenerin sorulara verdiği karşılıklar şöyle:
“Devlet girişimciliği yanlış anladı. Her konuma bina yapılıyor. İnştı tercih etmesinin nedeni en iyi bildiği mevzu olması. Süratli para geliyor. Sanayi nosyonu yok. Sanayi bisiklete binmektir. Pedalı bırakırsanız duvara toslarsınız” tahlilinde bulunan Akşener, 'sıkışan orta sınıf' problemine dikkat çekti. Akşener, şunları söyledi: “Bunun içinde KOBİ, esnaf var. Bu sahanın davranış biçimi nedir? Ayda bir filme gidebiliyor mu? Konutuna gazete giriyor mu? diye bakılırdı. 2002'de bizim 6 dolar milyarderimiz var. Artık 30 milyarder var. Türkiye'nin yüzde 20 vatandaşının hasılanın yüzde 47'sini aldığı sistemden bahsediyoruz. Orta sınıf sıkışmış durumda. Zengine gidemiyor, zira rant üzerinden zenginleşme var. Orta sınıf yoksulların arasına kayıyor. Felsefede 'Köleler isyan edemez' diye bir kavram var. Gelirin dağıtımı orta sınıfın talebi üzerine gelişir. AK Parti iktidarları yoksulluğu yönetti, yoksulluğu ortadan kaldırmayı değil.”
22 MİLYON BIREYE YARDIM TOPLUMSAL DEVLETÇİLİK DEĞİLDİR FAKİRLİĞİ YÖNETMEKTİR
“22 milyona yardım yapılması devleti toplumsal devlet yapmaz. O fakirliği yönetmektir. O toplumsal haktır. Bunu denetlemek de herkesin hakkıdır. Ben kaymakama, ilçe liderine yardım listesi verdiğini hatırlamıyorum. Artık mahalle temsilcilerinin sistemi içinde yoksula yardım var. Burada da kayırma var. Biz yardımı kesmeyeceğiz lakin önceliğimiz istihdam ve üretim olacak.”
BEŞ MÜTEAHHİDİ KURTARMAK HER ŞEYİN ÜSTÜNDE
“Belediye başkanlığı perspektifiyle buraya geldik. Kutuplaştırma çok konforlu bir alan. Fay hatları üzerinden siyaset yapma, oy alma anlayışı olduğunda o devir ekonomiyi de bu mantıkla yönetiyorsunuz.”
“Merkez Bankası'nın ihtiyat akçesi gitti, özelleştirmede 72 mİlyar dolar kazanıldı, konumuna ne yapıldı? Sıfır. Lakin yol yaptılar. Havalimanı, köprü tünel yapıldı. Fakat bunlar bizim değil. Kaynak ve müşteri garantsi var. Özal Yap İşlet Devret modelini getirdi, onun devrinde 67 YİD girişimi yapıldı. 11 milyar dolar maliyeti var. Kâr hissesi yüzde 4. Artık yapılanların tümüne baktığınızda 157 iş var, 60 milyar dolar para harcanmış ama kâr hissesi yüzde 146. Gayrısında yüzde 4. Bunun manası şu. 'Ben yaptım oldu.' Denetleme mekanizması yok, yeffalık yok. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü yok. Keyfi idare var. 5 müteahhidi kurtarmak her şeyin üstünde olursa, ithal ettiğiniz samanla ithal ettiğiniz hayvana bakarsınız.”
“İktidara geldiğimizde garantili girişimler için mayasa oturacağız. Devlet müşteri garantisi veremez. Türkiye'de neoliberal iktisat yanlış anlaşıldı. Bu modelde devlet ihale eder, yaptırır, Kaynak üzerinden öder. Burada mantık karşıt. Masaya oturulup, ortak bir noktada buluşaçağız.”
KENDİ TOPUĞUNA SIKTI, ARTIK SEÇİLEMEYECEK
“Erdoğan'ın sistem değişikliğine gitme nedeni 'daha fazla güç alırsam ülkeyi yönetebilirim' anlayışı. Cumhurbaşkanı yahut Başbakan değil belediye perspektifi içinnde bakıyor. 'Kolay' değil her şey. 2014'te Cumhurbaşkanı seçilince her şey aşağı akıllıca inmeye başladı. Erdoğan'ın oyalrı ile AK Parti'nin oylara arasıdaki makas da kapanıyor. Üstelik oylar eriyor.”
“Parlamenter sistemi suçladı, arızalı durumlarda bölge lideri, milletvekili, belediye lideri ya da bakan suçlanırdı. Bunlar Erdoğan'ın önünde 'bariyer' oldu. Bugün hiçbirinin kıymeti yok. Artık belediye yöneticileri göz kırpmayla ağalayarak gidiyor. Bariyer indi, her şey onun iki dudağı arasında. Buraya not düşüyorum seçilmeyecek. Kendi kendine dizine, topuğuna kurşun sıktı.”
ALTI AYDA PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜLÜR
“Seçilirsek, parlamenter demokrasiye döneceğiz. En kısa vadede döneceğiz. Bunu çalıştık, 6 ayda dönülebiliyor. Aslında bütün partilerde bir taslak var. Geçişten sonra kurumların ve kuralların muteber, Meclis'in güçlü, kuvvetler ayrılığının olduğu sistem mümkün. Iktisatta önceliğimiz itimadı tesis. Borç bulmak için inancın tesis etmek gerek. Bu sistem yetmedi, eknomi aşağı yanlışsız gitti. Partili sistemin bedeli var, bunu Türkiye ve kendisi ödüyor. Hiçbir kurumun kıymeti yok. Evvelce vekiller bilerek parmak kaldırırdı. Artık bakanın haberi yok birbirlerine bakıyorlar.”
TENCERE SALLAYACAK
“İktidar 'Cehape zihniyeti gelir, paralarınız kesilir' propagandası yapıyor. Belediye seçimlerinden sonra 'cehapenin' yardımları kesmediği ortaya çıktı. Muhafazakar sahada, başörtülü başsavcı atanması üzere kazanımlarda bir tereddüt var. Bizim şöyle bir zorluğumuz var. Ben AK Parti'nin nasıl kurulduğunu biliyorum. Erdoğan parti kurulduğunda üç kanalda canlı yayın yaptı. Gül ve Arınç yaptılar. 25 Ekim'de biz parti kurduk fotoğrafımız 5 ay sonra gazetede çıktı. Erdoğan şiirden mahpusa girdiğinde o vakit herkes yanında bulundu. Akşener'in konutu Tayyip Bey'in devrinde basıldı. Duruşmaya verdim, hepsi bert etti. Tayyip Bey'in konutunu basan oldu mu? Basan olsa biz set olurduk. Muhalefetin yaşadığı bunlar. İftiralardan bahsetmiyorum bile.”
AĞUSTOS-EKİM ÜZERE TSUNAMİ GELİYOR
Şu anda 40 milyar dolar kaynak bulmak gerekiyor. Bulunamazsa ağustos-ekim üzere bir tsunumi geliyor. Yatırımcı arkadaşın başı atarsa 'bizim paralar gider' diye gelmiyor. Türkiye'den 2 yılda 30 milyar dolar çıtığı söyleniyor. Şeffaflık yok. Çin örneği veriyorlar ancak ülkeye giden para Hong Kong üzerinden. Türkiye kişileri futbola çağırıyor, tam ortasında kural değiştiriyor. Yabancı bu türlü gelir mi? Inanç sağlanırsa borç kolay bulunur.”
VARLIK FONU YANGINDAN MAL KAÇIRIYOR
“Emekliliket yaşı bekleyenler kanayan bir yara. Bunlar düzenlenmenli. Emekliler birbirinden çok farklı mş alıyor. 3600 ek gösterde kelamlar verildi, ortada kalındı. Pandemide emniyet mensuplarına hiçbir şey yok.
“Biz gelirsek Varlık Fonu Hazine'ye gidecek. Fazlamız olsa bu fonu kurarsınız. Bizimki yangından mal kaçırmak. Biz bu fonda ne var ne yok ne borç alındı bilmiyoruz. Bakanların da bildiğini zannetmiyorum. Bu koşut bir cihan, birebir Saray üzere. Rasyonelite ortadan kalktı.”
SULTANCIL IDARE ANLAYIŞI
“Banka atamaları nasıl bir şeydir. Bu 'ben ben ben' demek işte! Lütuf dağıtıyor. Sultancıl idare anlayışı, Putin'de de var bu. Osmanlı padişahı o lütfu şeyhulislamın diyaneti bakışını almadan kullnamazdı. Sistemi düzeltirseniz her şey düzelir.”
ÖNDERLERLE IKTISAT RÖPORTAJLARI:
Karar
