CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin küme toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

İBB Lideri İmamoğlu’nun İstanbul’daki pandemi toplantısına çağrılmamasına reaksiyon gösteren Kılıçdaroğlu, “İstanbul için bir toplantı yapılıyor. İBB Lideri davet edilmiyor. Niye? Bir sindirememişlik var burada. Demokrasiyi sindiremiyorlar. Ekrem Beyefendi misyonunu yaparken bunlar AK Partili hizmet götürmeyelim dedi mi?” halinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, ‘eve ekmek götüremiyoruz’ çıkışının ardından Anadolu Ajansı’nın verdiği metni okuyarak, “Sözlerim çarpıtıldı” diyen Malatya Servisçiler Odası Lideri’ne da reaksiyon gösterirken, “Servisçiler odası lideri o da AK Partili. ‘Evimize ekmek götüremiyoruz.’ diyor, Erdoğan da ‘Şu keyif çayını iç, keyfine bak’ diyor. Dalga geçmektir bu. Servisçi ekip meblağ üzere parti tutarsa bu sonuca katlanacak.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransız mallarına boykot davetine da sert sözlerle yüklenen CHP önderi, “Beyefendi, ‘Fransız mallarını boykot edin’ diyor. Vatandaşın Fransız malı alacak hali mi kaldı? Emine Hanım’ın çantası var. Onu da Saray’ın bahçesinde yaksın, ‘protesto ediyorum’ desin” tabirlerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

CHP olarak çok sıkıntı günlerden geçtiğimizin şuurundayız. Biz her söylemimizin muhakkak bir sorumluluk içinde lisana getiririz. Aklımıza geleni söylemeyiz. Az evvel kıymetli bir siyasetçiyi Osman Durmuş’u sonsuzluğa uğurladık. Ailesine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

“TERÖRE KARŞI ORTAK DURUŞ SERGİLEMEK ZORUNDAYIZ”

Her yerde her ortamda gerek ben gerek bütün arkadaşlarım ısrarla şunu söyleriz, terör nereden ve kimden gelirse gelsin, teröre karşı daima birlikte ortak duruş sergilemek zorundayız. Terörün partisi, kimliği, inancı yoktur. Teröristin temel maksadı insanı yok etmektir. Terör aksiyonları dünyanın neresinde olursa olsun daima birlikte karşı çıkmak zorundayız. Hatay’ın İskenderun ilçesinde dün akşam bir terör aksiyonu gerçekleştirilmek istendi lakin güvenlik güçlerimiz gerekli çabayı göstererek en azından bir can kaybı olmamasını sağladılar. Yaralanan güvenlik görevlilerimize şükranlarımızı sevgilerimizi gönderiyoruz. 

İMAMOĞLU’NUN PANDEMİ TOPLANTISINA ÇAĞRILMAMASINA REAKSİYON

Pandemi hepimizi tehdit ediyor. Hasebiyle bir salgın hastalıkla gayretin topyekün olması lazım. Hükümetin, valiliklerin, lokal idarelerin daima birlikte salgın hastalığa karşı çaba etmemiz gerekiyor. Bu bizim insani vazifemizdir. Burada bir parti ayrımı yaparsak en büyük ziyanı insanımıza vermiş oluruz. Salgın hastalık varsa hangi partiden, hangi kimlikten olursa olsun bütün vatandaşlarımızı salgından kurtarmak için elimizden gelen bütün çabayı göstermek zorundayız. Yaptığımız bütün açıklamalarda da hükümete tekliflerimizi söyledik, kabul edilir yahut edilmez. Eğitimde neler yapılmalı, esnaf için neler yapılmalı. Akılda kalsın diye unsur madde saydık.

“DEMOKRASİYİ SİNDİREMİYORLAR”

İstanbul için bir toplantı yapılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri davet edilmiyor. Niye? Bir sindirememişlik var burada. Başarıyı sindiremiyorlar. Yani demokrasiyi sindiremiyorlar. Ekrem Beyefendi İstanbulluların oyuyla geldi. İstanbulluların büyükşehir belediye lideri. Ekrem Beyefendi misyonunu yaparken bunlar AK Partili hizmet götürmeyelim dedi mi? Asla demedi.

“SARAY’IN VALİSİYSEN AK PARTİ BAYRAĞI TAKACAKSIN”

O büyükşehir belediye lideri senin de büyükşehir belediye başkanındır. Demokrasiye inanacaksın, demokrasinin gereğini yapacaksın. Her şeyden daha değerlisi ahlakın gereğini yapacaksın. Ben Saray’ın valisiyim diyorsan aracına Türk bayrağı değil AK Parti’nin bayrağını takacaksın. Ancak ben valileri devletin valisi olarak görmek istiyorum. Her görüşten insanın problemlerini dinleyen bir kişi olarak görmek istiyorum. Vali bu bedeli kesinlikle bilmeli. Valiler münasebet uydurmaz. Münasebet uyduracak bir duruma düştüysen kusura bakma sen vali değilsin. Koltuk için onurunu satan vali olmaz. Korkak adamdan vali olmaz. Vali dediğin bahadır olur, dirayetli olur. 

“ALMANYA 25 MİLYON, BİZ 1,5 MİLYON DOZ AŞI ISMARLADIK”

Bütün bunlar yapılırken devleti yöneten insanların geleceği düşünmesi lazım. Üç adım sonra ne olabilir, hangi riskle karşılaşabilirim onun tedbirini alır devleti yöneten kişi. Herkes aşı peşinde, biz de aşı ısmarladık. 1.5 milyon doz. Almanya’nın da bizim kadar nüfusu var 25 milyon doz. Bizde 1.5 milyon. Niye? Bizim insanımız kıymetsiz mi? Bizim insanımız mevte mahkum mu? Yeniden olan garibana olacak. Bu tabloyu bütün milletvekili arkadaşlarım Türkiye’nin neresine giderlerse gitsinler bunu anlatsınlar. Bizim insanımız kıymetlidir. İnsanımızın sıhhati da kıymetlidir. Sıhhatin teminatı ülkeyi yöneten otoriteridir.

Aşı ithal edeceksiniz 11 Eylül’de dilekçe veriyorsunuz 14 Ekim’de aşılar öteki yere gitti deniyor. Bu türlü bir devlet idaresi olmaz. Bunu bilhassa AK Parti’ye oy veren vatandaşlara söylüyorum. Referandumda da evet oyu verdi o vatandaşların büyük bir kısmı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gelirse işler çok süratli ilerleyecek dendi. Bakanlar bile görüşemiyor Erdoğan’la. 

Devlet dediğimiz kurumun adaletle yönetilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Devlet analığını yani kapsayıcılığını göstermek zorundadır. Devlet ananın adaletle bağdaştığını da söz etmek gerekiyor. Devlette adalet yoksa devlet de yoktur. 

ENİS BERBEROĞLU KARARINA REAKSİYON

Baskıyla zorbalıkla kendi niyetinizi hayata geçirmek istiyorsunuz. Enis Berberoğlu dava açtı, müebbet aldı beraat etti. Her mahkeme başına nazaran bir karar verdi. Sonunda AYM’ye gitti. AYM oybirliğiyle hak ihlali var dedi. Aldığı kararı ilgili mahkemeye gönderdi, gereğini yap dedi. Fakat bizim yeni Zekeriya Öz’ümüz Saray’dan aldığı talimatla “ben senin kararını uygulamam, ne demek anasaya ne demek karar” dedi. “Saray ne istediyse ben motamot onu müellifim altına da imza atarım. Ben gücümü Saray’dan alıyorum. Bu kararı vereceğim ki yarın beni Saray daha üst makamlara getirsin. Ben yeni Zekeriya Öz’üm” diyor. AYM’nin bağlayıcılığı ve üstünlüğü unsuru ihlal edildi. Anayasa kararları herkesi bağlar ancak beni bağlamaz diyor. 

ADALET BAKANI’NA SERT KELAMLAR

HSK’nın bir yasası var. Bu yasaya nazaran yargıçlar hakkında soruşturma açılabilir. Lideri kim? Adalet Bakanı. Bütün bu haksızlıklar karşısında Adalet Bakanı çıkıp tek cümle kurdu mu, kurmadı. O koltukta sessiz kaldığın için mi daima oturuyorsun? Sanki oturup bir vicdan muhasebesi yaptın mı sen Adalet Bakanı olarak. Anayasayı ihlal eden bir hakim hakkında soruşturma açmamız gerekir dedin mi? Benim için koltuk kıymetlidir, memleket yanabilir mi dedin sen? Onun da oturup bir vicdan sorgulaması yapması lazım. Yalnızca Enis Beyefendi bağlamında söylemiyorum bunu. Müyesser Yıldız aylardır mahpusta. Devletin sırlarını ifşa ettin. Yazılar nerede? Hala yayınlanıyor. Hangisi kardeşim, hangisi? Selahattin Demirtaş… Beraat eder öteki bir belge, beraat eder öbür bir belge. Ahmet Altan, tahliye tekrar içeri, tahliye tekrar içeri. Osman Kavala, o da içerde. 

Sen Adalet Bakanıysan bu yanlış giden tertibe bir çomak sokmayacak mısın? Kanunların sana verdiği bir yetki var. Kamu faydasına kararları bozabiliyorsun ancak onu yapmıyorlar. Yapmak istemiyorlar. Saray beni vazifeden alır diye.

Tenkide tahammül edemeyen birini eleştirdiğinizde konutunuz basılıyor, mahpusa atılıyorsunuz. Her patronun zirvesinde “mal varlıklarına el koyarım” tehdidi var. Bu nedir? Devletin basamak etap organize cürüm örgütüne dönüşmesidir. 

KİTAPÇIK TARTIŞMASI

FETÖ’nün siyasi ayağı nerede? Onu gizliyorlar. Yeterli ki bu memlekette CHP var. Çıkardık FETÖ’nün siyasi ayağı. Neler var, MGK kararı var. Halkı kin ve nefrete yönlendiriyormuş… Erdoğan’ın açıklamaları, başkalarının açıklamaları, MİT’in FETÖ’yü eski yıllardan beri izlediğinin evrakı var. FETÖ’nün siyasi ayağı kimdir? Devletin kılcal damarlarına ve en kritik noktalarına yerleştiren kişi FETÖ’nün siyasi ayağıdır bu kadar kolay. 

FETÖ’nün siyasi ayağının bir numaralı sorumlusunun Saray’da oturduğunu herkes biliyor. Bu kitap toplatmalar ne vakitten beri bu türlü. Darbe devirlerinde olur. Artık 20 Temmuz sivil darbesinden sonra yapıyorlar. Zannediyorlar ki bunu topladığımız vakit Kılıçdaroğlu susacak. Senin feriştahın gelse bizi susturamaz. Biz bu memlekete sevdalıyız. 

ERDOĞAN İLE MALATYALI SERVİSÇİYE ORTAK REAKSİYON

Erdoğan yemin etti tarafsız olacağım diye. Namusu ve erdemi üzerine yemin etti. Yemin ederken herhalde bir ayağını kaldırmıştır. Bayrağı taşıyorsan tarafsız olacaksın. Malatya’ya gidiyor. Servisçiler odası lideri o da AK Partili. Hürmet duyuyorum. “Esnaf olarak müjde bekliyoruz” diyor. Erdoğan’ın verdiği karşılık “Ne muştusu ben müjde verdim aslında.” Lider senin kulağın duymuyor mu, koskoca Erdoğan size ne muştular vermiş farkında değilsiniz. Askıda ekmek uygulaması başladı. Ekmek götüremiyorsan git oradan ekmeği al meskenine götür. Lider devam ediyor, “İşsiziz, konutumuza ekmek götüremiyoruz.”, “Bu bana çok abartılı geldi” diyor Erdoğan, “Şu keyif çayını iç keyfine bak” diyor. Dalga geçmektir bu, bütün servisçilerle dalga geçmektir. Bunu kendi partilisine söylüyor. Servisçiler kim, bizim çocuklarımızı okula götürenler. 

“TAKIM FİYAT ÜZERE PARTİ TUTARSA SONUCUNA KATLANACAK”

Servisçi kadro meblağ üzere parti tutarsa bu sonuca katlanacak. Siyasi partiler grup değildir. Siyasi partiler bana hizmet ediyorsa oyumu veririm. Bana hizmet edecek bireye ben oy vereceğim derim. 

Emekli kardeşlerime seslenmek isterim. Bak kardeşim senin hakkını hukukunu savunan CHP’dir. Sen bazen gidersin diğer partilere oy verirsin ancak senin Ramazan ve Kurban bayramında iki maaş ikramiye almanı sağlayan CHP’dir. Niye? Sen bayramlarda torununa harçlık ver, onu sevindir diye yapıyoruz bunu. Bayramda en azından bir kutu şeker al diye. Artık sana büyük bir tuzak kuruluyor. Nedir o tuzak? TÜİK’e diyorlar ki, enflasyonu daima düşük göster. Niye? Emekli maaşlarını ona nazaran vereceğiz. Enflasyon düşük gösterilince sen enflasyon altındaki maaşa mahkum edileceksin.

“BU DEVLET TEFECİLERE BİR GÜNDE 76 MİLYON DOLAR FAİZ ÖDÜYOR”

Bütün esnaf için devletin katlanması gereken para 17 milyar lira. Çok büyük bir para diyecekler. Malatya’daki lider kardeşim, bu devlet Londra’daki tefecilere bir günde 76 milyon dolar faiz ödüyor. Bir günde Londra’daki bir avuç tefeciye ödediği faiz 76 milyon dolar. Sana 17 milyar lira parayı çok görüyor. Ne dedik, toplanan para bir siyasi tercih sıkıntısıdır. Esnafa mı vereceğim, Londra’daki tefecilere mi vereceğim… Borç alan buyruk alır. Papazı niçin özgür bıraktılar. Buyruk aldıkları için. 

Devlet, gırtlağına kadar borç içinde. Yalnızca devlet değil vatandaş da borç içinde. Hem devleti hem vatandaşı borç batağına sürüklediler. Para istiyorlar. Sağa sola koşuyorlar. Sanki birisi bize borç para verebilir mi diye.

TÜRKİYE VARLIK FONU’NA SERT KELAMLAR

Bir Türkiye Varlık Fonu kurdular. Devletin bütün büyük kurumları o fonun sermayesi oldu. Lideri Recep Tayyip Erdoğan. Dünyada bu türlü bir örnek yok ancak bizde oldu. Parayı çok seviyor zira. Lider vekili de damat. Bunlar mart 2019’da Türkiye Varlık Fonu borç para istiyorum dedi. 1 milyar avro borç aldılar yurt dışından. 

Bu yılın eylül ayında Türkiye Varlık Fonu tekrar borç için bir kampanya başlattı. Yurt dışındaki 3 büyük bankayı yetkilendirdi. Eylül ayı sonunda borç veren çıkmadı. 13 Ekim’de bu sefer 8 büyük memleketler arası kuruluşa bize borç para bulun diye vazife verdiler. 20 Ekim’de dediler ki borçlanmayı erteledik kimse borç vermiyor. Ne diyorlar, beka sıkıntısı diyorlar. Türkiye Varlık Fonu para bulamıyor. 

Türkiye Varlık Fonu’nun durumu ne? 2017’de kısa vadeli borçları 26 milyar lira. 2019’da 26 milyarlık kısa vadeli borç 951 milyar liraya çıkmış, 2 yılda. Uzun vadeli borçlar 32 milyar liradan 211 milyar liraya çıkmış. Toplam borçlar 58 milyar liradan 1 trilyon 253 milyar liraya çıkmış.

BOYKOT DAVETİNE REAKSİYON: VATANDAŞIN FRANSIZ MALI ALACAK HALİ Mİ KALDI?

Beyefendi Fransız mallarını boykot edin diyor. Vatandaşın Fransız malı alacak hali mi kaldı? Fransız uçakları var, satsın çabucak. Emine hanımın çantası var. Onu da Saray’ın bahçesinde yaksın, protesto ediyorum desin. Biz ülkelerin barış içinde yaşamalarını isteriz. Arbede mecburî olmadıkça hiçbir vakit fayda getirmez. Dünyada yalnız kaldık. 

Karar