Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye farklı bir sürecin içine evrilmeye başladı. Külfetli bir tablo var. Denetimini kaybetmiş, Türkiye’yi yönetemeyen, çaresizlik içinde, yapay gündemlerle Türkiye’yi meşgul etmek isteyen bir idareyle karşı karşıyayız.
Şu anda pandemi sürecindeyiz, beşerler can sıkıntısında, aşı bekliyorlar, nerede aşılar? Kim bu aşıları bulacak, kim Türkiye’ye getirecek? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu soruyu herkesin kendisine sorması gerekiyor.
Çok sayıda sağlıkçı hayatını kaybetti bu süreç içerisinde. Bütün bunların bu sorumlusu kim? Bu ülkeyi yöneten bu ülkenin idaresinde kelam sahibi olan kim, bu türlü acı bir tabloyu Türkiye’nin önüne koyan kim?
Aslı Özkısırlar… İzmir’de elleriyle yaptığı takıları satarak geçimini sağlıyor. Bir hastalığı var yatarak tedavi olması lazım lakin bir türlü yatak bulamıyor, ‘boş yatak yok’ diyorlar. 21. yüzyılın Türkiye’sinde bu genç kızımıza yatak bulunamadı ve hayatını kaybetti. Sorumlusu kim? Bay Kemal sorumlusu diyecek. Beyefendi bu işin baş sorumlusu sensin sen, sen yönetiyorsun memleketi. Sırtı kalın, dayısı olanlara ambulans uçaklar hazır, yataklar hazır… Pekala garibanlara, yoksula fukaraya, dayısı olmayanlara… Onların kaygılarını kim lisana getirecek? Dostlarımızla birlikte ben getireceğim… Bizim dostlarımız halktır halk.
Kayseri’de Sidar isminde 16 yaşında bir kızımız. Meskenine giderken güvenlik vazifelisi çağırıyor, maskeyi nizami takmadın diyor ve ceza kesiyor. Sidar’ın babası esnaf. 900 lira ceza kesiyorlar. Nereden ödeyecekler? Ödeyemiyorlar tabi. 22 Mart’ta bir mektup, icra servisine geleceksin diyorlar ve ödeme buyruğu talep ediliyor. 16 yaşındaki kız maskeyi nizami takmamış, 900 lira ceza, sonra sen ödeyemezsen babandan mesken ne varsa haczedeceğiz parayı alacağız diyor.
E AK Parti’nin kongresinde maskesiz bir sürü insan var. Ceza var mı bunlara yok? E kim bunların dayısı? Bunlara ceza yok. Bunu vicdan kabul eder mi? Ahlak kabul eder mi? İkili standart devlet idaresinde olmaz. Birisine ikramiye birisine zulmedeceksin. Devlet bu türlü yönetilmez, vatandaşlar ortasında ayrım yapılmaz. Bunlara da ceza keseceksin o vakit ben de diyeceğim ki seni kutluyorum, vatandaşlar ortasında ayrım yapmadın.
Bir de Bilim Şurası var. Allah aşkına kendinize Bilim Şurası demeyin ya bilime ayıp, ne dedikleri belirli değil. Nasıl yönetiliyor bu ülke? Bilim Şurası var… Öykü tamamen! Orada oturanların hiçbirisinin bilimle ilgisi yoktur. Oturmuşlar oraya, Bilim Konseyi farklı, Sıhhat Bakanı başka yerden çalıyor, Saray ise kaç kişi ölürse ölsün diyor. Denetimi büsbütün kaybetmişler ve devleti yönetemiyorlar. Yalnızca tek düşündükleri koltukları. Pekala bu fatura kime çıkıyor? Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. 1 değil 5 yerden, avro üzerinden maaşlarını alıyorlar. Vergi de ödemiyorlar bunlar. Bunların umurunda değil. 100 kişi değil 100 bin kişi de ölse bunların umurunda değil. Bunların sıkıntısı ben paramı nasıl alacağım, Londra’daki bankalara nasıl yatıracağım. Pekala esnafın, manavın, taksicinin durumu…
Esnaf kardeşime soruyorum, senin kapandığın devirde en çok kongreleri kim yaptı? Her 100 metrede bir dükkan kapandığını görüyoruz, geçinemiyor, kirayı ödeyemiyor adam. Saray’dakiler bunu biliyor mu? Bilse ne olur bilmese ne olur onun gözünde esnaf yok ki aslında. Ancak esnaf artık eski esnaf değil sana sandıkta hesabını soracak biliyorum.
Halkın ikinci el ayakkabı sorduğu bir periyodu yaşıyoruz. Diyorum ya denetimi kaybetmiş vaziyetteler, dağılmış durumdalar, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu tabloya Bahçeli de dayanak veriyor. Bütün bu yoksulluğun değirmenine su taşıyan kişi Bahçeli’dir. Emin olun bunlarda vicdan yok.
Karar
