Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanması sonrası başlayan protestolar İzmir’e de sıçradı. Boğaziçili öğrencilere takviye için yapılan protestoda gözaltına alınan 9 öğrenci ve 2 avukat, emniyet müdürlüğündeki süreçlerinin akabinde savcılığa sevk edildi. 51 kişi, savcılıkça hür bırakıldı.

“POLİS ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖFKEYLE SALDIRDI”

Gözaltına alınan ve bu sabah özgür bırakılan Ege Üniversitesi öğrencisi Emine Akbaba, “İlk gözaltına alınan bireylerden biri benim. Çok yakın aradan yüzümüze gaz sıktılar. Sonra karga tulumba araca götürdüler. Orada çok sıkı bir halde karşıt kelepçe uyguladılar. Hala kelepçe izleri duruyor… Polis, çok önemli bir öfkeyle bize saldırdı. Burnu kırılan bir arkadaşımız var. Ben de sıhhat muayenesinden tekrar emniyete götürülürken yüzümün ortasına bir yumruk yedim. Burnumda incinme var. Lakin bunlar darp raporlarına düzgün bir formda geçirilmedi” diye konuştu.

“POLİS ÖĞRENCİLERİ AMAÇ GÖSTEREREK SALDIRDI”

Ağır gaz sıkılan arbede sırasında başından yaralanan CHP İzmir Milletvekili Becerikli Polat, polisin öğrencilere yönelik darp ve karşıt kelepçe uygulamasına sert reaksiyon gösterdi. Polat, polisin hiçbir öğrencinin elinde taş ve sopa yokken taarruza geçtiğini söyledi. Polat, “Polis öğrencileri amaç göstererek saldırdı. Ben milletvekili olduğumu söyleyerek yanlarına gittim. Yerde aksi kelepçeyle yatırılıp üzerine basılmış gençleri kaldırmaya çalışırken polis benim milletvekili olduğumu bildiği halde üzerime gaz sıktı, boşalttı. Bildiğiniz tartaklandık. Öğrencilerimiz, bizim filizlerimiz başları yerlere vurularak sürüklendi. Bunlar, ortada bir şey yokken uygulanan bir polis şiddetiydi. Arayıp sorduğumuzda Emniyet yetkililerini ‘devlete karşı slogan olmaz’ dediler. Devlete karşı slogan dedikleri Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün istifa talebi bir de ‘faşizme karşı omuz omuza’ idi. Bunlara bile tahammül gösterilmedi” dedi.

“HEDEF GÖSTERMELERİ SONUCUNDA OLDU”

Ağır gaz bombasından yurttaşların da olumsuz etkilendiğini vurgulayan Polat, “İzmir’de sokaklar bile bile terörize edildi. Koca Kıbrıs Şehitleri Caddesi gaz bombasına boğuldu. Beşerler meskenlerinden çıkamadı. Aksiyonla ilgisi olmayan çok sayıda yurttaşımız da etkilendi. Ben bu şiddet olaylarını Seyahat’te ve öteki üniversite olaylarının hiçbirinde görmedim. Bu da İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı ve MHP Lideri’nin amaç göstermesi sonucunda olduğuna inanıyorum. Umarım Türkiye’de daha makûs şeylerle karşılaşmayız. İnsanlarımızın burnu kanamasın istiyoruz. Lakin bu direkt amaç almanın sonunun çok iyi olmayacağını düşünüyorum” diye konuştu.

“ERDOĞAN İPLERİ ELİNDEN KAÇIRACAĞINI DÜŞÜNÜYOR”

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise Boğaziçi direnişinin değerine işaret ederek, şöyle konuştu:

“AKP İktidarı en küçük demokratik hak arayışından korkuyor. Hak arayışının legal haklı ve yasal olması onlar için bir şey söz etmiyor. Endişeleri çok büyük. Zira Boğaziçi direnişi sonuç alırsa; sıkıntılar düşünceler içinde boğulan işçi halkımıza, emekçiye, memura, köylüye, küçük esnafa, işsize örnek olacaktır. Bir şuur taşıyacaktır. O nedenle olayın haklı olup olmaması, iktidarın yaptıklarının yanlışlığının alenen ortada ve anlaşılır olması bir şey söz etmiyor. Erdoğan da biliyor ki Boğaziçi’nde yaşananların ve uygulamalarının elle tutulur bir yanı yoktur. Ne var ki az evvel söylediğimiz üzere bu yanlıştan dönmemekte ısrar ediyor, edecektir de. Yanlıştan döndüğünde toplumun her kesitinin hak arayışı gayretinde moral bulacağını ve ipleri elinden kaçıracağını düşünüyor. Demokrasi güçleri açısından da bu direniş çok kıymetlidir. Kazanım açısından bir kırılma noktasını oluşturacaktır. Diren Boğaziçi diyorum. Diren Türkiye.”

“BİR REKTÖRÜN İNADI GENÇLİKTEN DAHA DEĞERLİ OLAMAZ”

CHP İzmir Vilayet Lideri Deniz Yücel de toplumsal medya üzerinden şu açıklamayı yaptı:

“Kimsenin ‘ben ne dersem o olacak’ diye direterek polisi orantısız kuvvet kullanmaya sevk etmeye, üniversite öğrencilerimize teröriste, sapıklara ve bayan katillerine uygulanmayan muameleyi uygulatmaya hakkı yoktur. Bu gençlerin çabası Türkiye’nin daha özgür, daha adaletli bir ülke olması ve üniversitelerin bilim yuvası olarak kalması içindir. Ülkesini seven ve geleceğini düşünen herkesin bu sese kulak vermesi ve bu gençlerimize sahip çıkması gerekir. Bir rektörün koltuğu ve bir iktidarın inadı üniversite gençliğinin ve ülkenin geleceğinden daha değerli olamaz.”

Karar