İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, Halk Ekmek büfeleri önünde oluşan kuyruklar için “Dağıtmayı beceremedikleri için kuyruk oluşuyor. Bunlar mizansen” yorumlarına reaksiyon gösterdi. İmamoğlu, “Halk Ekmek, aslında ne yazık ki ülkemizde yoksulluğun bir barometresi üzere oldu. Şayet ülkede şu an ekonomik bir sorunla, sıkıntıyla karşı karşıya isek bunu ne yazık ki en acı bir biçimde bize gösteren kuyruklardan birisi, ekmek kuyruğu. Manzaralara dönük bir kısım insanların yaptığı o makûs yorumlara da ben ‘Gönlü kör, kalbi kör, vicdanı kör, siyaset için her şeyi konuşabilecek, her şeyi lisana getirebilecek körlükte insanlar’ diyorum. Öbür hiçbir şey diyemiyorum” dedi. İmamoğlu, ayrıyeten ekmeğin maliyetini en aza indirecek formda bütün önlemleri alacaklarını söyledi.
Hollanda’dan İBB’ye ikram edilen bin İstanbul lalesinin sembolik dikimi, Lider Ekrem İmamoğlu’nun iştirakiyle Emirgan Korusu’nda yapıldı. Dikim sonrası gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlayan İmamoğlu, “Dağıtmayı beceremedikleri için kuyruk oluşuyor”, “Görüntü vermek için beşerler orada mizansen olarak bulunuyor” yorumlarına reaksiyon gösterdi. İmamoğlu şunları söyledi:
‘MALİYETİNİ EN AZA İNDİRECEK BİÇİMDE BÜTÜN ÖNLEMLERİMİZİ ALIRIZ’
“Halk Ekmek, bizim için sorumluluk duygusu yüksek iştiraklerimizden bir tanesi. Burada bilhassa vatandaşın gereksinimini çözme temelli bir bakışı var. O bakışla faaliyetlerine devam edecek. Şu anda, bilhassa yıl içerisinde ve başında, bilhassa artırımdan evvel mal tedarikinden dolayı, bir biçimiyle maliyetlerimizi kurtarmasa da süreci yürütebilecek durumdayız. Lakin olağan ki önümüzdeki yıl nasıl bir maliyetle karşı karşıya kalacağız -ki sübvanse etmeyi elbette düşünürüz ve yaparız bunu çekinmeyiz- ancak ne kadarını yapabiliriz, nasıl bir fiyat çıkabilir, inanın bunu varsayım etmek güç. Niye güç? Zira o denli anlık ve günlük fiyat değişikliği yaşayan bir ülke durumuna düştük ki maliyet çıkartılamıyor. Mesela bir ihaleye çıkan kurumumuz, ‘yaklaşık maliyet’ diye tariflenen bir maliyeti taban alır ve onun aşikâr bir oran üstünde, aşağısında ihale sayısı oluşunca siz o ihaleyi karşı tarafa verirsiniz, mal ya da hizmet alırsınız. Şu anda yaklaşık maliyeti çıkartıyor arkadaşlar, ilana çıkıyoruz, ihalenin günü geldiğinde artık o yaklaşık maliyetin kararı kalmıyor. Yani bu kadar aslında kamunun, özel bölümün sıkıntı iş yapabildiği, iş yürütebildiği bir devirdeyiz. Ancak bütün bunlara karşın vatandaşımızı koruyacak sübvansiyonu yaparız. Ekmeğin maliyetini en aza indirecek halde bütün önlemlerimizi alırız. Vatandaşımızın yanında oluruz. Olmalıyız da.
‘HALK EKMEK YOKSULLUĞUN BAROMETRESİ OLDU’
Yani aslında Halk Ekmek, aslında ne yazık ki ülkemizde yoksulluğun bir barometresi üzere oldu ya da bir tansiyonunu ölçen bir düzenek üzere oldu. Şayet ülkede şu an ekonomik bir sorunla sıkıntıyla karşı karşıya isek bunu ne yazık ki en acı bir halde bize gösteren kuyruklardan birisi, ekmek kuyruğu. Bu, birkaç yıldır Türkiye’nin yaşadığı ekonomik dertlerde sıklıkla gördüğümüz bir durum. Şu anda da onu yaşıyoruz. Bu görünüme, bu ne yazık ki hepimizin içini acıtan ve düşündüren manzaralara dönük bir kısım insanların yaptığı o berbat yorumlara da ben diyorum ki ‘Gönlü kör, kalbi kör, vicdanı kör, siyaset için her şeyi konuşabilecek, her şeyi lisana getirebilecek körlükte insanlar’ diyorum. Diğer hiçbir şey diyemiyorum. Yani öbür hiçbir tanımı yok. Umarım o körlüklerini bir an evvel bertaraf etsinler ve gözleri artık görsün gerçekleri. Gerçeklerle yorum yapsınlar. Birbirimize dayanak olalım. Ümitsizim birtakım insanlardan lakin onlar için dua ediyorum.”
‘KUR SORUNU, RASTGELE BİR PROBLEM DEĞİLDİR’
Ekrem İmamoğlu, yükselen döviz kurları ve açıklanan enflasyon sayılarına dikkat çekerek, İBB’nin sunduğu hizmetlerde fiyat güncellemesi yapılıp yapılmayacağına ait soruya da şu karşılığı verdi:
“Efendim yapmak zorundayız. Yani ben size şöyle söyleyeyim: Artık minibüsçü yolcu taşıyacak; otomobiline mazot koyamıyorsa nasıl taşıyacak? Yani bunun bir yolu yok. Yani ülkemizdeki yakıt fiyatlarının artışları ortada. Besin fiyatlarının artışları ortada. Un fiyatının artışı ortada. Açıklanan enflasyon sayılarıyla ilgili olmayan, depresyonu yüksek bir ekonomik devir yaşıyoruz. Tarifsiz. Ben, 30 yılı aşkındır iş hayatımda farklı krizler yaşamış birisiyim. Kur sorunu, bu ülkenin rastgele bir problemi değildir. Yani siz, şayet 500 milyar dolara yaklaşan bir dış borcu olan bir ülkeyseniz bilhassa güçte, akaryakıtta, petrolde büsbütün dışa bağımlı bir ülkeyseniz ‘Beni döviz ilgilendirmez’ safsatalarını söyleyemezsiniz. Bu biçimde milleti aldatamazsınız.
‘TÜİK’İN ELİNDE HANGİ FORMÜLÜ VARSA BİZE DE ANLATSIN’
Bütün bu maliyetler hayatımızın içerisinde. Yani bu kadar içimizi acıtan, insanların cebindeki paranın bu kadar kıymetsizleştiği ya da işte bütünüyle aslında fiyatlarımızın, paramızın işe yaramaz hale geldiği bir ortamda, sistemin çarklarının dönmesi için beşerler mecburen fiyatlarını yenilemek yahut tekrar değerlemek zorunda kalıyor. Kamu da bunu yapmak zorunda. Olağan ki kamunun önceliği, her şeye karşın bir belediyelerin önceliği, ‘Bir halde sübvanse edebilir miyim? En düşük nerede tutabilirim’ gayreti olacaktır. Fakat bizim de yani gücümüz bir yere kadar. Münasebetiyle ne yazık ki bugünkü ekonomiyi yönetenler, bu kur sisteminin perişan olması, Türk lirasının bu kadar değersizleşmesi… Ki gerçek enflasyon, bugün açıklanan enflasyonun en az 3 katıdır bu ülkede şu anda. Yani bu çok net. Gitsinler marketten bir sene evvel aldıkları tuvalet kağıdıyla bu sene aldıkları tuvalet kağıdının farkına baksınlar. Bir sene evvel aldıkları un ile bu yılki unun, şekerin, petrolün, mazotun fiyatına baksınlar. Bu kadar kolay. Yani mal ve hizmetlerdeki bu farkı görebilirler. Benim dememe gerek yok. Alırsınız, ortadaki farkı çıkarırsınız, bir evvelki yıla dönüp bölersiniz, dersiniz ki ‘Şu kadar yüzde fiyat artışıyla karşı karşıyayız, nokta’. Matematiğin kuralı bu kadar kolayken TÜİK’in elinde hangi formülü varsa bize de anlatsın. Allah aşkına bizi rahatlatsın yani. Allah aşkına anlatsın. Lakin o denli bir formül yok.”
Karar
