AK Parti Küme Başkanvekili Yetenekli Ünal, Kanun Kararında Kararnamelerle (KHK) kamudan ihraç edilenler ve kayıp silahlar konusunun gündeme getirilmesinin 15 Temmuz’u itibarsızlaştıran argümanlar içerdiğini söyledi.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün 5’inci yıl dönümünde açıklamalar yapan Ünal, 15 Temmuz’u siyasi tartışmanın gereci yapmanın son derece yanlış olduğunu söyleyerek, “Çünkü; o geceyi bu Meclis’te CHP’lisi, MHP’lisi, AK Partilisi birlikte yaşadı. 15 Temmuz’da bir millet mutabakatı oluştu. Bu millet mutabakatı aslında 7 Ağustos Yenikapı mitinginde de mevcuttu. O millet mutabakatının içerisinde CHP de vardı. Lakin 7 Ağustos’tan sonra ne oldu bilmiyoruz. CHP, 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’, ‘tiyatro’ demeyi seçti. Bu gecede millet çıplak elleriyle, istiklaline, devletine, geleceğine sahip çıktı” dedi.

“BUNLAR İYİ NİYETLİ AÇIKLAMALAR DEĞİL”

Ünal, devletin hukuk temelinde verdiği kararların siyaset materyali yapılmasının yanlış olduğunu belirterek, “15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıl dönümünde CHP’nin, CHP’nin yandaş medyasının hem KHK’lıları gündeme getirmesi, hem kayıp silahlar konusunu gündeme getirmesi, bunun da 15 Temmuz’un yıl dönümüne denk gelmesi, 15 Temmuz’la ilgili millet nezdinde ve memleketler arası alanda oluşmuş olan meşruiyeti yaralayan, itibarsızlaştıran argümanlar mlesef içeriyor. Kayıp silahlar tezi daha evvel FETÖ’cü hesaplar tarafından ortaya atıldı. Türkiye’de de çabucak birtakım hesaplar bunu alıp kullanmaya ve yaymaya başladılar. Bunları iyi niyetli açıklamalar olarak görmek mümkün değil” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN BİR HUKUK DEVLETİ OLDUĞU UNUTULMAMALI

Ünal, 15 Temmuz sonrası her türlü hukuksal yolun, OHAL İzleme Kurulu’na varıncaya kadar kurulduğunu, hukuk devletlerinde olması gereken bütün sistemlerin oluşturulduğunu bildirdi. Mağduriyetlerin oluşmaması için her türlü hassasiyetin gösterildiğini vurgulayan Ünal, “OHAL İzleme Komitesi’ne yüz binin üzerinde müract oldu. Bu müractların birçoğunun, yaklaşık 50 binin üzerinde müractın tek bir kalemden çıktığı, yalnızca altındaki imzaların değiştirildiği açık bir formda ortaya çıktı. OHAL İzleme Komitesi bütün bu müractları en ince ayrıntılarına kadar inceledi. Rastgele bir mağduriyet oluşmuşsa, bunların geri dönüşlerine ait türel alt yapıyı oluşturdu. O yüzden burada birilerinin Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini unutmaması gerekiyor” tabirlerini kullandı.

“BUNUN İSMİ MUHALEFET MİDİR?”

CHP’nin, bilhassa yargılama süreçlerinin bitmesi ve Türkiye’deki iç hukuk yollarının kapanmasından sonra, bu davaların Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınmasını amaçladığına işaret eden Ünal, “Yani AİHM’de görülecek davalara ait, Türkiye aleyhine oluşturulmak istenen bir altlık var. İkincisi, o devir Kemal Kılıçdaroğlu mahkemelerle ilgili çok berbat açıklamalar yaptı. Türkiye’deki yargılamanın gayri yasal olduğunu, o gece suçüstü yakalanmış darbecilerin yargılandığı mahkemeleri bile gayri yasal ilan etti. Savcıları ‘satılmış savcılar, satılmış hakimler’ sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı sistemini tartışmaya açtı. Bütün bu telaffuzlar aslında Türkiye’nin milletlerarası alanda yalnızlaştırılması, tecrit edilmesi, Türkiye’deki hukuk sisteminin meşruiyetinin yara görmesine yer hazırladı. Bu çalışmalarıyla da AİHM’e dönük bir altlık oluşturmayı amaçladılar. Pekala bunun ismi muhalefet midir? Muhalefet, ‘Türkiye’de mal ve can güvenliği yok’ diyerek, aslında milletlerarası alanda Türkiye’ye karşı uygulanan tecrit, Türkiye’nin tam bağımsızlık gayretine karşı uygulanan o tecrit siyasetinin bir aparatı ve kesimi haline geldi” dedi.

Karar