Gazeteci Mehmet Ali Tekin geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. 65 yaşında hayata gözlerini yuman Gerçek Hayat mecmuası müellifi Mehmet Ali Tekin’in cenazesi bugün ikindi namazına müteakip Fatih Camii’nden kalkacak.
MEHMET ALİ TEKİN KİMDİR?
Gazeteci-yazar Mehmet Ali Tekin 1955’te Konya’da doğdu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun olan Tekin, 1990 yılından itibaren bir küme arkadaşıyla Tevhid mecmuasını çıkardı. 1992 yılında iki ay Bosna Hersek’te gazeteci olarak bulundu. 1993 yılında yayımlanmaya başlayan Selam gazetesinin 1995 yılından itibaren sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. 1996 yılında Selam gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü olarak hakkında yirmi beş dava açıldı. Bir yazıdan ötürü bir yıl mahpus cezası aldı. Cezası 1999 yılında çıkarılan bir kanunla ertelendi.
SELAM-TEVHİD KUMPASI NEDENİYLE BİR PERIYOT CEZAEVİNDE KALDI
28 Şubat yargısının, Selam Gazetesi çalışanlarına yönelik operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanan Tekin, 5 yıllık yargılama sonucunda, Tevhid Selam Terör Örgütü’nün önderi olmakla itham edildi. 29 Temmuz 2005’te 6 yıl 3 ay mahpusa mahkûm edildi. İnfaz yasası gereği tutukluluk sürecinde 5 yıl cezaevinde kaldığı için tahliye edildi.
2013 Mart ayında FETÖ şüphelisi hakimlerin tekrar verdiği mahkûmiyet cezası sonucu 15 Temmuz 2016’da Metris cezaevine konuldu. Lakin tekrar yargılama sonucunda 17 Ocak 2017 Salı günü tahliye edildi. Tahliye olduktan sonra Gerçek Hayat Dergisi’nde ve çeşitli mecralarda yazmaya başladı.
NASIL MAKSADA ALINDIKLARINI KENDİSİ ANLATMIŞTI
Gerçek Hayat mecmuasında yaşadığı karanlık günleri anlatan Tekin nasıl gaye alındıklarını şu biçimde özetlemişti;
“Biz 1990 Ocak ayından, 1992 Aralık ayına kadar Tevhid mecmuasını haftalık olarak çıkarttık. Bu süreç içerisinde vakit zaman Fetullah Gülen ve o yapının zihin dünyasıyla ilgili yayınlar yapıyorduk. Bunlarla birinci gayretimiz o yıllarda başladı. Daha sonra 93 yılında Selam gazetesini çıkartmaya başladık. Sükûti Memioğlu isimli müellifimiz 31 Ağustos 1997 tarihinde “Din ve devlet ortasında Fethullah Gülen” başlıklı bir yazı dizisi hazırladı. O yazı dizisinde Gülen örgütüyle ilgili eleştirdiğimiz her şey vardı. Devletin çeşitli kademelerinde yaptıkları çalışmalardan bahsediliyordu. Oraya ne amaçla girdiklerini deşifre eden bir yazı dizisiydi. O periyotlarda yaptığımız yayınlardan hakkımda 34 dava açılmıştı. Duruşmaya gitmekten gazeteye uğrayamıyordum. Ancak olağan hukuksal yollardan üzerimize hata isnat edecekleri bir şey bulamadılar. İşte o vakit bu kumpası uydurdular.
BAŞARILI OLSA ÖLDÜRÜRLERDİ
Savcının 6-7 aylık mühlet zarfında bir iddianame hazırladı. İddianamede İran’dan beslenen terör örgütü olduğumuzu ve Ankara’dakilerin siyasi kanat, bizim ise kültürel kanat olduğumuz tez edildi. Hukuksal yollarla bir destek bulamadıkları ve bir evvelki senaryoları çöktüğü için en son bu yola başvurdular. Bana da örgüt üyeliği cürmünden ceza verdiler. O periyotlar Fetullahçı oldukları aklımıza gelmiyordu. Savunmalarımızda “karanlık güçler ve derin devlet yapılanması bize kumpas kurdu” diyorduk. 2005 yılında duruşma heyeti bana örgüt üyeliği cezasını az bularak örgüt liderliği cezası verilmesini istedi. Topluma kazandırma maddesinden da yararlandırdı. Cezaevinde yatma müddetim dolduğu için tahliye edildim. Dışarı çıktıktan sonra Yargıtay’a müracaat ederek şahsen uğraştım. Ancak her çaldığım kapıda artık Fetullah’ın savcı ve yargıçları çıkıyordu. Şayet darbe teşebbüsü muvaffakiyete ulaşmış olsaydı muhtemelen öldürülecekler listesindeydim.”
Karar
