Türkiye’nin AİHM kararını uygulamaması gerekçesiyle Avrupa Kurulu tarafından başlatılan ihlal prosedürü, komite’nin bir dizi ikaz ve kararının akabinde geldi.
Komite, Türkiye’yi kararın uygulanması için tekraren uyardı ve görüşünü bildirmesi için mühlet tanıdı. Türkiye ise ihlale neden olan tutukluluk halinin 18 Şubat 2020 tarihinde sonlandığını ve Kavala’nın şu anda öbür bir cürümden tutuklandığını savundu.
AİHM’in Kavala’nın özgür bırakılmasına dair kararı gerçekleşene kadar Türkiye, Konsey’de giderek artan yaptırımlarla karşılaşacak. Bu yaptırımlar ortasında Konsey’in birtakım organlarında Türkiye’nin oy hakkının elinden alınması, Konsey’deki atamalarda uygulanan kotaların Türkiye’ye aleyhine kısıtlanması, diplomatik bağlantıların alt seviyeye düşürülmesi üzere bir dizi tedbir bulunuyor.
DIŞİŞLERİ AVRUPA KURULU’NA KARŞILIK VERDİ
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi bugün (2 Aralık 2021) ülkemizin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti konusunu AİHM’e havale etme niyetini içeren bildirimde bulunmuştur. Ülkemizde devam eden yargı sürecine hürmet prensibi uyarınca, Avrupa Konseyi’ni bağımsız yargıya müdahale niteliği taşıyacak bu kararın devamını getirmekten kaçınmaya davet ediyoruz. Başta Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yürütülen yargı sürecine hürmet ve inanç duymalıdır. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının şuurundadır. Bu yıl içinde 128, bugüne kadar ise toplam 3674 AİHM kararı tarafımızdan uygulanmıştır” denildi.
“KAVALA KARARININ GÜNDEMDE TUTULMASI TUTARSIZLIK”
AİHM’de, Kavala kararından daha eski olan ve öteki ülkeler hakkında ve hususlarda da uygulanmayan kararların olduğunun belirtildiği açıklamada, “AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde hala çok sayıda karar bulunmaktadır. Kavala kararından daha eski olan ve diğer ülkeler hakkında ve hususlarda da uygulanmayan kararlar varken, bilhassa Kavala kararının daima olarak gündemde tutulmasını tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz.
Avrupa İnsan Hakları Kontratı sistemindeki mevcut düzeneklerin türel ve adil bir anlayışa nazaran değil de, siyasi mülahazalar üzerinden makul ülkeler aleyhinde işletilmesi her şeyden evvel Avrupa Konseyi’nin kendi prestijini zedelemektedir. Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi, insan hakları sisteminin aktifliğini sürdürmek istiyorsa tarafgir ve seçici tavrını bırakıp, AİHM kararlarının uygulanmasını tüm üye ülkeler tarafından tarafsız bir yaklaşımla ele almalıdır” sözleri yer aldı.
Karar
