Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul’da “Doğu Türkistan Sahipsiz Değil” sloganıyla düzenlenen “Doğu Türkistan Uluslar ve Memleketler arası Farkındanlık Toplantısı’na” katıldı.

Toplantıda Gelecek Partisi yetkililerinin yanı sıra Uygur kanaat liderleri yer aldı.

Burada konuşan Davutoğlu, Urumçi’de beşerler “Selamun aleyküm” demekten bile korkar hale geldiklerine değinerek, “Biz hürüz, İstanbul’da başımız dik dolaşıyoruz fakat Doğu Türkistan’da başlar eğikken canımız yanıyor” dedi.

“Biz bu soruna yüreğimizde yanan atayurdu ateşi ile yabancı değiliz. Uygur kardeşlerimizin yuvasına düşen her ateş Anadolu’da da herkesin yuvasına düşmüştür. Bu çabayı vermek insani bir sorumluluktur” tabirlerini kullandı.

“ERDOĞAN SESSİZ VE HADİSELERİ GÖZLEMCİ OLARAK BİLE İZLEMİYOR”

Kaşgar’a giden tek Türk siyasetçi olduğuna değinen Davutoğlu, “2009’da Urumçi’de taarruzlar olduğunda o vakit en sert yansıları vermiş, Çin’le münasebetleri kesmeden 2010’da Cumhuriyet bayramımızı Urumçi’de kutlamıştık. Bugün gelen haberler o genlerden daha acı. O günlerde de katliamlar vardı ancak en azından aile mahremiyeti yok edilmemişti. O günlerde şehitlerimiz vardı fakat bir toplama kampı gerçeğiyle karşı karşıya değillerdi. Bugün tablo her zamankinden daha acıdı” halinde konuştu.

2009’da Türkiye’nin Çin’e reaksiyon gösterdiğini, o periyot başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan Çin’i soykırımla suçladığını hatırlatan Davutoğlu, “Şimdi sessiz. Vakaları gözlemci olarak bile izlemekten kaçınıyor. Lakin 83 milyonun gönlünde bugün Urumçi, Kaşgar, Yarkent vardır. Konya bizim için ne kadar azizse Kaşgar da o kadar azizdir” dedi.

PERİNÇEK VE BAHÇELİ’YE TENKİT

İsim vermeden Vatan Partisi Genel Lideri Doğu Perinçek’i eleştiren Davutoğlu, “O esasen sahibinin sesi olarak Uygurlara yönelik bütün bu katliamların savunuculuğunu yapıyor. Fakat AK Parti ve MHP’ye, mazlumların sesi olduğunu söyleyen Sayın Erdoğan’a ve 50 yıllık geleceğin sözcüsü olduğunu söyleyen Sayın Bahçeli’ye bir çift kelamım olur. Her ikisini de tanırım ve bu partilere gönül vermiş olanlara da hürmet duyarım”‘ sözlerini kullandı.

“TBMM’NİN RED KARARI YÜZ KARASI”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Doğu Türkistan özel oturumuyla toplanması ve bütün partilerin ortak imzasıyla bir bildirinin kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, yaşananların Avrupa Parlamentosu tarafından kınandığını ve bir ortak bildiri yayınlandığına dikkati çekti.

Geçtiğimiz yıl TBMM’ye sunulan bir teklifin AK Parti’nin red, MHP’nin ise çekimser oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Gelecek Partisi önderi, bu durumu “yüz karası” olarak nitelendirdi.

“ORTAK ÇIKARLARIN BEDELİNİ UYGUR KARDEŞLERİMİZ ÖDEMESİN”

Çin’in Doğu Türkistan problemine stratejik olarak yaklaştığını ve bölgeyi Türk ve İslam kimliğinden arındırarak Uygurları azınlığa düşürmek istediğini söz eden Davutoğlu, “Yüreğimi yakan bir acıdır oradan gelecek swap kredilerine ve küçük bir ekip menfaatlere dört gözle bakıyorlar. Şu da bilinsin ki onur sahibi milletler için onurları kelam konusu olduğunda bunun hiçbir bedeli olamaz ve hassaten Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler parayla değil yürekleriyle karar verirler. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yanlış siyasetleri sebebiyle yalnızca 1 yıl içinde kaybedilen 120 milyar doların karşılığında Çin’den gelecek 3-5 kuruşa bakmayın. Kaldı ki Çin’le dış ticaretimiz 24 milyar dolar. Bunun 22 milyar doları Çin’den Türkiye’ye ithalat. Bizim Çin’e sattığımız 2 milyar dolar. Çin daha çok kaybedecek. Kâfi ki onurlu bir formda oturun. Çin’le ortak çıkar etrafında görüşün ancak bu ortak çıkarın bedelini Doğu Türkistan’daki Uygur kardeşlerimiz ödemesin” biçiminde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN İMZASI YOKSA BUNUN HESABINI BİRİLERİ VERMELİ”

BM’nin Uygurlarla ilgili bildirisine Bulgaristan’ın imza attığını vurgulayan Davutoğlu, “40 yıl evvel Bulgaristan’da Türkçe yasaklanmıştı. İslami kimlik tasfiye edilmeye çalışılıyordu. Sünnet yasaklanmıştı. Bugün Doğu Türkistan’da olduğu üzere. Artık o Bulgaristan çağdaş, insan haklarına saygılı bir ülke haline geldi ve o metne imza atıyor. Lakin o gün Bulgaristan’daki Türklerin hakkını savunan ve bugün Naim Süleymanoğlu ile onur duyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti o dokümana imza atmıyorsa bunun hesabını birileri vermeli” dedi.

“PEKİN’DEKİ BÜYÜKELÇİ HER AY DOĞU TÜRKİSTAN’A GİTMELİ”

Pekin’deki Türkiye büyükelçisinin ayda en az bir defa Doğu Türkistan’a gidip durumu rapor etmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, “Ankara’daki Çin büyükelçisi de istediği yere gidebiliyor. Çin’deki büyükelçimiz de Pekin’de oturmamalı ve Urumçi’ye, Kaşgar’a, Hotan’a, Turfan’a, Yarkent’e gitmelidir. Lakin kulağımıza gelen bilgiler Çin’deki büyükelçiliğimizin Çinlilere emlak satışıyla daha çok ilgilendiği tarafında. Bu utanç vesilesidir. Türk büyükelçileri evvel Türkiye Cumhuriyeti’nin sonra da gönüldaşlarımızın, soydaşlarımızın, dindaşlarımızın onurunu korumakla yükümlüdür” tabirlerini kullandı.

“TÜRKİYE DERHAL TÜRK KONSEYİ’Nİ TOPLANTIYA ÇAĞIRMALIDIR”

Türkiye’nin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile temasa geçip Çin baskısı nedeniyle kaçan Uygurlara BM himayesi talep etmesi gerektiğini savunan Davutoğlu şunları söyledi:

Şayet bir gün rabbimin huzuruna çıktığımda ‘hanende ne var’ diye sorarlarsa, İsa Yusuf Alptekin’in ismine, ondan çocuk yaşta duyduğum Kaşgar destanının ismine, o mazlum Uygur kardeşlerimizi Türkiye’ye getirme onurunu taşıyan bir Dışişleri Bakanı olmam dolayısıyıla ‘bu var’ derim. O vakit da Çin’le münasebetlerimiz kıymetliydi ve hiçbir düşünce yaşamadık. Bugün içine düştükleri ekonomik kriz bataklığından kendilerini Çin’in çıkaracağını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bir gün Türkiye bu bataktan kurtulacaksa o da bu milletin iradesi, kararı, fedakarlıklarıyla olacaktır, Çin’in himmetiyle değil.

Türkiye derhal Türk Kurulu’nu toplantıya çağırmalıdır. Türk kültürünün en büyük varlığı Türk lisanıdır. Onun sahibi Kaşgarlı Mahmut’un mezarı işgal altında. Yusuf Has Hacib’in mezarı da oradadır. İmam Maturidi orada doğdu. Derhal İslam İşbirliği Teşkilatı İcra Komitesi de toplantıya çağırılmalıdır.

KARAR TÜRKİYE’NİN BİLDİRİDE İMZASININ OLMAMASINI MANŞETE TAŞIMIŞTI 

Çin’in yıllardır sürdürdüğü vahşet siyasetlerini Müslüman başşehirler utangaç yaklaşımla izlerken Batı’dan sistemli soykırıma karşı bir adım daha gelmişti. Almanya, ABD, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Haiti, Monako ile Honduras’ın da bulunduğu 39 ülke, toplama kamplarında zorla tutulan Uygurların özgür bırakılmasını istemişti. Fakat listede Arnavutluk ve Bosna Hersek dışında Türkiye de dahil öteki Müslüman ülkelerin yer almaması reaksiyon çekmişti.

Karar