Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı’nın da Pelikan diye bir yapılanmaya işret ettiğini söyleyerek, “Mesele artık Davutoğlu problemi olmaktan çoktan çıktı, bu bir devlet meselesidir” dedi.
Pelikan belgesinde ismi geçenlerin, katkıda bulunanların hepsinin geçmiş bağlarının ortaya çıkacağını belirten Davutoğlu, “Ben 4 yıldır sabrediyorum bu kadar ağır hakaretlere. Artık neden bunları konuşma muhtaçlığı hissettiler? Hiç telaşa kapılmasınlar. Telaş ve panik piyonlarda ortaya çıkmışsa sahipsiz kaldıklarının işaretidir. Kendilerine yeni sahip arıyorlar ya da eski sahiplerine ‘bize sahip çıkın’ diyorlar” sözlerini kullandı.
Gökhan Özbek’in YouTube’da yayınlanan ‘3 Derece’ programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu şunları söyledi:
Beşerler şunu artık fark etti, var olan statüko artık Türkiye’nin taleplerini karşılamıyor. Bu durum, yeni partilerin önünü açmıştır. Biz toplumsal talebe dayalı yeni bir filizlenmeyiz.
Tarih, bu türlü bir dehşet ortamı içerisinde endişe duvarını aşan parti olarak yazacak Gelecek Partisi’ni.
Toplumun ruhsal olarak rahat yanıt veremediği devirlerde anketler aldatıcıdır. Bilhassa de korona yüzünden anketlerin telefonla yapıldığı bu periyotta iktidarın direkt maksat aldığı Gelecek Partisi üzere partilere “oy vereceğim” demenin bir zorluğu var.
Bugün Türkiye’de yolsuzluk diye tanımlanan şey olağanlaştı. Siz bugün Türkiye’de yolsuzluk operasyonu diye bir şey duyuyor musunuz?
Beşerler gereksinim hissetmezse neden bedel ödeyecekleri bir siyasi partiye gelsinler? En büyük anket, bugün Gelecek Partisi’ne katılan kitlelerdir.
“AK PARTİ’DE 90’LI YILLARIN VESAYETİ VAR”
Dışarıdan bir vesayete direnirsiniz. Lakin içeriden ve yasallaşmış bir vesayetten daha tehlikelisi yoktur. Bugün AK Parti üzerinde 90’lı yılların aktörlerinin hepsinin oluşturduğu bir vesayet var.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi antidemokratik bir ortam oluşturmuş ve ekonomik sorunlarla birlikte karamsar bir ortam oluşturmuştur. Lakin tahlil eski sistemler de değildir. Tahlil sembolik temsili yüksek tarafsız bir Cumhurbaşkanı ve güçlü bir Başbakan.
Bugün Cumhurbaşkanı ile görüşebilsem ona tavsiye şu olurdu, ne olur şu 2.5 seneyi iyi değerlendirin ve 20 sene sonra bu ülkenin nasıl bir ülke olacağını bir kere tasavvur edin. Gelin daima birlikte parlamenter sistemi inşa edelim.
“KILIÇDAROĞLU BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNDA DEĞERLİ BİR UZAKLIK KAT ETTİ”
Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü probleminde kıymetli aralıklar kat etti. Bu saatten sonra birinin CHP ismine başörtüsü yasağını savunması gerçek irtica olur. Bu artık dönülmeyen bir noktadır. CHP’lilerin çok şeyden sonra bu türlü bir talepte bulunacağı kanaatinde değilim.
“PERİNÇEK’E SES ÇIKARAMAYANLAR ÖZEL’E REAKSİYON GÖSTERDİ”
Doğu Perinçek, Sayın Erdoğan için Kaddafi ve Saddam üzeredir gibi bir kelam sarf etti. Türkiye’de seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’nı sonları muhakkak olan Saddam ve Kaddafi’ye benzeten Doğu Perinçek’e hiçbir AK Partili bir şey söylemedi.
Perinçek tarafından Cumhurbaşkanı’na yapılan Kaddafi ve Saddam benzetmesi, “diktatör” benzetmesinden bence daha ağır bir sözdür. Zira bir halde örtülü bir tehdit de var, sonları itibariyle.
DEMİRTAŞ VE KAVALA AÇIKLAMASI
Demirtaş ve Kavala davasındaki temel sorun öncelikle tutuklu yargılama konusundaki bu inat ve insanların mahkeme önünde bir karara ulaşmadan içeride tutuklu kalmasıdır.
Bu can bu tendeyken vermem dediğiniz Rahip Brunson ve Deniz Yücel ABD’nin ve Almanya’nın talebiyle özgür kalabiliyor, içeride misal suçlamalarla olan birisi tutuklu yargılamayla tutulabiliyor. Bu da hukukun ne kadar vahim bir noktaya geldiğinin işaretidir.
Bizim iktidarımızda hiç kimse istisnai durumlar dışında tutuklu yargılanmayacak, mahkemeye en kısa müddette çıkacak, çıkmaması durumunda da karar verilene dek özgürlüğünü kaybetmeyecek. Yaklaşımımız bu.
“İLLİYET BAĞI OLMADAN OBURU HATALI GÖRÜLEMEZ”
Bir hata bir şahsa aitse direkt bir illiyet bağı olmadıkça diğer bir bireyle irtibatlandırılamaz. KHK konusunun en değerli açmazlarından birisi şudur, birisi FETÖ üyesi olarak tespit ediliyor, onun 7 sülalesi de o cürmün parçasıymış üzere muameleye maruz kalıyor.
Bir kişi suça direkt bulaşmamış ve delillendirilmemiş ise idari bir kararla onların cezalandırılmasının önüne geçeceğiz.
Cumhurbaşkanı’na 2018’de söyledim, bir şirket FETÖ irtibatlı bir şirketse bunu hazineye devredin, kayyum atayarak öteki rant alanları oluşturulmasın. Biri ortaksa, öbür ortakları FETÖ üyesi değilse mülkiyet hukukunu ortadan kaldıracak uygulamalardan kaçının.
Kriterleri net koyun, birini yalnızca FETÖ okullarından mezun oldu diye devletten ihraç ediyorsunuz lakin kendi damadınız FETÖ okulu mezunu ve bakanlık yaptı.
Biri FETÖ’nün kıymetli isimlerinden birinin kardeşi diye ceza görüyor, emsal bir bahiste öbür biri büyükelçi atanıyor. Bu kamu vicdanını rahatsız eder.
“HİÇBİR YAPININ DEVLET İÇİNDE YAPILANMASINA MÜSAADE VERMEYİZ”
Aldatılmak üzere bir şey ülkenin Başbakanı için geçerliyse, sıradan vatandaş da bu türlü bir insani zaafı gösterebilir.
Ben İslam’ı özgürleştirici bir din olarak benimsedim ve savundum. Aklımı ve vicdanımı ipotek altına alacak, Hazreti Peygambere, Hazreti Ömer’e gösterilmeyen saygıyı şu dini öndere, şu siyasi öndere gösterecek bir yapının içinde olmam.
Hiçbir seküler, dini ya da etnik yapının devlet içinde yargı içinde örgütlenmesine asla müsaade vermeyiz, hepsini dağıtırız. Kamuda vazife yapan herkes tek başına kamuya hizmet eder. Kollektif kimliklerin tümünü kamudan kaldırırız.
Ehliyet ve liyakat ögelerini getiririz. Şu benim yakınım, şu benim ailemden, şu benim vakfımdan, şu benim bölgemden diye devletin içinde paralel örgüt network eforları kurmanın önüne geçeriz.
Darbelere karışmış, cürüm ögesi içeren herkes için en ağır cezaları veririz lakin yalnızca kuşku yahut akrabalık bağları yüzünden verilen cezaları geçersiz sayar, mağduriyetleri tümüyle ortadan kaldırırız.
Beraat eden bir vatandaşı idari kararla cezalandırmak adaletsizliktir. Beraat, idari kararın ortadan kalkmasıdır. Lakin bir network oluşturma eforuna girdiğinde ivedilikle gereken önlemi almak gerekir.
Hedefimiz Gelecek Partisi’ni kurumsallaştırmak ve bir marka haline getirmek.
O denli bir kurumsallaşma yapacaksınız ki partiniz yüz yıllarca yaşayacak. Bir şahsa ilişkin olmayacak, kimliği anonim olacak. Bir seçim kaybetti diye tarihe gömülmeyecek, kazandı diye de güç yozlaşması yaşamayacak.
Adalet Bakanı’nın imalı biçimde, iktidarda olan kimi oburlarının da açık biçimde söylediği üzere Pelikan diye bir yapılanma var. Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı bunu imaen de söyledi ve hukuk içindeki bu türlü bir yapılanmaya işaret etti
“PELİKAN ARTIK DEVLETİN MESELESİDİR”
Pelikan problemi artık Davutoğlu sorunu olmaktan çoktan çıktı, bu bir devlet sıkıntısıdır. Devletin içinde bir network Türkiye’de hukuku katletti, yolsuzluklara yer hazırlayacak münasebetler ağı kurdu. Bunlar olağan ki konuşulacak, tez etmesinler.
Pelikan üzere yapılar geçmişte de oldu. Bu yapıların piyonları vardır, bu yapıların bir de görünen sahipleri vardır. Finanse edenler, teşvik edenler… Bir de görünmeyen sahipleri vardır. Bugün piyonlar bağırmaya başlamışsa, onlar piyon, ben onlarla niçin uğraşayım.
Piyonlar bağırmaya başlamışsa bir telaş var, bir panik var demektir. Hamilerini kaybetme kaygısıyla piyonların bağırdığı ortamda sükunetle beklemek gerekir. Niçin bağırıyorlar bunlar?
Bir defa şunu kabul etmiş oluyorlar. Evet “Pelikan” denen yapı biziz diyorlar. Dava edin diyorlar ya, evvelce sahip çıkmıyorlardı. İleri bir basamaktır bu. Kabullendiler. Dava edin dediklerine nazaran kriminolojik bir sorun olabileceğini de kabullenmiş oldular.
Bugün bu piyonlar aslında bana meydan okumuyorlar. Bir defa şunu kabul etmiş oluyorlar. Temel hitap nereye biliyor musunuz? Onları bir piyon olarak kullananlara sesleniyorlar. Onlara sesleniyorlar, bize seslenmiyorlar.
Hitabın kime olduğunu, biraz satır ortalarını okursanız demeye çalışıyorlar ki biz sizin için çok fedakarlık yaptık, bakın geçmişte şu savları, hakaretleri iftiraları da attık bize sahip çıkın. Bu bir telaş sözüdür.
“HAKARETLERE 4 YILDIR SABREDİYORUM”
Pelikan evrakında ismi geçenlerin, katkıda bulunanların hepsinin geçmiş ilgileri ortaya çıkar. Sabretmek lazım, o denli telaşla, panikle olmaz bu işler. Ben 4 yıldır sabrediyorum bu kadar ağır hakaretlere.
Artık neden bunları konuşma gereksinimi hissettiler? Hiç telaşa kapılmasınlar. Telaş ve panik piyonlarda ortaya çıkmışsa sahipsiz kaldıklarının işaretidir. Kendilerine yeni sahip arıyorlar ya da eski sahiplerine “bize sahip çıkın” diyorlar.
Evvel Adalet Bakanı başta olmak üzere kendilerine bugünkü sistem içinden tenkit yöneltenlerle bir konuşsunlar halletsinler sıkıntılarını, biz ayrıyeten bunları kıymetlendiririz.
Karar
