Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 6 yıl sonra başlatılan ‘Kobani eylemleri’ soruşturmasına ait olarak yaptığı değerlendirmede, “Burada yapılmak istenen şey, HDP içinde son dönemde terörle ara koyma gayretlerine karşı bir operasyon bu. HDP içinde birçok faktör var ancak haberdar olduğum kadarıyla HDP içinde terörle ara koyma konusunda önemli bir efor var. Mithat Sancar bir akademisyendir, üniversitelerde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz’deki milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu’daki terörize edilmiş HDP bloku ortasına sıkıştırmak” diye konuştu. 

Davutoğlu, Sevecen Payzın’ın sunduğu Kelamı Var programına konuk oldu. 

Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları söyle:

“SEÇMENİN İRADESİNİ YOK SAYANLAR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR”

“Doğu ve Güneydoğu’daki seçmen kendi siyasi tercihleri konusunda kayyım atamaları konusunda boğuluyor. En başından itibaren kayyım atamalarına karşı çıktım, Başbakan’ken de bu cins teklifler geldi terörle çabayı yürütürken. Artık de söylüyorum burada bir partiyle siyasi bir gayret veririm, rakiplerinizin özgürlük alanını ve seçmenin siyasi tercihlerini daraltmamalısınız. o bölgedeki seçmenin iradesini ipotek altına almak. Ayhan Bilgeni hepimiz biliriz, örgüte yakın olmadığını herkes bilir. Doğu ve Güneydoğu seçmeninin iradesi yok sayılarak terör örgütünün propagandasına açık hale getiriliyor, ekmeğine yağ sürülüyor. 

Oy veriyorsa seçmen ve belediye lideri misyondan alınıyorsa, oy vermenini bi yararı yok diye düşünüyor. Bir hata ögesi varsa seçime girmeden, YSK müsaade vermeden evvel yap. Fakat müsaade veriyorsun, 6 yıl evvelki belgeyi açıyorsun. ‘Kime oy verirsen ver, ben senin oyunu ipotek altına alırım’ diyorsun. Seçmenin devlete ve demokrasiye aidiyetini zayıflatırsınız bu türlü. Bizim varlığımız bu seçmene hayat, nefes alma alanı sağlıyor. 

6-7 Ekim hadiselerinde ben 40 günlük Başbakandım. 1 Ekim’de Sayın Cumhurbaşkanı bırakırken, iki mevzuyu size bırakıyorum dedi. Biri FETÖ’yle uğraş, ikincisi tahlil süreci. Cumhurbaşkanı tahlil sürecine sahip çıkmadı. 

“DEMİRTAŞ’A NE OLURSA OLSUN KAMU TERTIBINDEN VAZGEÇMEM DEDİM”

Biz hazırlıkları sürdürürken Demirtaş’la yaptığımız görüşmelerde kendisine, “Ne olursa olsun kamu tertibinden taviz vermem, bütün kışkırtıcı açıklamalarınızı geri çekeceksiniz, tahlil sürecinin devam etmesini istiyorsanız kanun dışı hareketlerinize son vereceksiniz” dedim. Bozuk bir kamu tertibi devralmıştım, bıraktığımda Başbakanlığımda hiçbir yerde hendek barikat kalmamıştı. 

Seçilmiş otoriteye karşı bir hal içine girilmedi fakat kamu nizamına bozanlara karşı da en sert çabayı verdik.

“KOBANİ HADISELERINI ÇIKARANLAR TERÖRİSTLERDİR”

Kobani vakalarını çıkaranlar terör örgütü üyeleridir. Bu mevzuda artık benim tutuklamalara karşı çıkışım Kobani hadiselerini çıkaranlara mazeret teşkil etmez. Bu türlü bir belge 6 sene bekletilip seçilmiş belediye liderlerine milletvekillerine yönelik operasyona dönüşürse bu operasyonu yapanların karşısında dimdik dururum. Bu ülke demokratik hukuk devletidir. 

“KÜRT VATANDAŞLARIMIZ ÜZERİNDEKİ KISKAÇ KALKMALI”

Ben vakit devlet otoritesi demedim daima kamu sistemi dedim, hepimizin sistemidir. Kürt vatandaşımızın üzerindeki kıskaç kalkmalı. Bu iktidar her kürt potansiyel teröristtir muamelesine maruz kalan kürdün aidiyet bağı zayıflar. Ben Ayhan beyefendisi tanırım. altan beyefendisi tanırım, ikisini eşini de gerim geçmiş olsun dedim. geçmiş siyasi hayatlarında  

“MİTHAT SANCAR DA AYYAN BİLGEN DE TERÖRİST DEĞİLDİR”

Kürt vatandaşlarımızın, siyasetçilerinin hepsi terörize edilmek mi isteniyor? Burada yapılmak istenen şey, HDP içinde son devirde bence sağlıklı bir tartışma olan terörle aralık koyma gayretlerine karşı bir operasyon bu. HDP içinde birçok faktör var fakat haberdar olduğum kadarıyla HDP içinde terörle aralık koyma konusunda önemli bir gayret var. Mithat Sancar bir akademisyendir, üniversitelerde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz’deki milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu’daki terörize edilmiş HDP bloku ortasına sıkıştırmak istiyorlar. Yapılmak istenen; ‘hepiniz teröristsiniz’. Hepsini bir sepete koymak, Türkiye’deki demokratik siyasete büyük bir darbe vurmaktır. Devleti yönetenler olarak iki yüzlülüktür bu. Benim için Mithat Sancar da Ayhan Bilgen de Altan Tan da terörist değildir, tanırım bu insanları, yapılan yanlıştır. Ancak o tweetler bile terör hareketiyse, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkması için talimat verenler hesap versinler, teröristi televizyona çıkarıp açık bir terör propagandasına alet ettiniz. 

Şu an bu devletin başında olup tüm bu soruları bilme imkanım olsaydı bu soruların bana yöneltilmesi çok yanlışsız olurdu ancak Türkiye’de rastgele bir soruda yani ‘Ekonomide durum niçin böyle’ diye sorsaydınız bunun üzere; hani üniversite imtihanlarında şıklar olur ya A, B, C, D bir de E şıkkı olur olur hepsi birden denir. Hepsi birden derdim hem bu soruya hem de iktisat sorusuna.

“BİZ BU İKTİDARIN DENKLEMLERİNİ BOZUYORUZ”

Son atılan adımlarda direkt maksat biziz. Cumhurbaşkanı toplumu kutuplaştırarak kendi tarafını konsolide etmeye çalışıyor. Bu konsolidasyonun devam etmesi iktidarını sağlıyor. Biz bu konsolidasyonu bozan unsuruz. Biz bu iktidarın denklemini bozuyoruz.

“FETÖ OKULLARINDA YETİŞENLER BUGÜN DEVLETİN EN YÜKSEK MAKAMLARINDA”

“En açık söylemek gerekirse bunlar kendilerini o denli kamufle eden bir yapı ki ‘tamamıyla temizlendi’ demek çok sıkıntı. Lakin uğraş ederken demokratik hukuk devleti kuralları içinde çaba edeceksiniz. Kanun kararında kararname ile ispat edilmemiş sonra beraat etmiş o kadar çok insan var ki. Türkiye’de sıradan bir memur, bu çetenin sıradan bir toplantısına gitmişse ve vakitle bu tespit edilmişse dışarı atıldı ve bütün yakınları da devletin dışına gitti. Ardahan’dan dönüyorum Kars’ta Susuz’da. Birisi geldi yanında çocukla, dede-torun. Şimdi örgüt kontağı tespit edilmeyen oğlu o sırada vazifeli olduğu için cezalandırılmış. Bütün akrabaları da işten atılmış. ‘Sayın başbakanım bu çocuğu biz nasıl besleyeceğiz’ diyor. Şayet siz dört yıl içerisinde cürümlerin kişiselliği üzere en temel hukuk kuralını ihlal ederseniz olmaz. FETÖ okullarında okuduğu besbelli olan, bilinen, FETÖ okullarında yetişmiş beşerler bugün devletin en yüksek makamlarındalar. 15 Temmuz hadisesine karışmış insanların kardeşlerinin nerelerde hangi makamlarda olduklarını herkes biliyor.”

“AK PARTİ İLE İTTİFAK KELAM KONUSU DEĞİL”

“AK Parti ile ittifak kelam konusu değildir. AK Parti’nin tabanı benim tabanımızdır. Birebir formda MHP’nin, HDP’nin, CHP’nin de. Benim o tabanla bir kavgam yok. Onlar bana oy verdi zira. AK Parti tabanının hissiyatı benim hissiyatımdır. Onların sevindi sevindiğim, üzüldüğü üzüldüğümdür. AK Parti’nin yönetici takımları AK Parti’nin tabanının tüm bedellerinin örselenmesine sebep olmuştur. O tabanı istismar eden yönetici kadronun büyük çoğunluyla sorun var başta Cumhurbaşkanı olmak üzere.”

“ERDOĞAN BAHÇELİ’NİN ESİRİ OLDU”

“Sayın Bahçeli’nin hiç hükümette görünmemesine karşın isteyip de yaptıramadığı hiçbir şey yok. Gücünü ittifak anlayışından alıyor. Sayın Erdoğan kendini esir ettirdi. İttifak yasası çıktığı gün son uzun görüşmemi yaptım. Avrupa Birliği doruğuna gidecekti. Sayın Erdoğan’la Mart 2018’de Sayın Erdoğan’la görüştüm, “Sayın Cumhurbaşkanım Avrupalılarla soğuk savaşı bitirin, vize muafiyetini alın” dedim. Bu ittifak maddesiyle Ak Parti’nin tek başına iktidar periyodu bitecektir ve Türkiye yüzde elliye mahkum edilerek, küçük partilere esir edilen büyük partilerin devri başlayacaktır dedim.”

“ERKEN SEÇİMİ IKTISAT BELİRLER”

“Bu ittifakın çatlama teamülü çok yüksek. Şayet bir iktidar iki yıllık cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde kişi başına düşen ulusal geliri 8 bin 400 dolara düşürmüşse erken seçimin bahtını ne Bahçeli belirler ne Erdoğan. ekonomi belirler. “

“ERDOĞAN İLE PERİNÇEK ‘OTORİTER REJİM’DE BİRLEŞİYOR”

“Sayın Perinçek ile Sayın Erdoğan’ın buluştuğu yer neresi? Otoriter rejim. Zira sayın Perinçek 60’lı yıllardaki marksist hülyalarını Erdoğan üzerinden gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Erdoğan ise kendi demokratik sonları daralan şeyi Çin modeli üzerinden gerçekleşeceğini düşünüyor.”

“BAHÇELİ VE ERDOĞAN ÇİN’İN UYGUR ZULMUNE NEDEN SES ÇIKARMIYOR?”

Iktisat bakanının Çin modeline atıfla ‘Demokrasi olmadan da kalkınma olur” dediği şeyde, rantın devlet tarafından dağıtıldığı bir iktisat, devletin de bir kişi bir zümre tarafından denetim edildiği ve herkesin ufak ufak pay aldığı bir sistem. Uygurlara yapılan zulme hangi milliyetçinin vicdanı el verir. Dünyada Çin’in Uygurlara yaptığı zulme ses çıkarmayan hiçbir ülke yok. Lakin Sayın Bahçeli’den hiç ses çıkmaz. Nasıl milliyetçilik bu? Sayın Erdoğan’dan ses çıkmaz, bu nasıl mazlumlara sahip çıkmak? Bugün “Libya’da Suriye’de mazlumlara sahip çıkıyoruz” diyorlar. Pekala Uygurlara neden sahip çıkmıyorlar. Zira birleştikleri şey otokrasi. 

Karar