, MHP başkanı Bahçeli’nin geçtiğimiz hafta küme toplantısında 2015’te gerçekleşen koalisyon görüşmeleriyle ilgili “Davutoğlu’nun söylediklerini açıklarsak insan içine çıkamaz” kelamlarına “2015’te Bahçeli’ye koalisyon seçenekleri sunduk, sunduğumuz tüm teklifleri reddetti. Türkiye ağır kurallardan geçiyor, elinizi taşın altına koyun dedik, ‘Hayır’ dedi” tabirleriyle reaksiyon gösterdi.

Erdoğan’ın başında bir kayyum idaresi olduğunu ileri süren , “Cumhurbaşkanı artık bu kazanımları koruyacak güçte değil, muktedir de değil. Görünüşte en güçlü o ancak o denli bir güç ki “aptal olma” diyenin karşısında sus pus oluyor, kendisine en ağır hakaretleri yapmış olanların meskenine gidip müsde alıyor” dedi.

“ŞU AN 28 ŞUBAT GELDİ”

Kanal 42’de Sümen Altı programının konuğu olan Davutoğlu, Erdoğan’ın vatandaşı “Ben gidersem 28 Şubat gelir” diye korkuttuğunu belirterek, “Halbuki şu anda 28 Şubat geldi. Televizyonlara iktidar müsdesiyle çıkan, iktidar ismine konuşanlara bakın. Bunların 28 Şubat sicillerine bakın” sözlerini kullandı.

Davutoğlu şunları söyledi:

“Dış mihrak” diyorlar ya, Soros’un Türkiye’deki uzantıları olan aktörler bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin fikir babası olarak dolaşıyorlar ortalıkta.

“TÜRKİYE’Yİ UYARIYORUM”

Tehlikeyi görüyorum, herkesi de uyarıyorum. Türkiye’yi evvel otoriter bir rejime dönüştürecek, akabinde 28 Şubat mantığıyla halkı ezmeye çalışacaklar. Biz bir alternatif oluşturmaya çalışıyoruz.

Cumhurbaşkanı artık bu kazanımları koruyacak güçte değil, muktedir de değil. Görünüşte en güçlü o lakin o denli bir güç ki “aptal olma” diyenin karşısında sus pus oluyor, kendisine en ağır hakaretleri yapmış olanların meskenine gidip müsde alıyor.

“KAYYUM İDARESİ VAR”

Bahçeli bugün ayar veriyor AK Parti’ye. Buradan AK Parti seçmenlerine, milletvekillerine sesleniyorum, bir titreyin kendinize gelin, “Nereye gidiyoruz?” diye sorun. Kim yönetim ediyor Türkiye’yi? Erdoğan mı, Bahçeli mi, Perinçek mi?

Bir kayyum idaresi var Erdoğan’ın başında. İstediği adımları atamaz. ABD’de kongrede “mal beyanı” diye evrak duruyor, “Halk Bankası” diye belge duruyor, Türkiye içinde birileri ikide bir Erdoğan’a güç gösteriyor, ayar veriyor, “bu ülkeyi biz yönetiyoruz” diyor.

“AK PARTİ VE MHP SEÇMENİ RAHATSIZ”

Hem AK Parti seçmeninde, hem MHP seçmeninde rahatsızlık var. MHP seçmeni iktidarın yolsuzluklarının yükünü taşımaktan rahatsız. AK Parti seçmeni de Bahçeli’nin saldırganlığından, otoriter devlet lisanının geri gelmesinden rahatsız.

“HALK AYDINLARDAN DAHA CESUR”

Koronavirüse yakalandığımda Bosna Hersek’ten, Sırbistan’dan duyunca aradılar, bildiri attılar, “geçmiş olsun” dediler. Konya’dan birlikte milletvekiliği yaptığım arkadaşlar aramaktan korktular. İnsan münasebetlerini bitirdiler. Ne olur birbirimizi arasak sorsak.

Açık söyleyeyim, sokaktaki vatandaş anlı ulu “kant önderlerinden”, “aydınlardan”, “entelektüellerden” çok daha yürekli.

“BAHÇELİ TÜM TEKLİFLERİ REDDETTİ”

Bahçeli’nin “HDP ile koalisyon kursunlar” diye kendi ağzından tabiri var. 2015’te Bahçeli’ye koalisyon seçenekleri sunduk, sunduğumuz tüm teklifleri reddetti. Türkiye ağır kurallardan geçiyor, elinizi taşın altına koyun dedik, “Hayır” dedi.

Koalisyon görüşmelerinde heyetimde olan Faruk Çelik çıktı ve “Sayın Bahçeli Cumhurbaşkanımıza ağır sözler kullandı ve Sayın Başbakanımız gerekli yanıtı kendisine verdi” dedi. Allah razı olsun, bu mevzuda tereddüt etmedi.

“DÖRDÜ DE ORADAYDI”

Artık vazife, o gün koalisyon görüşmelerinde heyetimizde olan Lütfi Elvan’a, Becerikli Ünal’a düşer. Bu söylediklerimde palavra varsa söylesinler, yoksa da şahitlik yapsınlar. Yeniden Naci Bostancı’ya vazife düşer, bir akademisyen dürüstlüğü içinde çıksın söylesin.

Dördü de oradaydı. Faruk beyefendi yaptı görevini. Birisi bana yalancı diyorsa ve benim arkadaşlarım -şimdi öteki yoldalar- doğruyu bildikleri halde söylemiyorlarsa, hakkımı helal etmem. Hamasetlerinin olmadığını gördüm, kendilerine hürmetleri varsa çıkarlar söylerler.

“BİRBİRLERİNE MUHTAÇLIKLARI VAR”

Bahçeli Erdoğan’a “Senin elinde Kuran, lisanında palavra, maksadında talan var” diyordu. Bu noktaya nasıl gelindi? Zira birbirilerine gereksinimleri var. Bahçeli MHP liderliğini Erdoğan’a borçlu. Erdoğan da Bahçeli’ye yetkileri elinde toplama noktasında bağlı.

Bu ne iştiraki biliyor musunuz? Bu vizyon paydaşlığı değil, ulusal iştirak da değil, yerli paydaşlık da değil. Bu, birbirine muhtaç olan ve gücü kaybettiklerinde halkın ortasına çıkmakta zorlanacak olan insanların iştiraki.

“ERDOĞAN’IN TEMASLARI BAHÇELİ’NİN SÜRPRİZİNE KARŞI”

Bakın benim şu anda elimde hiçbir güç yok lakin Seydişehir pazarındayım, Beyşehir sokağındayım, Karaman’dayım, Mardin’deydim, Midyat’taydım, Ardahan’daydım, Osmaniye’deydim, sokaktaydım. Bütün Türkiye’yi kuşatan bir demokrasi sorunu var. Bunu çözdüğümüzde birçok sorun çözülmüş olacak.

Erdoğan’ın son devirde siyasi ziyaretlerini artırması sanıldığı üzere Cumhur İttifakı’nı genişletmekle ilgili değil, Bahçeli ittifakla ilgili bir sürpriz yaptığında beklenen koalisyon ortaklarını hazırlama gayreti.

Karar