YUSUF ZİYA CÖMERT / KARAR

Partisinin genel merkezinde basın kuruluşlarının Ankara temsilcilerine konuşan Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptığı AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, hem izlenen dış siyaset, hem de demokrasi, özgürlükler ve haklar üzerinden sert eleştirdi. Davutoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basınla sohbette, Gelecek Partisi’ni neden kurduklarını anlatarak şunları söyledi:  

DEVLET KURUMLARININ İÇİ BOŞALTILDI

Türkiye’de iç sistemik bir zelzele yaşandı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Bab-ı Ali’nin kuruluşundan bu yana geçen 300 yıllık periyotta kurulan tüm devlet kurumlarının içi boşaltıldı. Hakikat uygulansaydı tahminen bu türlü olmazdı, fakat çok makus uygulanıyor mevcut sistem. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı yeni bir alternatif kurmaya gereksinim var. Erdoğan’ın yanında ehil ulusal takımlar yok. 

TÜRKİYE’DE OTOKRASİ YAŞAMAZ

Türkiye’de otokrasi yaşamaz. 15 Temmuz’da darbe nasıl yerle bir edildiyse, Türkiye’de uzun periyotlu otoriter idarelerin yaşama talihi yoktur.  Sayın Erdoğan’la anlayış farkımız da şudur; Kendisi yaparsa gerçek, oburu yaparsa yanlış anlayışı kabul edilemez. Çok tenkitler yapılan CHP’de, Sayın İnce neredeyse farklı bir parti kurmaya çalışmasına karşın ihraç edilmedi. CHP’den ayrılıp, yeni bir siyasi parti kuran Bülent Ecevit’in fotoğrafları CHP sitelerinden indirilmedi. Bizim ise ismimiz, tüm AK Parti tarihinden silinmeye çalışıldı. 

KENDİ ADAYIMIZ OLACAK

Biz Giresun’da olduğu üzere millete çay dağıtmak için miting yapmıyoruz. Kongre yapıyoruz, sokaklarda yürüyorum, tek tek insanların sıkıntılarını dinliyorum.  Parti kuramazlar dediler kurduk. Ankara’da kursalar da, Anadolu’da örgütlenemezler dediler. 70 vilayette kurduk. 43 vilayette kongremizi yaptık. Büyük Kongremizi de Ekim sonu, Kasım başı üzere yapacağız. Bunu yaparken çok büyük baskılarla karşı karşıya kaldık. Yok sayıldık. Lakin bugün Türkiye’de bir Gelecek Partisi realitesi var. Milletin ruhsal olarak kısılmış sesiyiz. 

BIRTAKIM İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ

Birini Cumhurbaşkanı yapmak için parti kurmadık. Problem bazlı işbirliği yapabiliriz. Lakin ittifaktan bahsetmek için evvel seçime girme ehliyetine sahip olmanız lazım. Lakin şunu net olarak söyleyebilirim; Gelecek Partisi’nin kendi cumhurbaşkanı aday olacak. Tek başına iktidar olmayı hedefledikten sonra, siyasi gerçeklikler sizi şu ya da bu bağlantılar içine girmeyi zorlarsa, onu da o koşullar altında ele alırınız. 

IKTISAT NEREYE PİK YAPIYOR?

Benim Başbakanlğım periyodunda minimum fiyat 500 dolardı. Artık 300 dolar civarına gerçek iniyor. AB içinde Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan’la birlikte en düşük taban fiyat veren ülkelerden biri haline geldik. TİKA yardımlarıyla desteklediğimiz ülkelerin bile taban fiyatları bizden iyiyse, nereye gidiyoruz, iktisat nereye pik yapıyor? Bankacılık sistemi, siyasi otoritenin yeşil ışık yaktığı müteahitlere kredi verme, kurtarma sistemine çevrilmiş. Yakında dolar Allah koruma, çift haneli olacak TL karşısında.  

ÇAĞIR BÜYÜKELÇİ’Yİ SOR

Birinci sefer TC tarihinde ABD, Yunanistan’la Batı Trakya’da tatbikat yapıyor. Pompeo gidip Kıbrıs Rum Bölümü ile mutabakat yapıyor. Çağırsanıza Büyükelçi’yi, Sorsanıza; Şu Batı Trakya’da yaptığınız tatbikatın düşman tarafı kim? Lakin ‘Ahmak olma’ diye mektup alırsanız, bu soruyu sorma hakkına sahip olamazsınız. 

MISIR’LA MUAHEDE YAPILMALI

Mısır ile bağlantılar yine düzelmeli. Türkiye ile Mısır ortasında Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) mutabakatı yapılması lazım. Sevilla haritasının önüne geçilmesinin yolu Mısır ile o muahedeyi yapmaktır. Ben hala Mısır darbesine karşıyım. Ancak siyasi görüş ayrılıklarını paranteze alıp, işbirbiliğini görüşmekten yanayım. İsrail’le olağanlaşma şeffaf ve açık yapılmalı. Bugün Türkiye’nin bütün dış siyaset perspektifini, üslubunu gözden geçirmek gererik. Son derece edilgen bir siyaset izliyor. Diplomasi hasımlarla, rakiplerle yapılan bir sanattır. Bugün o sanat yok. 

DÜŞÜNMEK ÖZGÜR, TABIR ZAHMETLI

28 şubat kaidelerinde köşe müellifliği yapmış ve üniversite kurallarında baskı görmüş bir akademisyen olarak söylüyorum; Medya üzerindeki hiçbir baskı kabul edilemez. Medyanın bugün geldiği nokta hicap vericidir. Türkiye’de düşünmek hür, söz etmek düşünceli. Türkiye’de demokrasi can çekişerek, siz diğerlerine demokrasi dersi vereceksiniz. Olmaz. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede, diğerlerine basın özgürlüğü dersi vermek olmaz. İnsan hakları karneniz düşük olacak, siz diğerlerine insan hakları dersi vereceksiniz. Olmaz

Karar