KARAR.COM | İSTANBUL

FETÖ'nün darbe teşebbüsünde bulunduğu 15 Temmuz gecesinin en kıdemli ve tesirli lakin kıymeti de en az bilinen bir ismiydi Kurmay Albay Sait Ertürk. 

Şetih Albay Ertürk, 15 Temmuz gecesinde İstanbul’daki darbe teşebbüsüne mani olan gerçek kahramanlarından biri…15 Temmuz gecesi her hakiki er üzere Türk milleti için vefatı yok saydı! Tankların ve zırhlı araçların, mühimmat yüklü helikopterlerin ve tugaya yuvalanmış hainlerin İstanbul sokaklarına dağılmasına mani oldu. Kendi hayatından geçerek, birlikte şehit olduğu polis memuru Serdar Gökbayrak ile birlikte İstanbul’a hayat verdi…

EŞİ O GECE YAŞANANLARI ANLATTI

Sait albayın eşi Ceylan Ertürk, 15 Temmuz gecesi kahraman albayın şehadete giden hikayesini toplumsal medya hesabında anlattı.

Ceylan Ertürk:

P.Kur. Alb Sait Ertürk saat 22.30 üzere kalkışmayı tv'da gördü. Evvel Harekât Yardımcı Bşk'lığı vazifesini sürdürdüğü 3. Kolordu'ya gitmek istedi. Lakin lojman önünde bekleyen polisler lojmandan çıkışına müsaade vermediler.Tekrar meskene dönüp vukuatları telefon ve televizyon vasıtasıyla takip etti. Bu arada meskenden telefonla bu işe kalkışan hainlere müdahale etmek, durdurmak istedi. Elbette hain er müsveddeleri Sait Albayın telefonlarına karşılık vermediler.İstanbul Esenler'de bulunan 66. Mknz. P.Tugayı'nın da bu işin içinde olduğunu görünce oraya müdahale etmek gerektiğine karar verdi. 2012-2014 yıllarında Tug. Kom. Yrdc'lığı yaptığı tugayı avucunun içi üzere biliyordu.Müdahale edilmeliydi. Çünkü Avrupa yakasında vatandaşların vefatına sebep olan tanklar ve zırhlı araçlar, baskınlara giden helikopterler oradan çıkıyordu.Üç kışladan oluşan, bildiğim kadarıyla 3.000 er barındıran bu büyük tugaya müdahale edilmeliydi. Saat gece yarısını geçmiş olmasına karşın ne er ne de polis oraya müdahale etmemişti.

“ONU HİÇ BU KADAR ÖFKELİ GÖRMEMİŞTİM”

Sait Albay meskenden çıkmak için uğraşıyordu. O anları yanında bulunan buyruk astsubayı şöyle anlatmıştı; “komutanımı hiç bu kadar üzgün ve öfkeli görmemiştim. Mide kanaması ya da kalp bunalımı geçirecek zannettim”.Daha sonra birebir tugayda Kurmay Bşklığı ve Kartaltepe kışlası komutanlığı vazifesinde bulunan Alb. Davut Ala'yı arıyor ve konuta davet ediyor. Ne yapacakları konusunda istişare ediyorlar.Davut Albayın uzak bir akrabası olan bir vali yardımcısından araç gönderilmesi ve lojmandan çıkış müsaadesi için yardım istiyorlar. Zeytinburnu Emniyet'den gelen bir polis aracıyla Tugaya yanlışsız hareket ediyorlar. Yol uzunluğu tankların ezdiği araçları, öldürülen vatandaşları görüyorlar. O karmaşada tugaya ulaşmaları bir epey devir alıyor.

Son konuşmamızda; “Merak etme hayatım, Davut albayla yoldayız.Halkında desteğiyle bu işi sabaha bitireceğiz” diyor.Bu kısmı uzun uzun anlatmayacağım. Tugaya vardıklarında Kartaltepe nizamiyesinden Sait, Davut Alb ve istedikleri iki aracın şoförleri ile 8 km'lik bir arada olan ve tüm hareketliliğin merkezi Tugay Karargâhı Topkule Kışlasına akıllıca ilerlemeye başlıyorlar. Acil müdahale mangasından aldıkları birer piyade tüfeği ve iki albay. Kahraman bir yiğit. Topkule kışlasına ulaşıyorlar.

“HAİNLERDEN YANA MISIN DEVLETTEN YANA MI?”

İçi sökülmüş helikopterleri görüyorlar. Mümkün maksat onlarla işçi ve mühimmat taşımak.Topkule'ye geldiklerinde Sait Albay onlarına çıkan herkese tek tek orada ne yaptıklarını soruyor. Kendini tanıtıyor ve durumu anlatıyor. Ve soruyor; hainlerden yana mısın yoksa devletten yana mı? Yeniden burada çeşitli bireyler ve durumlarla karşılaşıyorlar. İki albay fakat harekat merkezinde yuvalanan teröristler kalabalalık. Hainleri derdest etmek için polis desteği istiyorlar. O esnada halk nizamiyede toplanmış. Dışarısı kıyamet üzere. Sait yanlarına gidiyor. Onlara yanlışsız yürürken: “Halkın önüne silahla çıkılmaz” diyerek elindeki tüfeği bırakıyor.

“HALKIN DUASI VE ONLARDAN GÜÇLE TUGAYA GİRİYOR”

Ve halka hitaben şöyle diyor; Ben 3. Kolordu Harekat Yar.Başkanı Albay Sait Ertürk. Hainleri yakalamak üzere buradayız. Sizden, gelecek polis desteği için burada bir koridor açarak bize yardımcı olmanızı istiyorum. Sonra halk tezahürata başlıyor.

Kumandanım sizin için ne yapabiliriz diyenlerden dua istiyor. O sırada oradan biri “komutanım müsaadenizle alnınızdan öpmek isterim” diyor ve Sait'i alnından öpüyor… Sait halkın duası ve onlardan aldığı güçle tekrar tugaya giriyor. Topkule'ye geldiklerinde onlara katılan iki eksper çvş kardeşimiz, Sait ve Davut albay destek için gelen 7-8 kişilik polis ekibini karşılıyor, derhal iki time ayrılıyor ve harekete geçiyorlar.

Sait birazdan kendisiyle birlikte şehit olacak olan kahraman polis memuru Serdar Gökbayrak'a : “Harekat merkezindeler, gidip alalım” diyor. Davut albay yanında üç polis, bir uzm çvş ile Tugay karargâhına, Sait iki bilirkişi üç polisle harekat merkezine akıllıca ilerlemeye başlıyor. Davut albayın maksadı Tugay karargahında olduğunu düşündükleri hain general müsveddesi Mehmet Nail Yiğit'i almak.Tabi korkak ve haysiyetsiz Nail efendi çoktan firar etmiş. Hala firarda. Bu üstüne konuşulacak gayrı bir bahis. Sait en önde, polis memurları sağ ardında, iki mütehassıs kardeşimiz Sait'in birkaç metre gerisinde Harekât merkezine hakikat ilerlemeye başlıyorlar.O esnada mütehassıs kardeşimiz Sait'e sesleniyor. “Komutanım pencerede biri var” Sait Albay o cepheye sahih baktığında çalıların ardında geniş bir hilal biçiminde mevzilenmiş hainleri fark ediyor. Yüksek sesle kendini tanıtıyor ve teslim olmalarını emrediyor.Karşıdaki kümeden biri” Sen albaysan ben de albayım. Sana teslim olmam” diyor.

“SAİT'İ ALMAK MÜMKÜN OLMUYOR”

Sait buyruğu yineliyor: Teslim olun! Duruşmalarda emre itaati kullanan hainler orada Sait albayın buyruğuna uymuyor ve ateş etmeye başlıyor. Sait arkasındakilere sesleniyor: mevzi alın! Serdar Gökbayrak ve yanındaki iki polis garaj duvarının ardındalar. Sait, bilirkişi kardeşimiz ve Serdar kardeşimiz çatışmaya başlıyorlar. Ancak hainler kalabalık, tam teçhizatlı. Serdar kardeşimiz vuruluyor. Sait bir yandan çatışırken ona yanlışsız hamle yapmaya çalışıyor. Gelgelelim o sırada Sait Albay da vuruluyor. Serdar Gökbayrak orada mübarek ruhunu teslim ediyor. Sait ne kadar vakit sonra şehit oluyor bilmiyoruz. Zira eksper kardeşimiz tek başına hainlerle çatışmaya devam ediyor. Sait'i almak mümkün olmuyor. Çatışmaya katıldığı tespit edilen 14 kişi daha sonra o tarafa gerçek gelen Davut Albay ve beraberindekilere ateş açıyor. Davut Albay yedi kurşunla yaralanıyor. Bu esnada tekrar harekat merkezinden çıkan 8 hain (çatışmaya dahil olup olmadıklarını bilmiyoruz)Teknoloji özürlü olunca, devamını bu seriden bağımsız yazmışım. Yunanistan'a firar eden ekipten itibaren. Vatansever, ulusalcı, milliyetçi vs olduğunu sav eden siyasetçi, araştırmacı, er ve gazetecinin (minnet duyduğum birkaç kişi hariç) bu mevzuyla ilgili Kuskun kaldıklarını, Sait ve onunla hareket edenleri, o gece o tugayda olanları lisana getirmediklerini yazdığım kısım ise sahifede çıkmadı. 
 

Karar