Dünyanın en büyük siyasi ve ekonomik gücü Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD), önümüzdeki dört yıl boyunca Demokratların lider adayı Joe Biden yönetecek üzere görünüyor. Şu ana kadar alınan seçim sonuçlarına nazaran, Joe Biden 264 delegeyle rakibi ABD Lideri Donald Trump’a nazaran büyük bir avantaj elde etti. Gelecek Partili ekonomist İbrahim Turhan, Biden’ın seçilmesi durumunda, sanılanın tersine Türkiye için olumlu sonuçlar doğurabileceğine işaret etti.
Turhan Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “İki ülke ortasında itimadı aşındıran gelişmeler yaşandı. Bunların yarattığı tahribat tamir edilebilirse Biden idaresindeki bir ABD, beklenenin bilakis Türkiye iktisadını olumlu bile etkileyebilir” dedi.
Turhan toplumsal medya hesabından yaptığı tahlilde, ABD seçimlerinin Amerika, Türkiye ve dünya üzerine ekonomik-siyasi tesirlerini kıymetlendirdi. Turhan, “Biden, ABD başkanlık seçimlerini kazanacak üzere. Bu türlü bir değişimin hem ABD hem dünya için değerli tesirleri olacak. ABD dünyanın en büyük iktisadı, tartısı %20’den fazla. Global döviz piyasalardaki süreçlerin ve merkez bankalarının resmi rezervlerinin 2/3’ü dolar cinsinden” sözünde bulundu.
Demokratların vergi siyasetinin birinci anda Wall Street’in çok güzeline gitmeyebileceğini söyleyen Turhan, “Ama akabinde gelecek çok büyük mali takviye planı tüketimi artıracağı için bu harcama artışından yararlanacak şirketlerin pay senetlerini olumlu tesirler. Borsa üst gider” dedi.
“DAHA ÖNGÖRÜLEBİLİR PİYASA BEKLİYORUM”
Birinci etapta ABD dolarının düşüş eğilimine gireceği öngörüsünde bulunan Turhan kelamlarına şöyle devam etti:
“Parasal genişleme maliye siyasetini destekleyince ve harcamalar artınca enflasyon yükselir. Bu, şimdilik ABD için o kadar makûs değil. Global ticaret olumluya döner. Jeopolitik tansiyonlar hafifler. Böylelikle emtia fiyatları da artar.
Kamu borçları artar. Böylelikle enflasyon + borç —> uzun vadeli faizlerin yükselmesine yol açar. Böylelikle birinci başta zayıflamasını beklediğim USD vakit içinde toparlanır. Trump periyodundaki inanılmaz finansal çıkarlar olmayacaktır. Lakin görece sakin ve öngörülebilir piyasa bekliyorum”
Biden’ın misyona gelmesiyle birlikte siyasette ferdî bağların ehemmiyetinin azalacağını söyleyen Turhan, “Kurumsal siyasetler daha belirleyici olacak. 4 yıldır büyük tahribat yaşanan globalleşme ve bölgesel ekonomik işbirlikleri olumlu etkilenecektir. Batı ittifakında konsolidasyon da mümkün. Bunların da tesiri olacak” açıklamasında bulundu.
MÜMKÜN ABD-TÜRKİYE ALAKALARI
Biden’ın seçilmesinin muhtemel ABD-Türkiye bağlarına de değinen Turhan, “İki ülke ortasında itimadı aşındıran gelişmeler yaşandı. Bunların yarattığı tahribat tamir edilebilirse Biden idaresindeki bir ABD, beklenenin tersine Türkiye iktisadını olumlu bile etkileyebilir. Olumsuz senaryoda ise iktisatta gün gün yaşadığımız çöküş hızlanır. Müzakerelerde S-400’ler birinci mevzu olacaktır. İkinci olarak Suriye ile ilgili meselelerin çözülmesi gerekir. İnsan hakları konusu ile hukuka muhalif olarak tutuklulukları süren siyasetçilerin ve Osman Kavala üzere isimlerin durumu da gündemde olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“ABD’nin ise başta 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ve sonrasındaki tutumu ile terör örgütleri ile alakaları konusunda ödemesi gereken kefaret var” diyen Turhan, “Hükümetin bu hususların tümünde makul bir muahede noktası bulabileceğini düşünüyorum. Sorun içerideki ortaklarını ikna edip edemeyeceğidir” dedi.
“TRUMP’IN KAYBETMESİ DÜNYA İÇİN DAHA OLUMLU OLACAK”
Biden’ın seçilmesinin dünya siyaseti üzerine muhtemel tesirlerini kıymetlendiren Turhan kelamlarına şöyle devam etti:
“Dünya 4 yıldır vahim bir kabus içinde. Dünyanın her yerinde örneklerini gördüğümüz, ABD’de Trump’ın, Brezilya’da Bolsanaro’nun, Hindistan’da Modi’nin, Macaristan’da Orban’ın temsil ettiği siyasal anlayışın kabusu bu.
* Sağcılığı muhafazakarlık, hamaseti dindarlık diye dayatan, * Düzeysizliği, bilgisizliği, niteliksizliği güç haline getiren, hatta bunlara övgüler nizam, * Bilime ve akıla düşman, nefret lisanından, kutuplaştırmadan, çatışmadan beslenen, hastalıklı bir anlayış bu…
Bu anlayışın ürettiği popülist siyasetler, hem toplumlarının geleceğine hem dünyadaki özgürlük ve adalet arayışına ziyan veriyor. ABD’de bu hastalık sürdükçe, demokrasiyi ve insan haklarını zayıflatan siyasetler dünyanın her yerinde salgın üzere yayılmaya devam ediyor.
Devlet idaresinde kurumları aşındırarak ferdî tercihleri öne çıkaran, kurala nazaran değil duruma nazaran siyasetler izleyen bu anlayış, global bedelleri, barışı ve istikrarı tehdit ediyor. İklim değişikliğini görmezden gelip insanlığı adım adım global etraf felaketine sürüklüyor
Azınlıklara, farklı etnik ve inanç topluluklarına ömür hakkı tanımayan, çatışmaları körükleyen kötücül bir anlayış bu. Objektif gerçekliğe düşman. Gerçek-ötesi/post-truth efsaneleriyle kitleleri hipnotize etmekte ise çok becerikli.
İşte Trump bütün bunların adeta somutlaşmış hâli. Bu yüzden bu anlayışın kaybetmesinin dünya için çıkar olduğunu düşünüyorum. Adaletten, özgürlükten, eşitlikten ve kardeşlikten yana olan herkes üzere… Yukardaki tanımlamalara biraz daha yakından bakın; eminim tanıdık gelen şeyler göreceksiniz”
Karar
