'Büşra Kayıkçı kimdir, nereli, kaç yaşında?', 'Büşra Kayıkçı'nın mesleği ne ve nereden mezun?' sorularının karşılıkları internette araştırılıyor. İKSV'nin düzenlediği 27. İstanbul Caz Şenliği'nde Genç Cazcılar kategorisine seçilen Büşra Kayıkçı, başarılı performansıyla toplumsal medya kullanıcılarının beğenisini topladı. Ailesinin desteğiyle piyano eğitimi alan müzisyen, üniversitede iç mimarlık kısmından mezun oldu. Öte yandan amatör olarak fotoğraflar çizip bunları Instagram hesabından paylaşıyor. Detaylar haberimizde…

TOPLUMSAL MEDYADAN BÜŞRA KAYIKÇI'YA BÜYÜK DESTEK

27. İstanbul Caz Festivali'nde 'Genç Cazcılar' kategorisinde çalmak üzere seçilen piyanist Büşra Kayıkçı'ya, başörtü takmasından ötürü şenliğe katılmasını eleştirenlere karşı on binlerce kimseden destek iletisi geldi.

Büşra Kayıkçı'ya muvaffakiyetinden ötürü, kültür sanat, siyaset ve müzik dünyasından tebrik bildirileri yağdı. Tesettürlü olması nedeniyle, “Başörtülü bir bayanın caz şenliğinde ne işi var?” halinde yansıların gayesi olan Kayıkçı'ya toplumsal medya kullanıcıları sahip çıktı.

“ÖMRÜM YETTİĞİNCE ÜRETECEĞİM”

Başarılı müzisyen de gelen muaheze ve destek bildirilerine ait Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu sözlere bölge verdi:

“DM kutum icmalleri takma bildirileriyle dolmuş. O kadar çok ki ne demişler yahu diye bilhassa baktım. Değişik bir şey yok her zamanki laflar 🙂 destekler ve tebrikler için çok teşekkür ederim geri kalanlarıyla ilgilenmiyorum, ömrüm yettiğince üreteceğim.”

BÜŞRA KAYIKÇI KİMDİR?

1990 yılında İstanbul Üsküdar'da dünyaya gelmiştir. 9 yaşında ailesinin desteğiyle hoş sanatlar dersleri alan Büşra Kayıkçı, üniversite eğitimini iç mimarlık yerinde aldı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde piyano dersleri aldıktan sonra caz müziğine ilgi duyan başarılı müzisyen, 27. İstanbul Caz Festivali'nde 'Genç Cazcılar' kategorisinde performans sergileyecek isimler arasında bölge aldı. Toplumsal medyada sempatiyle karşılanan Büşra Kayıkçı, amatör olarak ressamlıkla ilgileniyor.

BÜŞRA KAYIKÇI KAÇ YAŞINDA?

1990 doğumlu olan piyanist, 2020 yılı itibariyle 30 yaşındadır.

BÜŞRA KAYIKÇI INSTAGRAM TWITTER

Hoş sanatlarda uzunluk gösteren sanatçı, toplumsal paylaşım sitesi Instagram'da @busraplayskeys ve @sulufikirleratolyesi kullanıcı isimleriyle taraf almaktadır.

Twitter'da ise @kayikcibusra_ kullanıcı ismiyle paylaşım yapmaktadır.

“ÇOCUK YAŞLARDA BALE EĞİTİMİ ALDIM”

Büşra Kayıkçı ile bir söyleşi gerçekleştiren Star gazetesinde ilgili kısımda şunlar mahal almıştı:

Tek çocuk olduğu için ailesinin yönlendirmesi ile farklı yerlerde sanat eğitimi almış. “Annem tam bir anadolu bayanı. Muhafazakar, klasik bir aileyiz. Yaşadığımız mahallenin tesiri her vakit üzerimizde oldu.

Üsküdar'da otururken Feneryolu'na taşındık. Yaşadığımız ortamda ve okuduğum mekteplerde ney, tanbur çalınmıyor, Itri bilinmiyordu. Garp müziği; keman, gitar, piyano vardı. Sınıf arkadaşım vasıtasıyla baleye başladım. Ailem de her vakit destek verdi. Yeniliklere açıklardı” diyen Kayıkçı etrafının de yönlendirmesi ile Garp müziğine başlamış.

“7-8 YIL KIŞISEL DERS ALDIM”

Babası elinde org ile gelmiş konuta birgün. Daha sonra konutlarının yakınında bulunan Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne gitmiş. Anası org sınıfına kaydettirmekten son anda vazgeçip piyano eğitimi için Klasik Garp Müziği sınıfına kaydettirmiş. Burada 2 yıl eğitim aldığını belirten Kayıkçı, “9 yaşındaydım o devirler. Buradaki eğitimden sonra Devlet Konservatuarı'ndan mezun bir öğretmenden 7-8 yıl kişisel ders aldım. Meslek olarak görmedim. Keyif aldığım bir şeydi.

Üniversiteye giderken konservatuar ve fotoğraf kısmı düşündüm lakin ailem her klasik muhafazakar Türk ailesi üzere bu kısımları hayatımı kazanacağım meslekler olarak görmedi. Artık bile yadırgıyorlar. Ben de sanattan çok uzaklaşmak istemediğim için mimarlık kısmını seçtim” diyor.

“GÜZEL SANATLAR SEKÜLER BÖLÜMÜN TEKELİNDE”

Mektepten mezun olduktan sonra bir mühlet mesleğini icra ettiğini söyleyen Kayıkçı, atölye fikrinin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “Kızım dünyaya gelince her şeye ara verdim. Bu periyotta 'Sulu Fikirler Atölyesi' hesabımı açtım toplumsal medyada. Yaptığım tablolar ilgi çekti. Etrafımdaki kişiler eğitim vermemi istedi. Atölye fikri de o denli ortaya çıktı. Daha sonra piyanoyu da atölyeye getirdik. Muhafazakar piyano hocası arayışı vardı. Zira bu alan daha çok seküler kısmın inhisarındaydı. Ancak burası tıpkı vakitte bir mimarlık ofisi.”

“AİLEM BANA DAIMA DESTEK OLDU”

Şu anda üç işi de tıpkı anda yürütüyor Büşra Kayıkçı ve bu durumdan epey mutlu. Her şeye erken yaşta başladığını ve bu sanat kollarının kendisine yol arkadaşı olduğunu belirten Kayıkçı, “Ailem daima onlarında olgun biri varmış üzere davrandı bana. Sanatla uğraşmak aslında bir ruh olgunluğu ve sabır velev. Bu yaşıma geldim hâlâ sıkılmak nedir bilmem. Zira elimin altında daima bir iş vardı. Bu yaşantı bana disiplinli olmayı öğretti” diyor. 

“MİNİMALİST BİR MÜZİK ANLAYIŞIM VAR”

Kayıkçı, kendi müziğini minimalist, neo-klasik müzik biçim olarak tanımlıyor. Minimalist üslubu sevdiğini anlatan Kayıkçı, “Minimalizm, sadeleşme esasen çağa hakim. Bu durum müziğide etkiledi. Tekrar eden melodiler ve daha az nota bu müziğin temel ögeleri. Minimalist müziğin gayesi kişileri  dinlendirmek. Barok ya da Rönesans devrinde daha çok varlıklı melodiler dinleniyordu. Artık ise daha dinlendirici müzik isteniyor. Parçayı çözümlemeye sizi itmeyecek şeyler tanınan. Hayat çok hızlılaştı. Binaenaleyh güçlü bir müzik arayışı yok”

Son devirlerde bestelerde yapmaya başlayan Kayıkçı asıl emelinin sinema ve seri müziği yapmak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Beste, kompozisyon eğitimi almadım. Ancak armoni, solfej eğitimim var. Ayrıyeten mimarlık kısmı birçok disiplini içinde barındırıyor. Orası da benim sanat istikametimi çok besledi. Mimarlıkta gördüğüm tasarım eğitimini ona aplika edebildim” halinde konuşuyor.

“DİZİ-FİLM MÜZİĞİ YAPMAK İSTİYORUM”

Kayıkçı'nın şu ana kadar bestelediği iki ürünü var. 'Doğum' ve 'Yol' isimli modüllerin nasıl ortaya çıktığını soruyorum Kayıkçı'ya: “Bir yıldır yazıyorum aslında. Piyano başında uzun doğaçlamalar yapıyorum. O doğaçlamaları kaydedip dinliyorum. İçinden hoşuma giden motifi seçip üzerinde çalışıyorum. Bazen de duygusal olarak dipte olduğum, yoğunlaştığım bir devrin sonucunda ortaya kesinlikle bir iş çıkıyor. Doğum isimli bestem bu türlü bir devirde ortaya çıktı. Sabaha karşı besteledim bu ürünü. Bir yıl evvel hayatımın sancılı bir devriydi. Mütemadi dertleştiğim biri geçirdiğim bu süreci doğum olarak nitelendirmişti. 'Doğum olacak ve yeni bir hayat gelecek önüne' derdi. Bunları düşünerek yaptığım bir beste idi. Bestenin girişinde gergin, sancılı bir kısım var. Bestenin ahir da çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda hissettiğiniz o rahatlama hissini verdim. Yol ise doğaçlama yaparken ortaya çıktı. Onu tamamlamam bir ay sürdü. Müziği dinleyince uzun bir yola benzettim. O yüzden Yol koydum ismini. Şu anda üzerinde çalıştığım bestelerim var.”

YAPITLARINI DİJİTAL PLATFORMLARDA YAYINLAYACAK

Kayıt yapmayı yeni yeni öğrendiğini belirten Kayıkçı'nın emeli ürünlerini dijital müzik platformlarında yayınlamak. Öncelikli hayalinin seri ve sinema müziği yapmak olduğunu lisana getiren Kayıkçı, “Şu anda sinema müzikleri eğitimi alıyorum. Velev TRT'de çekilecek bir belgeselin müziklerini yapmam için bir teklif geldi. Fakat daha net değil” diyor.

“TESETTÜR, HAYATIMI OLUMLU TARAFTA DEĞİŞTİRDİ”

Büşra Kayıkçı, üniversiteye devam ederken kendi isteği ile başörtüsü takmaya başlamış. Bu değişimden sonra hayatında farklılıklar olduğunu söyleyen Kayıkçı, “Tesettür mütalaam hiçbir devir olmamıştı. Bir anda karar verdim. Sonrasında halim çok değişti. Sanatıma da yansıdı. Velev piyanoyu evvelden daha agresif icra ettiğimi gelgelelim artık daha sakin çaldığımı söylerler. Piyano çalıp başörtülü olmamı garip karşılayanlar oluyor ama ben takılmıyorum bunlara. 'Kilise enstrümanı seni buna kim yönlendirdi' üzere reaksiyonlar alıyorum” diyor.

Başörtülü olmasının sanat eğitimini ve uğraşını çok etkilemediğini belirten Kayıkçı, “Eğitimim daha evvel idi. Lakin annem başörtülü olduğu için birtakım ağırlıklar yaşadım. Birinci ve ortaokul çağında mektepte benim üzere bir aileden gelen çocuk yoktu. Veli içtiması olunca herkes anamın başörtülü olduğunu bilirdi. Ben de onun basıncını uzun vakit hissettim” biçiminde konuşuyor. 

“RESİMLERİMİN İÇİNDE MİMARİ VAR”

Fotoğraf yapmaya ilkokul vakitlerinde muallimlerinin desteği ile başlayan Kayıkçı, bu mealde gerçek eğitimini liseye giderken almış. 

“Mimar Sinan'dan mezun üç öğretmenin elinden geçtim. O vakit karakalem, pastel, yağlı boya eğitimleri aldım. En son sulu boya ve karakalemde karar kıldım. Gereçleri her alana taşıyabiliyorum ve daha pratik. Aslında tekniği başkalarına nazaran daha zordur” diyen Kayıkçı, tamamıyla soyut çalışmalar yapmıyor. Çizmek istediği her şeyi detaylandırmadan soyut olarak resmettiğini belirten Kayıkçı, şu anda yetişkinler için sulu boyaya giriş atölyesi yapıyor.

“KUZGUNCUK SOKAKLARINI RESMETTİM”

Daha evvel karma stantlara katıldığını lakin ferdî bir stant açma niyetinin olmadığını söyleyen genç sanatçı, laflarına şöyle devam ediyor, “İstanbul'un semtlerini sulu boya ile çalışmak istiyorum. Lakin klasik stilde değil. İlistürasyonla birlikte mimariyi de işin içine katarak bir kitap baskısı yapmak istiyorum. Bu biçim kitaplar var. 'I am Milan', 'I am London' üzere… Velev bu hedefle Kuzguncuk sokaklarını resmettim. Sulu boya içinde de mimarlık var aslında. Çok figür odaklı, insan, hayvan odaklı çalışmıyorum. Sulu boya ile binaları çalışıyorum”

Mektepten mezun olduktan sonra bir mühlet çeşitli firmalarda çalışan ve şu anda da canlı olarak iç mimar olarak girişim danışmanlığı yapan Kayıkçı, birebir devirde çocuklara ve yetişkin bayanlara piyano dersleri veriyor. Çocukların kesinlikle bir uğraşı olması gerektiğine değinen Kayıkçı, “Hayat inişli, çıkışlı. Istenilmeyen günlerde sarılacağınız kesinlikle bir uğraşınız olmalı. Bunlar tıpkı devranda terapi” diyor.

“DOĞU'NUN EZGİLERİNİ PİYANODA ÇIKARMAK ZOR”

Yaptığı çalışmaları toplumsal medya üzerinden kişilerle paylaşan Kayıkçı, umumide şık yansılar aldığını söylüyor. “Tek başınıza müzik yaptığınız için ortaya ne çıktığını merak ediyorsunuz. Beşerler dinlediğinde ne hissedecek, akıllıca yolda mıyım, değil miyim onları ölçmek için paylaşım yapıyorum” diyen Kayıkçı, rock müzikleri coverlamaktan çok hoşlandığını belirtiyor.

Chopin'in hayatında kıymetli bir tarafı olduğuna değinen Kayıkçı laflarını şöyle sürdürüyor: “Chopin, romantik devir bestecisi. Kendime daha yakın hissediyorum. Bach ve Beethoven'ı da seviyorum. Yenilerden ise İtalyan besteci Ludovico Einaudi'yi takip ediyorum. Biz bu hususta çok gelişmiş değiliz. Avrupa'da bu ortamda beste yapan birçok genç var. Minimalist müziğin öncülerinden Philip Glass'ı kendime örnek alıyorum. O mesela Doğu-Batı sentezi yapan biri.

Geçmişte kıymetli bestecilerimiz var elbette. Adnan Saygun'un Horon isimli yapıtını çok seviyorum. Piyano yalnızca Garp müziğine ilişkin değil. Günümüz sanatkarlarından Fazıl Say ile Tuluyhan Uğurlu'yu dinliyorum. Yanı geliyor Türk sanat ve halk müziği de dinliyorum. Babam sevdiği için lise çağlarında piyanoda Türk Sanat Müziği çalardım. Bence her enstrüman kendi fıtratında şık. Şark ezgilerini piyanoda çıkarmak güç. Çok geniş bir ses aralığı var. Piyanoda her sesi bulamıyorsunuz.”

BÜŞRA KAYIKÇI EVLİ Mİ, BEKAR MI?

Başarılı müzisyen, evli ve bir kız çocuk sahibidir.

BÜŞRA KAYIKÇI'YA TOPLUMSAL MEDYADAN GELEN YANSILAR

.

Karar