“ABD’ nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Çaba Etme Yasası.” CTSA’nın uzun ismi bu türlü.

2017 yılında Rusya’nın ABD seçimleri, Ukrayna ve Suriye savaşlarına müdahalesine karşı ABD Senatosu’nda kabul edilmiş bir yaptırım paketi.

Maddede sıralanan ABD’nin hasımları listesinde Rusya dışında İran ve Kuzey Kore de var.

Yani Türkiye, hasım olarak değil, hasım olan Rusya’dan S-400 aldığı için bu yaptırımların muhatabı.

Herhalde bozulan müttefikliği, hasımlığa çevirmemek için yaptırımlar siyasi karar alıcılara uzatılmadı. Rusya’nın silah ihracına bakan resmi kurumu Rosoboronexport’le S-400 alımı kontratını imzalayan Savunma Sanayi Başkanlığı’yla (SSB) hudutlu kaldı.

Savunma Sanayi Lideri İsmail Demir ve çalışma arkadaşları güya kendi inisiyatifleriyle bu alımı yapmışlar üzere direkt yaptırımların maksadı oldu.

Bu da yaptırımların beklenenden hafif olduğu yorumlarına neden oldu. Birtakım uzmanlara nazaran Türkiye’nin resmi silah alımlarını yapan SSB’ye getirilen lisans ve ihracat kısıtlamaları daha geniş bir silah ambargosu manasına da gelebilir. Lakin iktidar cephesinden gelen düşük profilli yansılara bakılırsa bu da o kadar önemli olmayabilir.

Fakat Türkiye’nin ABD yaptırımı ile ilgili makus anıları var. Kıbrıs’ta Türkiye’nin haklı olduğu bir müdahale için uygulanan yaptırımlar yüzünden Türkiye’nin iktisadı uzun yıllar toparlanamamıştı.

ABD Türkiye’ye yaptırım uygularken, Sudan’ı İsrail’i tanımasının bir mükafatı olarak terör örgütlerine dayanak veren ve yaptırım uygulanan ülkeler listesinden çıkardı, muhtemelen gelecek yıl S-400 alacak Hindistan da ABD’nin Asya’da Çin’e karşı en sağlam müttefiki olduğu için CTSA yaptırımıyla karşılaşmayacak.

Bu ikili standartları eleştirmek herkesin hakkı.

Lakin hükümet bile yaptırım kararı karşısında bu türlü yavaş ve temkinli giderken, S-400’ü ya da Patriot’u uzun menzilli trruz füzesi sananlar şimdiden Tel Aviv’den girip Kudüs’ten çıktı.

ABD üstlerini kapatalım diyenler, NATO’dan çıkmayı teklif edenler…

Bir yorumcu “ABD’nin düşmanımız olduğunu okullarda çocuklarımıza bile anlatmalıyız” dedi.

Askerimizin başına çuval geçirdikleri, Muavenet zırhlısını tmmüden vurdukları, Marshall yardımları ismi altında süt tozuyla bizi zehirledikleri hatırlatılıyor, Rusya ve Çin’le alakaların kıymeti çiziliyor.

Hatta “büyük şeytan” ABD’ye karşı Rusya ile birlikte hareket etmek ulusal ve yerli bir hal olarak övülüyor.

Lavrov ve öbür Rus yetkililer de ABD’yi kınayıp, Türkiye ile dayanışma bildirileri vermekte gecikmedi.

Sputnik, yayınlarında ‘tam bağımsız Türkiye’ bayrağını açmış sallıyordu.

Yaptırımları bir tarafa bırakıp, temel soruya dönelim tekrar:

Türkiye, S-400’leri neden aldı?

Ankara’nın bu soruya resmi yanıtı özetle şöyle:

ABD bize Patriotları satmadı. Suriye’den kentlerimize roketler yağarken, uçaklarımız düşürülürken Türkiye’nin acil hava savunma sistemine gereksinimi vardı. Rusya bize sattığı için onlardan aldık.

En kaba özeti bu.

Çok mantıklı görünüyor.

Pekala, bir ülkenin hava savunma sistemi olmazsa en fazla başına ne gelebilir?

Mesela düşman güçlerin olduğu komşu ülkelerin birinden fırlatılan bir füze şehirlerinize düşebilir.

Ya da bir düşman jeti gelip bilerek ya da bilmeyerek bir askeri birliğinizi bombalayabilir.

36 askerinizi bu türlü bir atakta kaybedebilirsiniz.

“Erdoğan dişinizi gösterene kadar geri çekilmez. Ekim 2019’da ateşkesi müzakere ederken biz bunu yaptık. Ekonomilerini yok etmeye hazırdık. Rus jetinin düşürülmesinden sonra Putin’in yaptığı da buydu. Ruslar İdlib’te Türkiye’ye iki sert bildiri gönderdi. Türklerin bir birliğini katlettiler. Fakat işler Rusya’nın istediği üzere gitmedi.”

Apaçık bir biçimde ABD’nin Suriye özel temsilcisi, kendisinin de misyonda olduğu bir tarihte meydana gelmiş akın için “Ruslar Türklerin bir birliğini katletti” dedi.

Bu röportajın üzerinden bir hafta geçti. Sıradan biri değil, ABD’nin eski Suriye özel temsilcisiydi bunu söyleyen.

Ona karşın ne Türkiye’den ne de Rusya’dan kimse çıkıp, “ne diyor bu Amerikalı diplomat, Türk-Rus ilgilerini dinamitlemeye çalışıyor” dahi demedi.

Görmezden gelindi.

Çağdaş vakitlerde, olağan bir demokratik ülkenin başına gelebilecek en büyük askeri felaket, bir diğer ülkenin askeri jetleri tarafından bir askeri birliğinin bombalanması ve 36 askerinin öldürülmesi olabilir.

Her ülke bu türlü bir olay yaşanmasın, hiçbir yabancı devlete karşı bu türlü bir askeri açık vermemek için ordusunun envanterinde hava savunma sistemi olmasını ister.

Bir gün 36 askerinizi bu türlü bir akında kaybetmemek için bu savunma sistemine verilecek paraya da paha.

Bunun caydırıcılığı kâfi.

Türkiye’nin başına büyük paralar verilerek alınan bir hava savunma sisteminin işe yarayacağı nadir anlardan olan bu büyük felaket 10 ay evvel geldi.

Üstelik bu trruz olduğunda Türkiye’nin hava savunma sistemi de vardı. Şimdi aktive edilmemişti ancak vardı: S-400’ler.

Aktive edilmiş olsaydı ne olacaktı ki?

Rus S-400’ler, askerlerimize saldıran Rus jetlerini vurabilir miydi ki?

Daha açık yazalım: Türkiye, 36 askerini bir ders vermek için jetleriyle vurmaktan çekinmemiş Rusya’dan, fakat bu türlü bir atağa karşı kullanılacak hava savunma sistemi aldı.

Türkiye, S-400 ve gibisi hava savunma sistemine verilen paraların değeceği, tahminen birinci ve son kez hedefine uygun olarak kullanılacakları saldırıyı 10 ay evvel yaşadı. Bu akının faillerinden hava savunma sistemi alındı.

Hatta 36 askerimizin şehit edildiği atağa karşın S-400 sevkiyatı ve sonu yaptırımlara çıkan ısrarı bitmedi.

Tekrar tekrar yazmakta yarar var.

Zira herkesi süratlice vatan hainliğiyle, bölücülükle, terörle, dış güçlerle işbirliğiyle suçlayanların her akşam televizyonlarda Rus propagandası yaparken bu pek umurlarındaymış üzere görünmüyor.

36 askerimizi, “ders vermek” için gözünü kırpmadan öldürmüş bir devletle işbirliği ısrarı yüzünden, 60 yıldır içinde olduğumuz ve şu ana kadar jetleriyle askerlerimizi bombaladıkları vaki olmayan eski müttefiklerimizi karşımıza almış olduk.

Bir de üstüne geliştirilmesine katkı yaptığımız, dünyanın en ileri askeri uçağı olan F-35’lerden olduk.

Savunma sistemi olarak alınan S-400’ler son üç yılda hasımları artırmaktan diğer bir işe yaramadı

Üstelik uğruna bu hasımlığı, kayıpları çektiğimiz Rusya, S-400’lerin parasını dahi vermişken gelip jetleriyle askerlerimizi vurdu.

Yaptırımların Türkiye’ye fazla bir ziyanı olmayacak ancak pekala S-400’ler verdiği bu ziyana değdi mi?

Bu hava savunma sisteminin bizi akınlardan koruduğuna emin misiniz?

Üstelik bu daha kurulup, çalıştırılmamış hali.

Karar