Yeryüzü katmanındaki hareketlerin sonucunda sarsıntılar meydana geliyor. Bu doğal afetler, dünya yeryüzü katmanı altındaki milyonlarca yıllık etkileşimlerin sonucu olarak ortaya çıkıyor. O denli ki, Himalayalar ve And dağlarının, çakışan güçler sonucunda olduğu ortaya çıktığı, hatta buna ek olarak da Pasifik Ateş Çemberi denilen bölgede yaşanan zelzelenin gücünün ABD’de son 1 ay içinde kullanılan güce denk olduğu tespit edilmiş. Tüm bu denk gelişler, sanki dünya üzerinde bir şeylerin oluşu diğer şeylerin oluşuyla birebir irtibatlı mı sorusunu akıllara getiriyor. , astroloji ile kontağının olup olmadığı merak ediliyor.
ASTROLOJİ SARSINTI İDDİALARI YÜRÜTMEDE KULLANILABİLİR Mİ?
* Gölde Dalgacık
Sarsıntı, yanardağ patlaması, kasırga derken her biri için astrolojik bir karşılık aranmış ve tabi bunun için gezegenlerin, güneşin pozisyonu incelenmiştir. Eski periyotlarda Çin’de su kazanı varmış ve bu kazan etrafında 8 adet ejderha başı bulunurmuş. Bunların her birinin ağzında da toplar bulunurmuş ki yer altından titreşim gelecek olursa toplar düşermiş. Örneğin 23 Ocak 1556 tarihinde meydana gelen ve 800 bin kişinin öldüğü sarsıntıda bu yaşanmış. Birebir şeyi Japonlar da Japon Balıkları ile yaparlarmış.
* Endonezya İrtibatı
Endonezya kıyılarını vuran sarsıntının şiddeti 9.1 şiddetindeymiş. Ayrıyeten Yeni Zelanda ve Avustralya’da meydana gelen okyanus tabanı zelzelesinde şiddet 8.1 şiddetindeymiş. Uzmanlar da Avustralya fay sınırının iki ucunda yaşanan bu zelzelelerin büsbütün birbiriyle temaslı olduğunu ileri sürmüştür.
* Ay ve Dalgalar
Günümüzün ileri teknolojisi sayesinde modeller en küçük sinyalleri bile kaydedebiliyor ki bununla ilgili tonlarca teori mevcut. Bu teorilerinden bir tanesi de dalga teorisidir. Dünya, Ay ve Güneş alakasını içeren bu teori, ekvator etrafına tesir ediyor ve yeniay ya da dolunay periyotlarında suyun çekilmesine, denizin kabarmasına neden oluyor. Bu, ayrıyeten dünya kabuğunu da etkileyebilmektedir. Dünya dalgaları, günlük rotasyonunu taşımak için güç harcarken Ay, bu durumu engellemeyi çalışır ki sonuç olarak dalga kabarması baskın olur.
Endonezya zelzelesi de dolunay öncesi yaşandı ve bu sarsıntıya görgü tanıklığı yapanlar, denizin evvel git gide geri çekildiğini ve sonra gelip her şeyi yuttuğunu söylediler. Alaska zelzelesi de tıpkı biçimde dolunayda meydana gelmiştir.
Öteki bir teori de dünyanın merkezkaç kuvvetiyle alakalıdır. Dünya genişliği yüksekliğine oranla 43 kilometre daha uzundur. Satürn ve Jüpiter gezegenlerindeyse bu şişlik çok daha fazladır. Bu sebeplerle de yer çekimi kuvveti ekvatorda daha da zayıftır. 1998 NASA datalarına nazaran de bu şişlik git gide artıyor ve buna neden olarak okyanus düzeyi artışı gösterilmiştir. Kıtaların sürüklendiğine, kutupların değiştiğine inanan jeologlar, kutuplarda meydana gelen dengesizlikler nedeniyle yeryüzünün çok daha fazla gerildiğini, bunun da fay çizgileri üzerinde sarsıntı olarak tesir ettiğini söylemiştir. Medyumların söylentilerine nazaran de kutupsal ve Antartik alanlardaki çalkantıların sıcak yerlerde yanardağ patlaması, kutuplarda ise kaymalara sebep olmaktadır.
* Gezegenler
Son yüzyılda gerçekleşmiş olan 11 büyük gezegenler baz alınarak ele alınmıştır. 8,5 üzerinde yer alan tüm bu sarsıntıları inceleyecek olursak her bir büyük sarsıntıda tüm gezegenlerin birbirine epeyce yakın olduğu, tıpkı düzlem üzerinde olduğu ya da 180 derecelik açı içerisinde taban tabana oldukları görülmüştür. Ayrıyeten 180 derece içerisinde gezegenler ortasında pozisyon olarak dengesizlik olduğu vakit da afetlere yer hazırlandığı gözlemlenmiştir.
Bunlara ek olarak yapılan araştırmalar, büyük sarsıntılar sırasında Ayın ekvator kuzeyinde kaldığı gözlemlenmiştir. Hatta bilakis Satürn de daima güneyde yer alıyordu. Yani anlaşılana nazaran yeryüzünde meydana gelen patlamalarda gezegenlerin her biri tıpkı düzlemde bulunuyor… Her ne kadar bu kadar çok kesin bulgular ortaya çıkmış olsa da bilim adamları ve astrologlar bir ortada tahlil yoluna ulaşmadan kesin yargılar ortaya koymak sıkıntı olacaktır.
Karar
