UYGUN Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr Ümit Özdağ, katıldığı bir televizyon programında ÂLÂ Parti İstanbul Vilayet Lideri Buğra Kavuncu’yu FETÖ’cü olmakla suçlamasıyla ilgili küme toplantısının akabinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Akşener, “Onu daima birlikte göreceğiz. Benim, arkadaşlarımın ne konuştuğu değil de bugün Bülent Turan’ın ne konuştuğu benim için önemli” dedi.

AK Parti Küme Başkanvekili Bülent Turan toplumsal medya hesabından, “İYİ Parti’de kim FETÖ’cü bilmem lakin, yakında küme bile kuramayacaklar” demişti.

YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, partisinin TBMM Küme Toplantısı’ndaki konuşmasında, 100 yıldır soykırım palavrası söyleyen Ermenistan’ın, gerçek yüzünü bir sefer daha gözler önüne serdiğini söz etti.

Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine ateşkes kelamı verdikten birkaç saat sonra füzeyle saldırdığını anımsatan Akşener, “Savaş meydanında ardına bakmadan kaçan korkaklık, sivillerin canına kastetmeye devam etti.” diye konuştu. 

Akşener, Ermenistan’ın, insanların vicdan hafızasına bir kıyım daha eklediğini lisana getirerek, daha bir yaşındaki Medine bebeğin, anasının koynunda can verdiğini anlattı. 

Medine bebeğe kıyanların gerçek yüzünü esasen bildiklerini belirten Akşener, “Biz, o yüzü daha evvel Hocalı’da görmüştük. O nedenle, yıllardır palavralarına kanan dünyanın istifini bozmamasına da şaşırmadık. Biz tekrar kendi yaramızla, biz yeniden kendi kaygımızla, biz yeniden kendi acımızla baş başayız.” dedi. 

Abdürrahim Karakoç’un “Karabağ’a mektup” şiirini okuyan Akşener, “Yalancılar, zalimler, vicdansızlar duysun diye büyük Meclisin çatısı altında diyoruz ki; Tanrı Türk’e yar olsun, Azerbaycan var olsun.” sözünü kullandı. 

“MİNSK KÜMESİ DAĞLIK KARABAĞ’I ÇÖZEMEZ”

Ermenistan’a silah ve mühimmat veren Rusya’nın ateşkes masası kurmasının yanlış olduğunu vurgulayan Akşener, “Sayın Erdoğan’ın da tabir ettiği üzere, sorunu çözmek için oluşturulan Minsk Kümesi’nin üyeleri olan ABD, Rusya ve Fransa, Ermenistan’a her tıp yardımı yapıyor. Bu gerçek ortadayken, sorunu bu üçlünün çözemeyeceği gerçeği de ortada duruyor. Bu sebeple, Sayın Erdoğan’ı uyarmak istiyorum; bu mevzu, parti kongrelerinde yapılan konuşmalarla geçiştirilecek bir mevzu değildir. Bulunduğun makam tespit yapma değil, gerekeni yapma makamıdır. Türkiye’nin diplomasi birikimini çok geç olmadan harekete geçirin. Kurulacak masalarda, Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında yerini almasını sağlayın.” değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye’nin, iktisadıyla, siyasetiyle, diplomasisiyle, ordusuyla güçlü olmak, sağlam durmak zorunda olduğunun altını çizen Akşener, “Ancak bugünkü iktidarda bunu sağlayacak marifet de vizyon da maalesef yok.” diye konuştu.  

“AYM SİSTEMLİ BİR HALDE TARTIŞMAYA AÇILDI”

Anayasa Mahkemesinin sistemli bir halde tartışmaya açıldığını savunan Akşener, şöyle devam etti:

“Önce, ülkenin İçişleri Bakanı sarfiyat yaptı. Ardından küçük ortak koroya katıldı. Nihayetinde de Sayın Erdoğan, daha evvel de birçok kere örneğini gördüğümüz üzere, ‘Meclis bir adım atarsa ben de desteklerim’ dedi. Son olarak, Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi çıktı, kendi kurumunu siyasi materyal yapmak isteyenlerin eline, altın tepside istedikleri fırsatı verip tüy dikti. Ne kadar acı. Sosyal medyada, karşılıklı ışık yakıp söndüren polemiğin tarafları, Türkiye’ye nasıl hasar verdiklerinin farkında bile değiller.” 

Meral Akşener, anayasa mahkemelerinin medeni dünyada, demokratik ülkelerin vazgeçilmez kurumları olduğunu söz ederek, “Türk devletinin temel taşlarıyla oynamaktan bir türlü yorulmadınız. Yargıdan elinizi çekin. Bu türlü diyoruz da çekmeyeceklerini biliyoruz. Lakin biz iktidar olacağız, o ellerin hepsi oralardan çekilecek.” dedi. 

Anayasa Mahkemesi’nin tartışılacağına, adalete itimadın nasıl sağlanacağının tartışılması gerektiğini belirten UYGUN Parti Genel Lideri Akşener, şunları söyledi:

“Bunları tartışmak işinize gelmez. Çünkü, hakikati konuşmaya, milletin kaygılarını tartışmaya artık yüzünüz yok. Çünkü sizin derdiniz, memleketin kaygılarını çözmek değil. Çünkü sizin derdiniz Anayasa Mahkemesiyle değil. Sizin derdiniz, bizatihi hukukun kendisiyle. Madem anayasal sistemden, hukuktan, adaletten, demokrasiden rahatsızsınız, o zaman gelin ‘Erdoğansal’ sistemi tartışalım. 

Bir taraftan ‘Burası kabile devleti değil’ diyeceksiniz, öbür tarafta küçük ortağına ‘Anayasa Mahkemesi’ni istemezük’ dedirtmek, ne dürüstlüğe ne ahlaka ne de devlet insanlığına yakışmaz. Adalet sadece mahkeme salonlarının konusu değildir. Adalet için atılacak birinci adım, adil olmaktır. Hele devlet yönetiyorsanız, adil olmak boynunuzun borcudur. Türkiye’nin son yıllardaki en büyük sorunu da tam olarak budur.”  

Akşener konuşmasına şöyle devam etti:

Askıda ekmek zaten geleneğimizde var ancak orta yerde parti logolu askı yaptırarak değil fırında usturuplu yapılan bir uygulama. Asıl dikkat edilmesi gereken gerçek şu hem iktisat uçuyor deyip hem de askıda ekmek kampanyası başlatıyorsanız biriniz palavra söylüyor demektir.  Ne var ki palavralar artık dikiş tutmuyor. Milletimiz o palavrası yaşayarak görüyor.”

“HAYALLER DOĞALGAZDA VARLIKLI OLMUŞ TÜRKİYE, GERÇEKLER ASKIDA EKMEK KAMPANYASI”

“Biliyorsunuz Erdoğan muştularını daima sıkıştığı anlara saklar. Yeni bir doğalgaz muştusunu verdi. Milletimizin faydasına olan her keşfi memnuniyetle karşılarız lakin artık sıktı be kardeşim. Havalar soğuyor, millet daha fazla doğalgaz yakmaya başlayacak. Doğalgaz bulduk diye caka satıyorsunuz ancak bir yandan faturalara artırım yapıyorsunuz. Siz lakin gemi üzerinden poz veriyorsunuz. Hayaller doğalgazda güçlü olmuş Türkiye, gerçekler askıda ekmek kampanyası.”

“BU BÜTÇEDE MİLLET YOK”

geçtiğimiz Cumartesi günü, Türkiye’nin 2021 Yılı Bütçesi meclise sunuldu. Bu, Ak Parti hükümetlerinin 19. bütçesi. Bu bütçe, bugüne kadarkiler içinde en argümansız olanı, milletten en kopuk olanı. Bu bütçede, toplumun ekonomik problemlerini çözecek önlemler yok. Bu bütçede, esnafın, işsizin, çalışanın, emeklinin feryadına karşılık yok. Bu bütçede, çiftçilerimiz için rutinin dışında bir dayanak yok. Bu bütçede, kira, vergi, sigorta pirimi ve borç altında inim inim inleyen, siftah yapmadan konutuna giden esnaf için hiçbir dayanak yok. Devlet bu türlü güç günlerde milletinin yanında olmalı lakin; bu bütçede millet yok. Pekala bu bütçede ne var? Mesela bu bütçede, 14 yıl öncesinin kişi başı gelirine dönüş var.

“BU YIL BİZE GÜLMEK HARAM TAHMİNEN SENEYE”

Mesela bu bütçede, sarayın ve devlet dairelerinin şatafatı ziyadesiyle varken, emekçi emeklisi için makyajlı enflasyon kadar, memurlar ve emeklileri için yüzde 3+3 artırım var…Görünen o ki; yeni yılda da millet sabretmeye devam ederken, millete “sabır” tavsiye edenler, lüküs hayatlarını devam ettirecekler. Mesela bu bütçede faiz var, yandaş müteahhitlere ödemeler var.2020 yılında 137 milyar lira olan faiz ödemeleri, yeni bütçede, yüzde 31 artışla 180 milyar lira olarak öngörülüyor. Yolcu, araç geçişi, hasta garantileri için yandaş müteahhitlere yapılacak ödemeler artarak devam ediyor. Ez cümle bu bütçenin özeti, o meşhur müziğin kelamları üzere; “Çekerim turnam sineye, kederi sineye; bu yıl bize gülmek haram, tahminen seneye.”

ERDOĞAN’IN SİSTEM TENKİDİNE REAKSİYON: HAYDİ ORADAN BE

“Eğitim sisteminden bahsederken ‘en çarpığından Batı taklitçiliği cumhuriyetimizin en büyük kaybıymış.’ Cumhuriyet, bu çarpık batıcı anlayışı, faşist formüllerle dayatmış… Haydi oradan be. Haydi oradan. Hitler yerinde karşıt dönüyordur. Ben bunları niçin akıl edemedim diye. Kendine gel sayın Erdoğan! Beğenmediğin o Cumhuriyet, dünyanın alkışladığı bir kalkınma atılımı bir medeniyet hikayesidir. Elbette eksikleri vardır, ancak bu türlü bir tanımı hak edecek kadar kolay bir iş değildir. Hele; Cumhuriyet’in eğitim atağına kelam söylemek, senin üzere, 18 yıllık iktidarı boyunca, bakan üstüne bakan atayıp tekraren eğitim sistemiyle oynamasına karşın, hâlâ bir yol bulamayan birinin haddi de değildir hakkı da değildir. Kalkmış, yıkılmış bir ülkeden, Türkiye Cumhuriyeti’ni doğurmuş iradeye saygısızlık ediyorsun. Ayıptır ayıp!”

“APARTMANLARDA ÜNİVERSİTE KURMAYI BÜYÜK MEZİYET SAYIYORLAR”

Cumhuriyetin eğitim anlayışına laf ederken, oturup hiç düşünmüyorlar, “Biz ne yaptık, neyi yapamadık?” demiyorlar. Apartmanlarda üniversiteler açtırmayı, büyük eğitim atağı diye pazarlayan bir zihniyetin, Kovid-19 sürecindeki performansı bu muhasebenin yapılmadığının en büyük göstergesi. Aileler kaygılı. Salgınla birlikte eğitim sistemimizde bulunan mevcut eşitsizlikler daha da derinleşmiş durumda. Pandemiden evvel, eğitime erişim ve fırsat eşitliğinde var olan adaletsizliklere, bu kez da, uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler sorunu eklendi. Ulusal Eğitim Bakanı 1,5 milyon diyor lakin, yaklaşık 6 milyon öğrencimizin, uzaktan eğitim için televizyon, bilgisayar yahut tableti yok. Kimi yerleşim ünitelerinde internet kontağı dahi bulunmuyor. Geçim darlığı çeken, çok çocuklu ailelerin, farklı sınıflarda bulunan çocuklarının tek televizyondan EBA’yı yahut tek bilgisayardan uzaktan eğitim dersini izlemeleri mümkün değil. Uzaktan eğitim en çok dar gelirli vatandaşımızın evladını vurdu. Bir yanda, dadılar, bakıcılar, öğretmenler tutanların, her türlü teknolojik imkana sahip olanların çocukları; başka yanda, salgından ötürü işsiz kalıp konutuna ekmek götüremeyenlerin, telefonunda bile interneti olmayanların çocukları… Öğrenme uçurumu derinleşti de derinleşti.

“OLAN TEKRAR DAR GELİRLİ VATANDAŞIMIZA OLDU”

Bir vakitler, eğitimde büyük atılım diye pazarladıkları bir proje vardı, hatırlar mısınız? Fatih Projesi. Milyarlarca lira harcadılar. Aslında milyarlarca lirayı çöpe attılar. Yüzyıllık eğitim projesi dedikleri Fatih Projesi’nden geriye, meskenlerde çekmecelere atılmış tabletler, varlıklı olan yandaşlar kaldı. İktidara soruyorum; İhalesiz iş verip, boş kasasını doldurduğunuz yandaş firmalara giden paralar en çok gereksinim duydukları bu salgın günlerinde, zorluk çeken öğrencilerimize derman olamaz mıydı? Varlık içinde yaşayıp yokluğu görmeyenler; unutmayın ki bu vurdumduymazlıkla bir jenerasyonun felaketine sebep oluyorsunuz. Bir kuşağın ve bu ülkenin geleceğini karartıyorsunuz.

İktidarın iş bilmezliği yüzünden, yandaş sevdası yüzünden olan yeniden dar gelirli vatandaşımızın evladına oldu, aziz öğretmenimize oldu.

“İKTİDAR AK PARTİ’YE OY VERECEK KUŞAK YETİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR”

Geçen yüzyılda eğitim, siyasal ideolojileri yaymak ismine, araç olarak kullanıldı. Fakat 21’inci yüzyılın rekabetçi dünyası, bizi değişik bir eğitim sistemine yönlendiriyor. Kalıplar yerleştiren değil, kalıpları kıran, ezberleten değil, ezberleri bozan tek sesliliği değil, çok sesliliği kıymetli sayan bir eğitim sistemi… Türkiye’deki eğitim sistemine baktığımızda, çağımızın gerektirdiği bu üç belirleyici ögesi bulamadığımız üzere, bilakis giden bir anlayış görüyoruz. İşte eğitim sistemimizdeki bozukluğun kaynağı, bu anlayıştır.

Türkiye’nin Pisa testlerinde nal toplamasının sebebi; İktidarın, özgür düşünen gençler yerine, Ak Parti’ye oy verecek gençler yetiştirme inadıdır.

“EĞİTİMLE İSTİHDAM BAĞLANTISI KOPUK”

Türkiye’de işsizlik sorunu kadar, mesleksizlik sorunu da var. Ülkemizde maalesef, eğitimle istihdam ilgisi kopuk. Maalesef piyasanın talep ettiği nitelikte insan yetiştiremeyen bir eğitim sistemimiz var. 18 yıllık bir iktidarın, bu mevzuda adım atamaması, ülkemiz için büyük bir yıkım olmuştur. O nedenle, YETERLİ Parti iktidarında biz; Birinci iş, Ulusal Eğitim Şurası’nı toplayacağız. Bilim insanlarıyla, sivil toplumla, ailelerle el ele verip eğitimi siyasi bir nesne olmaktan kurtaracak, performans kriterlerini, bölgesel gereksinimleri, farklılıkları dikkate alarak, eğitimi baştan sona tekrar planlayacağız. Güçlü bir eğitim ve istihdam planlamasıyla, gençlerimizin, piyasanın talep ettiği niteliklerle yetişmesini sağlayacağız.

İşgücüne yeni katılacakların yanı sıra, mevcut işgücünün de niteliğini artırmak; gençlerimizi, piyasada geçerli meslek sahibi yapmak, bir numaralı önceliğimiz olacak. Bu plan çerçevesinde, eğitim bütçesinin ulusal gelire oranını, en az iki katına çıkarıp, OECD ortalamasına yaklaştıracağız. Orta vadede, öğretmen fiyatlarını arttırıp, tüm eğitim çalışanlarımızın ek göstergelerini 3600’e çıkaracağız. Eğitim bütçesinden yatırımlarına ayrılan hissesi arttıracağız. Özel bölüm, dini vakıflar ve cemaatlerle yapılan ve eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen ,her türlü, ortak proje ve protokolleri iptal edeceğiz.

“Eğitim fakültelerini tercih eden, yüksek puanlı öğrencilere, ayda 2000 lira burs sağlayacağız. Üniversitelere, performansa dayalı ödenek tahsisine geçip, başarılı olan üniversitelerin kaynaklarını arttıracağız. Performans kriterlerini ve genel akademik muvaffakiyet kriterlerini sağlayamayan üniversiteleri, kuruldukları bölgenin sektörel gereksinimleriyle uyumlu, meslek yüksek okullarına ve teknoloji yerleşkelerine dönüştüreceğiz. Birinci ve orta öğretimdeki öğrencilerimizin gelişimlerini, vaktinde tespit edecek bir altyapıyı, bakanlık bünyesinde geliştirip, çocuklarımızın karşılaşabileceği okula devam etmeme, yanlış alana yönelme üzere riskleri önleyeceğiz. “

ÜMİT ÖZDAĞ’IN FETÖ ARGÜMANLARINA KARŞILIK

UYGUN Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr Ümit Özdağ, katıldığı bir televizyon programında YETERLİ Parti İstanbul Vilayet Lideri Buğra Kavuncu’yu FETÖ’cü olmakla suçlamıştı…

Akşener küme konuşmasının akabinde gazetecilere, Ümit Özdağ’ın argümanlarıyla ilgili şunları söyledi:

•  Onu daima birlikte göreceğiz. Benim, arkadaşlarımızın ne konuştuğu değil de bugün Bülent Turan’ın ne konuştuğu benim için kıymetli.
•  Biz bir demokrasi çabası vererek geldik. Partimizin içinde de onu içselleştirmeye çalışıyoruz
•  Bu seyahatte kusurlar kusurlar oluyor fakat büyük bir dikkatle, demokrasiyi, her şeye karşın demokrasiyi istişareyi içselleştirmeye çaba ediyoruz.
•  Hepimiz otoriter sistemlerin içinden geliyoruz. Dolayısı ile hür iradeleriyle partimizde idarede, milletvekilliği vazifesinde bulunan bütün arkadaşlarımızın fikirlerini söylemelerinin partimize zenginlik kattığına inanıyorum.
•  Ama ben Meral Akşener olarak, DYP Genel Lider Yardımcılığını ve Bakanlığını yaptığım bir devirde; 43 milletvekili DYP’den hangi koşullarda, nasıl ayrılmıştı onu biliyorum. Ve onun sonra Türkiye’de nelere mal olduğunu biliyorum.

AK Parti Küme Başkanvekili Bülent Turan Twitter hesabından şöyle demişti:

Karar