ÂLÂ Parti Genel Lideri Meral Akşener, “Demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz. Biz hepimiz çok otoriter yapılardan geliyoruz. Sizin profesyonel olarak maaş ödediğiniz danışmanlar yani size strateji veren danışmanlar siyasetçiliği toz zerresi görürdü bir mühlet sonra” dedi.
Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlayan Akşener, şunları söyledi:
Ben genel olarak CHP’den arkadaşlarla karşılaştığım vakit diyorum ki kır atın ya suyundan ya huyundanmış sizinle seçime birlikte girdik. Sonra 31 Mart’ta tekrar bir ittifak sistemi içinde yer aldık. Hasebiyle sizden huy aldık. Artık bir istikametiyle biz yeni biz partiyiz. Eski siyasi geleneklerimizde var olan hastalıkları yaşamamaya uğraş eden bir siyasi yapıyız. Farklı farklı siyasi geleneklerden gelen değerli siyasetçilerin yer aldığı lakin onların yanında çok genç ve yeni arkadaşların yer aldığı bir parti.
“DEMOKRASİYİ İÇSELLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz. Biz hepimiz çok otoriter yapılardan geliyoruz. Sizin profesyonel olarak maaş ödediğiniz danışmanlar yani size strateji veren danışmanlar siyasetçiliği toz zerresi görürdü bir mühlet sonra.
Evet sayılmıyordu. Televizyona röportaj vermek için müsaadeye tabiydiniz. Ben otoriterleşmemeye çaba ediyorum, demokrasiyi içselleştirmeye bir genel lider olarak kararlıyım. İş geldi kongreye. 38 milletvekilimiz vardı. Artık 36’ya düştü. GİK üyeliği, genel lider yardımcılığı, milletvekilliği hepsinden değerli. Çeşitlendirmeye uğraş ediyoruz, orada sorun oluyor.
DÜZGÜN PARTİ KURULTAYINDA NELER YAŞANDI?
Orada bazen kırgınlıklar oluyordu. Bunu büsbütün değiştirdik. 1,5 yıl önceki kongremizde büsbütün çarşaf liste yaptık, kimseyi önermedim. 3 başka anahtar liste çıktı. Genel merkezin yaptığı anahtar listeyi delen arkadaşlar çıktı. Bana nazaran demokratik bir kongre olmuştu, orada da itirazlar çıktı.
Ümit Özdağ benden fezlekesine bağlı olarak benden küme başkanlığı talep etmişti. Ben de kendisine hayır demedim. Edirne Milletvekilimiz Orhan Çakırlar Edirne Milletvekilimiz çok beyefendi insan ona sen kenara çekil bu arkadaşı alıyoruz yanlışsız olmayacağını kongreden sonra bu hareketi gerçekleştireceğimizi kendisine söyledim.
Gerçekten ben GİK listemde Orhan Çakırlar’ı koydum ve orayı boşalttım. Sonra el yazısı listenin içinde Sayın Özdağ’ın isimleri vardı. GİK listesindeki olmadıklarını biliyorlardı. Sayın Özdağ tek tek görüştüğümüz arkadaşlarımızın ortasına katıldı. Sonuçta ne olduğunu bilemediğim sistemin içinde bir gün baktım ki televizyon kanalında veryansın ediyor arkadaşımız.
Bu arkadaşımız ben, benden sonra genel başkanlığa hazırlıyorum kanaatine kapıldı. Bir siyasi partide bir genel başkanlık sandalyesi boşaldığı vakit pek çok insan onun için yatırım yapar. Belirli beşerlerle bu partinin kurucuları, en başı, ortası son dakikada geleni var. Deneyimlisi var, genci var.
Bunlar bir ortaya gelir o parti kurumsal bir sistem oluşturulur. Bu kurumsal yapının içinden seçilir genel lider. Mesela merhum Demirel Cumhurbaşkanlığına gittiğinde Köksal Beyefendi, İsmet Sezgin aday oldular. Sonuç olarak Tansu Çiller seçildi. İttifaklarla seçildi. Hasebiyle genel liderlerin işaret ettiği bir aday seçilir diye bir durum yoktur. Bizim tüzükte genel liderlerin müddeti 3 yıldır.
“BELGE VE BİLGİ GETİRMESİNİ GEREĞİNİ YAPACAĞIMI SÖYLEDİM”
Hayır, hayır! Buğra Kavuncu ile ilgili olarak bana geldi ve kongremiz vardı. Buğra’nın FETÖ’cü olduğunu söyledi. Ben de kendisine hususla ilgili doküman ve bilgi getirmesini gereğini yapacağımı söyledim. Son gelindi evrak ve bilgi yok. Bu bilgiler nereden? O da devletin kimi kurumlarını söyledi. Dokümanı yok. Not aldım, o da devletin kimi kurumlarını söyledi. Jandarma, askeriye ve MİT’ten aldığını söyledi. Ben de ilgili kurumların başındaki bireyleri aradım.
Okudum, bunlar tez, sav sahibi şu kişi. Münasebetiyle sizden alındığını söyledi. Bu bilgilerin sizde olup olmadığı yanlışsız mu? Sonuç itibariyle o bilgi oradan çıktı. Ben eski İçişleri Bakanı’ydım. Nasıl soru soracağımı bilirim. Özel kalemler üzerinden zımnî değil resmi bir biçimde aradım. Devletin sistematiği şudur. Siz müracaat edersiniz, size zımnî bilgiyse, verilemeyecek bilgi ise yüzünüze yazıyla yahut şifahi olarak söylerler.
Çarşamba bir arkadaşımız, Perşembe bir arkadaşımız geri döndüler. Sayın Özdağ’ın oralardan aldığını argüman ettiği kayıtların sisteminde olmadığını söylemiş oldular. Ben o insanlara ‘Buğra Beyefendi FETÖ’cü müdür?’ diye sormadım. Biz siyasi partiyiz, her yerde üye muharrirler. Her yerde stant kurarak üye yazarız. Biz bu üyelerin bir terör örgütüne üye midir, sempatizan mıdır bilemeyiz. Biz yazarız Yargıtay’a veririz, bakar.
“ÖZDAĞ İKNA OLMADIYSA SAVCIYA ŞİKAYET ETMELİYDİ”
Bir öbür şey daha var şayet siz bir vilayet liderine direkt FETÖ’cü diyorsanız. Genel lideriniz da bununla ilgili çalışma yapıp ‘hayır’ alıyorsa, orada onu kapatırsınız. Fakat tekrar ikna olmuyorsanız, bana söylediğiniz dokümanını bilgisini koyamadığınız şeyleri savcıya şikâyet edersiniz.
Ondan sonra hakkınız olur, dersiniz ki, hakkınız olur dersiniz ki ‘ey ahali bu Meral Akşener, FETÖ’cüyü aldı koydu, ben de şikâyet ettim’. O vakit hakkınız olur. Gencecik bir insanı ben size söylüyorum, savılar onu yapsın bunu yapsın.
FETÖ bir terör örgütüdür Fatih Beyefendi. DEAŞ üzere, PKK üzere. Terör örgütünün sempatizanı, terörist diye bir kişiyi söylerseniz, bunu ispat etmekle vazifelisiniz.
Bunu yargıya teslim etmek zorundasınız elinizde karineniz varsa. Sonuç itibariyle bunu yapmadığımız vakit yalnızca bir kişinin akabinde bu manada konuşursanız, ispat etmek misyonu sizindir. O vakit bu iftira olur. Yanlış ve ayıp olan kısmı bu.
Bir diyor ki bu devlet palavra söylüyor diyor. Ben de diyorum ki bizim vergilerimizle terör örgütlerine mensup beşerler var mıdır, yok mudur takip eden kanunî yapılardır. İstihbarat örgütlerimizdir.
O soruşturmanın sonucuna nazaran bir karar çıkacak ve akla kara ortaya çıkacak. Buğra Bey’in aklanma üzere bir sonucu çıkarsa o vakit Özdağ türel olarak iftiracı olacak. Ne hoş kendisine ispatlanma imkânı sağlandı.
Hayır, yok! Parti içinde tenkitler yapıldı lakin kimse kimseyi FETÖ’cülükle hainlikle suçlamadı. Ben bir genel lider olarak buna müsaade edemem. Diyen kişi ispatlamak zorundadır. Söyleyen insan dokümanını, bilgisini götürecek gereğini yapacak.
Bunların her birini sorumluluk problemidir. Hakikaten MİT’ten, jandarmadan, askeriyeden aldım dediğinizin de bu türlü bir olmadığını en üst seviyen söylendi. O da demek ki kandırılmış. Türkiye’de herkes kandırılıyor.
İSMAİL KONCUK’UN İSTİFASI
Bunlar çok üzücü şeyler. Ben ilçe lideri, belediye lideri, üst delegeye kadar hangi arkadaşımız partimizden ayrılırsa çok üzülürüm. Zira o partileri var eden insanlardır. İstifa eden hiçbir arkadaşımızın hakkında incitici bir şey söylemedim, iradelerine hürmet duydum.
ANAYASA TASLAĞI ARGÜMANLARI
Biz kendisiyle İnsan Hakları Kurulu’nda bulunduk. Çok müspet çalışmaları vardı. Gerçi kısa vakit sonra ayrıldık. Sizin HDP ile masaya oturmanız tezi milliyetçi kesimde rahatsızlık yarattı. Ondan evvel Selahattin Demirtaş’ın kahvaltıya gelmesi vardı.
Size HDP üstünden de geliniyor bir yandan.Burada Saadet Partisi, CHP, HDP ve DÜZGÜN Parti oturmuş bir anayasa hazırlamış. Müddet 1,5 ay. Bu ülkede 1,5 ayda bir anayasa hazırlanabilir mi kardeşim? Hukukçu kimse yok. Saadet Partisi’nden yalanlama geldi. Ben dedim ki, ‘kesinlikle bu türlü bir şey yok’. Daha ilginci HDP yaptı bu türlü bir şey yapmadık diye.
Ancak birebir şahıs, AK Parti ile anayasa hazırladığımızı söyledi. Sayın Ömer Çelik’le bizim genel sekreter arkadaşımız bir ortaya gelmişler hazırlamışlar. Asıl vahim şu. Ömer Çelik Beyefendi bu arkadaş yalancılıktan tutun, ahlaksızlığa kadar her türlü hakareti yapan Tweetler zinciri yaptı.
Ancak bu tarafta Saadet Genel Lideri yalanlamış, YETERLİ Parti genel lideri yalanlamış, HDP’nin iki eş genel bakanı yalanlamış, CHP yalanlamış. Ancak bu arkadaşımız bu yalanlamalara inanmıyor. Elinde bilgi doküman var mı oda yok. 30 sayfalık bir kâğıt sallanıyor. Sayın Kaboğlu’nun 2012’de Sayın Cemil Çiçek’in yaptığı konuşmasında, Sayın Kaboğlu’nun yaptığı çalışmanı üstüne photoshopla bir şey eklenmiş. 2007’de Tayyip Beyefendi, Ergun Özbudun hocadan anayasa taslağı istemişti.
Benim bildiğim kadarıyla Ergun Hoca’nın bir de Sayın Kaboğlu’nun hazırladığı. 80 anayasasını Orhan Aldıkaçtı hoca hazırlamıştı. Bu türlü bir hususta buyurun kardeş demem mümkün değil.
Karar
