AK Parti Genel Lider Danışmanı Yasin Aktay, Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ hakkında, “hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik yahut aşağılama”dan cürüm duyurusunda bulundu.
Aktay’ın avukatı Burhanettin Sevencan tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan hata duyurusu dilekçesinde, Aktay’ın bir internet sitesine verdiği, “Suriyelilerin insani sığınmacı olarak ülkeden gönderilmesinin teknik ve tüzel olarak kolay olmadığı” istikametindeki açıklamalarına ait Özdağ’ın, toplumsal medya paylaşımı ile “iftira attığı, hakaret ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ederek Aktay’ı maksat gösterdiği” öne sürüldü.
“Türkiye’de Türk ırkı olmadığıni tez ederken kendisinin Arap kökenli olduğunu ısrarla tabir eden Türk düşmanı Yasin Aktay: ”Kılıçdaroğlu, iktidar değişse de Suriyelileri geri gönderemez” demiş. Hakikat Kılıçdaroğlu gönderemez. Lakin biz göndeririz.”
Prof. Dr. Ümit Özdağ müvekkilim Prof. Dr. Yasin Aktay’ın bir internet sitesine verdiği ve Suriyelilerin insani sığınmacı olarak ülkemizden gönderilmelerinin teknik ve türel olarak kolay olmadığını söyleyen açıklamasına reaksiyon olarak yaptığı toplumsal medya paylaşımı ile açıkça hem iftira atmış hem hakaret etmiş hem de onu insanları kin ve düşmanlıkla tahrik ederek gaye göstermiştir.
“Türk Düşmanı” sözü müvekkilime hiçbir formda isnat edilemeyecek bir hakaret olmakla kalmaz. Ülkemizde geçerli olan ulusal hassasiyetler gözönünde bulundurulduğunda bu türlü bir suçlama insanları birine karşı tahrik etmek ve kin, nefret ve düşmanlıkla kışkırtmak manasına gelmektedir.
Özdağ bir siyasi harekete öncülük eden siyasi kişiliği hasebiyle çok geniş kitlelere hitap etme imkanına sahip. Hakikaten 956 bin takipçisi bulunan twitter hesabından bu paylaşımı yaptığında bu paylaşımını yüzbinlerce insan görmekte ve kışkırtıcı tavrı münasebetiyle müvekkilime yönelik oluşması kuvvetle olası hisleri önemli bir tehdit oluşturmaktadır.
Ayrıyeten Özdağ’ın müvekkilimin “Türkiye’de Türk ırkı olmadığını sav ettiğine” dair kelamları de yeniden müvekkilimin birtakım kelamlarını çarpıtmasından diğer bir şey değildir. Müekkilimin Bayburt Üniversitesinde bir toplantıda yaptığı ve Türk kimliğinin ırktan öte bir şey olduğunu tabir eden, aslında makûs niyetle okunmadığında Türklüğü daha da yücelten tabirlerini Türklüğün inkârı üzere sunarak tekrar bir iftira, hakaret ve gaye gösterme kabahatlerini işlemektedir.
Zira Özdağ kendisine Türklüğün tek hamisi rolü biçmiş, kendisinin dışında Türklüğe sahip çıkanları kendisine rakip olarak görmekte, onları bertaraf etmek için bu türlü çarpıtmalar yapmaktadır. Esasen Türk kimliğinin ırkla değil, kabulle ve kültürle alakalı olduğu niyeti müvekkilimin şahsen Türk milliyetçilerinden Ziya Gökalp, Nihal Atsız, Remzi Oğuz Arık ve Erol Güngör, İsmet Özel üzere isimlere dayandırdığı bir fikirdir. Onlar da Türklüğün ırk değil bir kültürel kimlik olduğunu söylemişlerdir ki, şahsen Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Memnun Türküm Diyene” sözü de Türklüğün bir millet kimliği olarak ırktan öte bir şey olduğunu söylerken, müvekkilimin birebir niyet ve istikametteki kelamlarından Türk düşmanlığı çıkarmak makus niyetli bir çarpıtma ve iftiradan öteki bir şey değildir.
Özdağ bunu sıkça yapmakta ve müvekkilimi ısrarla ideolojik hassasiyetleri yüksek olan bir kesite açıkça amaç göstermektedir. Müvekkilimin Türk düşmanı olduğu fikrini bilhassa pekiştirmek için müvekkilimin “kendisinin Arapz kökenli olduğunu ısrarla tabir ettiğini” bilhassa vurguluyor ki, bu da iftirasının tesirini artırmak için yaptığı bir taktiktir. Müvekkilim çok iyi Arapça bilmekte olduğu bir sır değildir, bu haliyle de Arap dünyasıyla Türkiye ortasında değerli bir köprü rolü oynamaktadır, fakat hiçbir vakit hiçbir yerde “Arap kökenli olduğunu ısrarla söz etmek” üzere bir tavrın içinde olmamıştır.
Hatta Arap dünyasında Türkiye’ye karşı düşmanca hisler içinde olanlardan yana en öncelikli gaye olanlardan biridir ve bundan ötürü kendisi birçok Arap milliyetçisinden tehditler almaktadır. Fakat müvekkilim Arap kökenli olduğunu vurgulamıyor olsa da Özdağ bu türlü bir nitelemeyle Araplara karşı kin, nefret ve düşmanlık hislerini açıkça tahrik etmektedir. Ülkemiz içinde Türk milletinin kesimi olarak sayıları tartışmalı olsa da hatırı sayılır bir Arap kökenli nüfusun olduğu gözönünde bulundurulduğunda, Türk toplumunun değerli bir kısmına karşı sistematik olarak ısrarla tahrik ettiği bu kin, nefret ve düşmanlık hislerinin cezasız kalmaması gerektiği ortadadır.
Özdağ Aktay’dan asla daha fazla Türk değildir ve Aktay’ın halihazırda Türkiye’ye yaptığı hizmetler lakin Özdağ’ın verdiği ziyanları karşılayabilmektedir. Zira toplumda kin ve nefret tohumlarının ekilmesi şahsen Özdağ’ın yaptığı işlerdendir. Meğer Aktay Türkiye ve dış dünyada Türkiye’yi temsiliyle, ülkeye çektiği yabancı sermayeyle Türkiye’nin kalkınmasına, halklar ortasında kültürel ve sosyolojik kaynaşmaların sağlanmasında çok önemli katkılar yapmaktadır.
Karar
