Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir otelde düzenlenen Bursa Adalet Bölge Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Gül, terör örgütü PKK tarafından şehit edilişinin dokuzuncu yılında Tunceli’nin Ovacık savcısı Murat Uzun’u rahmetle, minnetle andığını belirtti.

İsimli yılın yargı topluluğuna, adalet teşkilatına ve vatandaşlara güzel olmasını dileyen Gül, “Bugün on birincisini gerçekleştireceğimiz bölge kıymetlendirme toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugüne kadar yaptığımız kıymetlendirme toplantılarında lisana getirilen bahisler, görüşler Ankara’da bizler için konut ödevi oldu” sözünü kullandı.

Salgın nedeniyle toplantılara orta verdiklerini belirten Gül, en kısa müddette salgının bitmesini temenni etti. Bakan Gül, salgına karşın büyük özveriyle misyon yapan yargı çalışanlarına da teşekkür ettiğini söyledi. Bursa’da bulunmaktan ötürü memnun olduklarını belirten Gül, 2022 Türk Dünyası Kültür Başşehri seçilen kentin kendileri için de farklı bir bedeli olduğunu lisana getirdi.

“ADALETİN FİZİKİ ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİREN ALTYAPI YATIRIMLARI YAPTIK”

Bakan Gül, Bursa’da adalet hizmetinin daha nitelikli olması için esaslı bir değişim gerçekleştirdiklerini, görünüşte adliye olan lakin derme çatma merdiven altı yapıların artık geçmişte kaldığını belirtti. Adaletin fiziki çehresini değiştiren altyapı yatırımlarıyla, yargıya sürat ve kalite getiren teknoloji kullanımıyla çığır açtıklarını anlatan Gül, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanımız liderliğinde hükümetlerimiz periyodunda adaletin fiziki çehresini değiştiren altyapı yatırımlarıyla yargıya sürat ve kalite getiren teknolojinin önünü açtık, burada değerli çığırlar açtık. Bursa’da da bu hizmetlerin yansımış olduğunu görüyoruz. İznik, Karacabey, İnegöl, Mustafakemalpaşa ve Mudanya adliyelerini ve son olarak da Gemlik ve Orhangazi adliye binalarını tamamladık, vatandaşımızın hizmetine sunduk. Bölge Adliye Mahkemesinden sonra Bölge Yönetim Mahkemesi de bu isimli yıl prestijiyle hizmete sunulmuş oldu. Vatandaşımız, avukatlarımız ve ilgili kurum temsilcileri isimli ve idari yargıda istinaf süreçleri için buradan İstanbul’a gitme zahmetinden de kurtulmuş oldu. Bursa bölgenin adeta isimli merkezi olmuş durumdadır. Adalet hizmetlerinde yeni bir sayfa açmaktan da öte, adeta burada yeni bir çağ açtık. Hafta sonu açılışını yaptığımız Tahkim ve Arabuluculuk Merkezinin yeni binası bu atılımların yeni halkası oldu. Yeniden Bursa Merkez İsimli Tıp binası ile Bursa Eğitim Merkezi projelerini de çok yakın bir vakitte tamamlamış olacağız.”

“ÖNEMLİ ISLAHATLAR YAPTIK, YAPMAYA DA DEVAM EDİYORUZ”

Bakan Gül, açılan binaların son teknoloji altyapı yatırımlarıyla, pak vicdanlarıyla, adaleti tecelli ettiren yargıya hizmetin kendilerinin görevi olduğunu lisana getirdi.

Adaletin insanlığın üzerinde durduğu en temel sütun olduğunu belirten Gül, “Bu kutlu arayış lakin yargısal adaletle beden bulur ve yargı mensuplarının eliyle hayata geçer. Münasebetiyle, makul müddette adil kararı veren bir yargısal işleyiş, milletimizin yargıdan temel beklentisidir. Bu hususta bugüne dek çok değerli yol ve ara kat ettik. Değerli ıslahatlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Şunu da biliyoruz ki her ıslahat iyi ve hakikat uygulamalarla hayat bulur ancak” değerlendirmesinde bulundu.

“BU KAPIYA GELEN HERKES ADALETE KAVUŞACAĞINI BİLMELİ”

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, asıl beklentilerinin yargı paketlerinin gerisindeki temel yaklaşımın, anlayış ve perspektifin benimsenmesi olduğunu aktardı.

Adliyenin kapısının adaletin kapısı olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:

“Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir. Bu HSK tarafından ortaya konan Türk Yargı Etiği Bildirgesi’nde de Türk yargısının millete bir taahhüdü olarak, bir evrak olarak karşımızdadır. Vatandaşı temsil eden avukatın da en saygın ve nazik muamele görmesi birebir biçimde hakkıdır. Yargının bu manada avukat, hakim, savcıyla birlikte adalet binasını ayakta tuttuğunu unutmadan iş birliği, diyalog içerisinde dinlenme hakkını en hoş formda sağlayarak gerçekleştireceğine inancımız tamdır. Yeni isimli yılda sizlerin bu bahisteki ihtimamı daha da artıracağınıza inanıyorum.”

“YARGI YETKİSİNİ HİÇ KİMSE PAYLAŞAMAZ”

Bakan Gül, Yargı Islahatı Stratejisi’yle itimat veren ve erişilebilir bir adalet anlayışını ortaya koyduklarını söyledi.

İnsan Hakları Aksiyon Planı ile “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” gayelerinin olduğunu belirten Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tüm bunları 2023’e kadar gerçekleştirme irademiz var. Bugüne kadar yasal ve mevzuat manasında yüzde 50’si hayata geçmiş durumda. İnanıyoruz ki Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yeni yüzyıla daha adil bir Türkiye, daha adil bir dünya manasında değerli sonuçları daima birlikte gerçekleştireceğiz. Elbet, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin münhasıran yargıya ilişkin olması kadar doğal bir durum yoktur ancak bazen bu temel kaideyi hatırlatmak durumunda kalıyoruz. Adaletin yegane tecelligahı adliyelerdir, mahkemelerdir. Yargı yetkisini hiç kimse paylaşamaz. Fakat toplumun hassasiyet gösterdiği kimi olaylarda bu hassasiyeti kullanarak, yargı yetkisini tesir altına almaya dönük telaffuzlara şahit olabiliyoruz. Hepimizin müşterek hislerine, ortak vicdanına hitap eden olayların soruşturma yahut davalarını, bağımsız ve tarafsız yargıyı yıpratma kampanyasına dönüştürme teşebbüslerini asla kabul etmeyiz.”

“YARGININ HER VAKİT KUSURSUZ KARARLAR VERMEDİĞİNİN FARKINDAYIZ”

Yargı kararlarının tenkitten münezzeh olmadığını belirten Gül, yargı kararlarının eleştirilirken hakimin, savcının evrak kapsamında maddeleri uygulamakla görevli olduğunun hatırdan çıkmaması gerektiğini söyledi.

Bakan Gül, yargının lakin kanıtla karar vereceğini lisana getirerek, şunları kaydetti:

“Emin olun kimse o belgeyi aylarca araştıran, didik didik okuyan, kolluğa müzekkereler yazan, kanıt kovalayan, gecesini gündüzüne katıp bir sonuca varan yargı mensubundan daha iyi bilemez. Kendisi de bir anne, baba, eş, kardeş olan yargı mensubunun güya bu vasıflardan hiç haberi yokmuş üzere maksada oturtulmasını insaflı bulmadığımızı açıkça söz etmek isterim. Hakikat bilgiye dayanan yapan tenkit yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her vakit takviye olur, güç verir. Lakin adalet duygusu üzere büyük bir kıymetin etkileşim ve spekülasyon ögesi olarak kullanılmasını ise yapan tenkitten tefrik ediyoruz. Bu noktada, ‘yargıyı yargıya bırakın işini yapsın’ diyoruz. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız üzere yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz. Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü medyasıyla, siyasetiyle, akademi ve sivil toplum kuruluşlarıyla daima bir arada oluşturmamız gerekmektedir. Yargının kendi bağımsız ve tarafsız mecrasında işlemesi, yanlışların da o mecrada düzeltilmesi, temel kuraldır, vazgeçilmez unsurdur. Yargının her vakit ve her yerde kusursuz kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Fakat eksik, kusurlu karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme sisteminin olduğunu, hukuk sistemi içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir.”

Karar