İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Ankara’da partisinin üye iştirak merasiminde konuştu. 5 Aralık Dünya Bayan Hakları Günü’ne de değinen Akşener, “Atatürk bayanların hakkını bayanlara teslim etti” dedi.

Akşener, konuşmasında “Neden birbirimize makus baktığımız, niye birbirimize küstüğümüzün belirli olmadığı, buna karşılık sayınların seçim vakti “Ohh” çekerek oy aldığı bir nizamı yıktık biz.” sözlerini kullandı.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“ADAMLARIN TÜMÜ, BAYANLARI ÖZNE YAPARAK BİRBİRİYLE HENGAME ETTİ”

“28 Şubat periyodunda bayanın başörtüsü üzerinden bir hengame vardı. O vakit o bayanlar birbirlerine düşmediler. Başı açık bayan, başı kapalı bayanın başörtüsüne el uzatmadı. Başı kapalı bayan, başı açık bayanı da öbür bir şeyle suçlamadı. Lakin bayanın vücudu, giysisi, davranışı, tercihleri üzerinden bu adamların tümü, bayanları özne yaparak birbiriyle hengame etti. Keşke adamlar üzerinden, adamlar birbiriyle arbede edebilseydi.

Bu seyahatte bayanlarımızın da çok büyük fedakarlıkları var. Ben bir bayan siyasetçi, sonra da bir bayan genel lider olarak tekrar bugün vücudum üzerinden, saçım başım üzerinden, gözüm kaşım üzerinden vurula vurula bir hâl oldum. Manevi manada, benim üzerimden dövüle dövüle bir hal olan bayanlarımız var. Allah hepinizden razı olsun. Nelere katlandığınızı, nelere direndiğinizi biliyorum. Atatürk’ün önderliğinde, dünya üzerinde uygar diye kabul ettiğimiz hiçbir ülkenin seçme ve seçilme hakkının bayanlar açısından kabul edilmediği bir devirde, 1934’te bu hakkın teslim edildiği bir gün bugün.

“KADINLAR HEM HAK GAYRETİNİN DEVAM ETTİRİP ANCAK BİR TARAFTAN DA ÜRETİMİ SAĞLAYAN BİR POZİSYONDA OLMUŞLARDIR”

Tarihçi kimliğimle kısacık bahsetmek istiyorum. Yıllardır ‘kadın hakları verildi’ diye konuşulur bu ülkede. Hayır, bayan hakları verilmedi. Osmanlı’nın her periyodunda bayanlar devletin varlığı, milletin birliği için çaba etmişlerdir. Kimisi duyulmuştur, kimisi duyulmamıştır. Osmanlı’nın yıkılışı periyoduna gerçek gidildiğinde, o yıkılışın durdurulması için bayanlar çalışmıştır. Kaç erkek bilir bilmiyorum, pek çok bayanın da fark etmediği; Kadriye Hanım’la İstanbul’da başlayan, Anadolu’ya giden hem bayan haklarına dair hem bayanın varlığına dair hem de bu devlet yıkılmasın diye bütün bayanların beyaz kıyafetler giydiği beyaz konferanslar vardır. Daha sonra pek çok savaşın olduğu bir devirde bu sefer bayanlar hem hak çabasını devam ettirip ancak bir taraftan da üretimi sağlayan bir pozisyonda olmuşlardır.

“MONDROS MÜTAREKESİ’NE BİRİNCİ İTİRAZI ORTAYA KOYAN KADINLARDIR”

İstanbul’da yaşamış bir bayan gazetecinin, 1. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında yazdığı makaleler var. İstiklal Savaşı öncesinde İstanbul’da bayanların oluşturduğu bir üretim anlayışından; Bahçe İktisadı ismini verdiği, İstanbul, İzmit, Bursa’ya kadar olan alanda bayanların takas yönteminde ‘açı doyurduğunu, çıplağı giydirdiğini’ bir özel ekonomik modeli geliştirdiğini ve o periyotta açlıktan kırılmanın olmamasının sebebinin bayanlar olduğunu müellif. İstiklal Savaşı’nın oluşumuna baktığınız vakit, birinci hareket eden bayanlardır. Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin birinci kurucusu bayanlardır. Yozgat’ta, İzmir’de, İstanbul’da, Konya’da, Samsun’da vardır. Mondros Mütarekesi’ne birinci itirazı ortaya koyan bayanlardır.

“TÜRK BAYANI OSMANLI’NIN SON PERİYODUNDA DE CUMHURİYET’İN BAŞINDA DA ÜSTÜNE DÜŞEN HER ŞEYİ YAPMIŞTIR”

Türk bayanı ister Osmanlı’nın son periyodu ister Cumhuriyet’in başında üstüne düşen her şeyi yapmıştır ve zannedilenin tersine politik bir duruşu ve tavrı da vardır. İstiklal Uğraşı esnasında bu Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin bayan olan kısımları, Avrupa’nın her kentini broşür ve telgraf yağmuruna tutarak oradaki halkı, siyasetçileri Türkiye lehine davranmaları için zorlamış kümelerdir. Sonuçta, 1934’te, pek çok Batı Avrupa ülkesinin öncesinde Türk bayanına Atatürk hakkını teslim etmiştir. Geri gittik mi, gittik. Bizim kuşak, bizim üzere tuzu kuru bayanlar maalesef aldığımız vazifesi bugünün bayanlarına daha genişleterek, daha sağlamlaştırarak teslim ettik mi? O bahiste eksiklerimiz var. Bunları da gidermek inşallah İYİ Parti’ye ve iktidarına nasip olacak.

“RAHATLARI BOZDUK”

Biz, olmayan, yapılmayan ve akıl edilmeyen işleri yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bir de rahatları bozuyoruz. Merhum anacığım ilkokul 3’e kadar okumuş bir köylü bayandı. ‘Kızım raatları bozuyorsunuz’ kaygısı. ‘Rahat’ demezdi, ‘raat’ kederi. Rahatları bozduk çok da iyi oldu. Burası sahiden -Damat üzere demiyorum- değerli; millet odaklı, insan odaklı, seçmen odaklı siyaset uzunca bir vakittir yapılmıyordu. Kaşının altında gözün var, gözünün üstünde kaşın var, sen niçin sarışınsın, sen niçin esmersin, seninki, seninki, seninki… Nitekim niye arbede ettiğimiz, niye birbirimize berbat baktığımız, niye pahalar üzerinden birbirimize saldırdığımız, niye birbirimize küstüğümüzün aşikâr olmadığı, lakin buna karşılık sayınların hiç rahatlarını bozmadan seçim vakti oy aldığı bir sistemi yıktınız. Daima bir arada yıktık.

“BU MİLLETİN BİZİ ÇAĞIRDIĞI GERÇEKTİR”

Bu milletin bizi çağırdığı gerçektir. İktidara geliyor olduğumuz gerçektir ve son olarak, birlikte makulü bu ülkede inşa ettiğimiz doğrudur ve gerçektir. Milletimizin bu makulü anlayıp, özlediği ve hengameden bıktığı, huzur istediği ve makulün etrafında toplandığı da gerçektir. Bu, rahatı kaçanların hudutlarını bozdu. Her birimizin, bu hudut bozukluğu karşısında karşılaşacağımız pek çok şeyler olacak lakin biz şerbetliyiz. Türkiye’yi aşağı yanlışsız çeken, Bangladeş yapma üzerinde süratle ilerleyen, vatandaşın vatandaşa düşman edilme seyahatinin sebep olduğu bu ucube sistemin, bu salonu dolduran sizlerin iradesiyle ortadan kalkacağı; demokrasinin, adaletin, eşitliğin, hürriyetin, liyakatin karar süreceği, iktisadın de düzeldiği, tek adam sistemin oylarımızla değiştirildiği ve yine hukukun, demokrasinin tesis edildiği bir güçlendirilmiş parlamenter sistemi gerçekleştirecek takım burada.”

Karar