Ali Babacan, Antalya’da gündeme dair kıymetli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına 2 Temmuz Sivas Katliamı olaylarıyla ilgili hüzünlerini lisana getirerek başlayan Babacan, “Türkiye’nin alnına bu kara lekeyi sürenleri de lanetliyorum” dedi.

Gündemde ortaya çıkan tezler hakkında da konuşan Babacan, iktidarı eleştirdi. “Tam bir menft şebekesinden bahsediyoruz.” diyerek savları yorumlayan Babacan, şöyle konuştu, “Kendi ortalarında hengame çıkınca bu pislikler ortaya çıktı. Kendi ortalarında menftleri paylaşabildiklerinde gül üzere geçinip gittikleri periyotta bunların birçoklarından insanların haberi yoktu. Görüyoruz ki mlesef, sabah akşam beka beka diyenler, hukuk devletini yok etmiş ülkede. Halbuki ülkenin bekası hukukla, adaletle sağlanır. Türkiye Cumhuriyeti şayet baki kalacaksa, bu hukukla olur adaletle olur.”

Babacan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Ne yazık ki tarihimizde gurur duyduğumuz, haklı olarak övündüğümüz olaylar kadar bizi hüzne boğan olaylar da var. Madımak Katliamı da bu acı olaylardan birisi. Hiçbirimiz doğarken geçmişten gelen bu olumsuz yüklerle müsabakayı tercih etmezdik. Fakat geçmişten uzanan acıları dindirmek bizim elimizde. Yaşanan acıları susturarak değil, acıları anlayarak ve birbirimizle paylaşarak lakin bunu yapabiliriz. Bunlarla hamasetle yüzleşmeli ve bir daha tekrar etmemesi için uğraş göstermeliyiz. Pekala, bunun yolu nereden geçecek? Adaletten geçecek, hakikatten geçecek, toplumsal barıştan geçecek. Huzurlarınızda bu vesileyle Madımak Katliamı’ndan akabinde adalet ve hakikat uğraşı veren ailelere ve insan hakları savunucularına hürmetlerimi şükranla sunmak istiyorum. Böylesi felaketlerin bir daha tekrar etmemesi için her an çalışacağımızı da bilhassa tabir etmek istiyorum.”

“90’LI YILLARDA DERİN ELLER MLESEF İŞ BAŞINDAYDI”

“O yıllar, yani 1990’lı yıllar hakikaten ülkemizin üzerine derin bir karanlığın çöktüğü yıllardı. Laik ile dindar, sünni ile alevi, Türk ile Kürt bu kimlikler ortasında hengame çıkarmak isteyen derin eller mlesef iş başındaydı. 90’lı yılları hatırlayan vardır bu salonda. Ülkemiz 1994 yılında ağır bir ekonomik kriz yaşamıştı. Siyasi istikrarsızlık bir türlü sonlanmıyordu. Daima toplumun hudut uçlarıyla oynanıyordu. İşte o karanlık tünelin ucu 28 Şubat zulmüne kadar uzandı. Bin yıl sürecek zulüm var deniyordu, o kadar uzun sürmedi. O günlerde vesayet rejiminin hevesleri kursaklarında kaldı. 28 Şubat paşalarının bin yıl sürecek dedikleri o bölüm şu anda büsbütün tepetaklak olmuş durumda. O günün zorbaları, o günün baskıcıları, toplum üzerinde baskı kuranları kaybetti.”

“MENFTLERİ PAYLAŞABİLDİKLERİNDE GÜL ÜZERE GEÇİNİP GİDİYORLARDI”

“O günlerden bu yana gün oldu devran döndü. Bugün ise mlesef değişik bir baskı devrindeyiz. Dün ezilenlerin onurlu çabasıyla ve dayanağıyla iktidar koltuğuna oturanlar diğerlerini ezmeye başladı. Mlesef Türkiye, kazanımların birer birer yakıldığı, hata örgütlerinin cirit attığı bir ülke haline getirildi yine. Menft çatışmaları başlayınca bir bir ortaya dökülmeye başladı bu pislikler biliyorsunuz. Şu son iki aydır bakın seri halinde yayınlanan görüntüler, açıklamalar, kabahati şahsen işleyenler, hatanın şahsen içinde olanlar, suça ortak olanların ortaya saçtığı cert. Siyasetçilerin, üst seviye bürokratların, cürüm örgütlerinin ve mlesef kimi medya mensuplarının da içinde olduğu şebekeler açığa çıkıyor. Tıpkı 90’lı yıllar üzere. Tam bir menft şebekesinden bahsediyoruz. Kendi ortalarında hengame çıkınca bu pislikler ortaya çıktı. Kendi ortalarında menftleri paylaşabildiklerinde gül üzere geçinip gittikleri devirde bunların birçoklarından insanların haberi yoktu. Görüyoruz ki mlesef, sabah akşam beka beka diyenler, hukuk devletini yok etmiş ülkede. Meğer ülkenin bekası hukukla, adaletle sağlanır. Türkiye Cumhuriyeti şayet baki kalacaksa, bu hukukla olur adaletle olur.”

“Bunlar ikide bir beka beka diyor. Sıkıştıkları

Karar