Bir büyükşehir başkanlık seçimi için 50-60 milyonluk bir harcamayı göze almak lazım. Seçim ofisleri, –mesela yalnızca Ankarada 800 ofis açmak gerekiyor– orada istihdam edilecek şahıslar, bilboardlar, afişler, otobüs kiralamaları, miting tertipleri, yemeler içmeler, kamuoyu araştırmaları vs… Seçildiğinizde aldığınız mş aşikâr. Bununla o masraflar karşılanmaz. Kaçınılmaz olarak birilerinden yardım alırsınız. O yardımlar seçildikten sonra imar düzenlemeleri, kaçak katlar olarak fatura edilir…”
“Siyasetin finansmanı, partilerin finansmanı, adayların finansmanı… Bu üç hususta şeffaflık değerli. ABD üzere birtakım ülkelerde bu husus maddelerle düzenlenmiş. Belirli ölçüde şeffaflık sağlanmış.
“Biz geçmişte, Yeni Anayasa için dört parti ortasında -Ak Parti, CHP, MHP, HDP- uzlaşma komitesi kurulduğunda üç husus üzerinde çalıştık. Yeni anayasa, -59 husus için uzlaşma sağlanmıştı- İç Tüzük ve Siyasi Etik yasası. Siyasi Etik Yasası kuruluna Ak Parti’den Köksal Toptan, CHP’den Oktay Ekşi, MHP’den Sümer Oral ve HDP’den Adil Zozani seçilmişti. 3-4 unsurluk bir yasa öngörülüyordu. Bu ölçüler gelirse siyasette adam kalmaz, denilerek reddedildi”
Bu kelamlar her vakit kayıt-dışı siyaset, kayıt-dışı iktisat, kayıt-dışı din üzerinde hassasiyetini lisana getiren Cemil Çiçek’e ilişkin. Devlet Bahçeli’nin küme konuşmasında bir siyasi etik yasası çıkarılması talebi üzerine aradı ve söyledi bunları. Şunları da ek etti:
“Bu kelam söylenmişse bir muhtaçlık olduğu için söylenmiştir. Ortalıkta siyasetçilerin araçlarına çantalar dolusu para konulduğu savları var. Bu sav hata örgütü başkanı olarak tanıtılan birisine ilişkin. Bunu görmezden gelebilir misiniz?”
Bahçeli kümede şunu söylemişti:
“Bir etraf felaketiyle karşı karşıya olduğumuz açıktır. Etraf etiği ne kadar kıymetliyse, siyasi etik kuralları da bir o kadar değerlidir. İhlali düşünülemeyecektir. Dilek ve ümidimiz siyasi etik yasasının daha fazla gecikmeden, hızla çıkarılmasıdır.”
Siyasi etik konusunun Bahçeli tarafından seslendirilmesi, yalnızca “siyasetin temizlenmesi” boyutuyla ele alınmıyor kuşkusuz. Herkes bu türlü bir atağın Cumhur İttifakı’nda nasıl bir yansımaya yol açacağı ile de ilgileniyor.
Şöyle düşünülüyor: Bu mevzu Ak Parti açısından hassas bir bahis. Erdoğan – Davutoğlu bağlantısının koptuğu bir mevzu. Hakikaten Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı şeffaflık paketi kapsamında TBMM’de kümesi bulunan siyasi partilerin küme başkanvekilleri, genel merkez yöneticileri, vilayet ve ilçe liderlerine mal bildiriminde bulunma mecburiliği getirilmesine “Böyle giderse vazife alacak vilayet ve ilçe lideri bulamazsınız” kelamlarıyla karşı çıkıyor. Sonrası da malum, Davutoğlu’nun tasfiye tasfiye süreci başlıyor.
İşte Bahçeli bu türlü –hassas– bir mevzuda atak yapıyor. Onun için de “sanki niyeti ne?” soruları soruluyor.
Bu sebeple hususa Ahmet Davutoğlu’nun “birinci sefer Bahçeli ile tıpkı hassasiyet içinde buluşuyoruz” diye ilgi göstermesi son derece doğal. Şu kelamlar ona ilişkin:
“Sayın Bahçeli bize karşı ağır hakaretlerde bulunmuş da olsa, Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan’dan bir adım öndedir. Zira en azından Sayın Bahçeli, “Bir Siyasi Etik Yasası’na gereksinimimiz vardır” demiştir. Başbakanlığımıza mal olan şeyi yeni fark etmiştir, bu da hoş. Erdoğan bunu da diyememiştir. Hala sorun yok diyor ancak ikna edici bir şey de söylemiyor, yapılan yollardan tünellerden bahsediyor.…Bahçeli “Siyasi Etik Yasası’na gereksinim var” diyerek en azından bir siyasi etik sorunu olduğunu tespit ediyor.
“Evet Sayın Bahçeli, ortada bir siyasi etik ve siyasi ahlak faciası var ve siz bu facianın seyircisi değilsiniz, en kıymetli iki aktöründen birisiniz. Kenara çekilip de sütten çıkmış ak kaşık üzere davranamazsınız. Güç kullanmak icap ettiğinde İçişleri Bakanı’nın gerisinde durup bakanı orada tutabiliyorsunuz. Siyasi Ahlak kelam işi değil, hal işidir. Devlet adamı o kişidir ki, haliyle örnek olur, liderlik yapar. Ahlakçı değil, ahlaklı olmak lazım.
“Sayın Bahçeli ‘Siyasi Etik Yasası’ diyerek ne yapmak istiyor? Cumhurbaşkanı dürüstse bana verdiği karşılığı ona da vermesi gerekiyor. “Sayın Bahçeli, İlçe Lideri bile bulamayız” demesi lazım ve iplerin kopması lazım. Ya Bahçeli samimi ve nitekim Siyasi Etik Yasası çıkarmak istiyor, o vakit buradan başlasın ve Sayın Erdoğan’la yol yürüyüp yürümeyeceğini tespit etsin. Ya da Siyasi Etik Yasası’nın onun yumuşak karnı olduğunu biliyor ve Sn. Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak istiyor. Bakalım hangisi? Göreceğiz. Cumhur İttifakı bu andan itibaren bir sınavdadır. Sayın Bahçeli kelamlarının gerisinde duracak bir er midir, yoksa bir taktik mi yapıyor göreceğiz.”
Bahçeli hiç elbet farklı bir siyasetçi. En sert sözlerle suçladığı Erdoğan’a sürpriz biçimde tek belirleyici rolünü kazandıran o. Sanki bu atağının akabinde ne gelecek?
Karar
